Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Yaşam Duygu dolu ve anlamlı cuma mesajları - Cuma mesajı gönder SMS Whatsapp

Duygu dolu ve anlamlı cuma mesajları - Cuma mesajı gönder SMS Whatsapp

Sevdikleriniz için çok farklı, duygusal ve bir o kadar da maneviyat dolu cuma mesajlarını sizler için derledik. Müminler cuma namazı öncesi ve sonrasında mesajlarını Whatsapp ve SMS aracılığıyla tanıdıklarına gönderiyor. Cuma gününün faziletini anlatan ve ruhunuzu okşayacak mesajlar haberimizde yer almaktadır.

Okunma Süresi: 14 dk

Çok güzel cuma mesajları haberimizde bulunmaktadır. Ailenize, dostlarınıza, akrabalarınıza ve diğer mümin tanıdıklarınıza en güzel cuma mesajları gönderebilmeniz için onlarca mesajı sizin için hazırladık. Klişe mesajların dışında göndereceğiniz özlü sözlerle sevdiklerinizin kalbine dokunabilir  ve cuma gününün mübarekliğini en yoğun şekilde yaşayabilirsiniz. Dilerseniz resimli cuma mesajları ile de gönderim yapabilirsiniz. Cuma mesajları SMS Whatsapp mesajları...

Kul nâfilelerle bana durmadan yaklaşır, nihayet onu severim Bir kere de onu sevdim mi, artık o kulumun işiteceği kulağı olurum, göreceği gözü olurum (Kudsi Hadis) cumanız mübarek olsun

Huzur ve güven içinde yenen kuru bir ekmek,endişe içinde yenen baldan daha tatldırNamus içinde yaşanan bir çadır,ahlaksızlığın hüküm sürdüğü bir köşkte yaşamktan daha sevimlidirCumanız Mübarek Olsun

İki dua vardır ki, reddedilmez; o dua edenlerle Allah arasında bir perde yoktur; Biri, zulüm gören kişinin duası öbürü de mü’minin kardeşine gıyabında ettiği dua

Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayınAllah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz(CUMA SURESİ 9-10)

Allah'ım, nerede kin varsa, oraya sevgi götürme gücünü ver bize. Allah'ım, nerede darılma varsa, oraya barış götürme gücünü ver bize. Allah'ım, nerede inkar varsa, oraya iman götürme gücünü ver bize. Allah'ım, nerede umutsuzluk varsa, oraya umut götürme gücünü ver bize. Allah'ım, nerede karanlık varsa, oraya aydınlık götürme gücünü ver bize. Hayırlı nurlu, bereketli cumalar.

Cennet bahçelerinin gülleri yüzüne, bülbüllerin nağmeleri diline, Allah sevgisi gönlüne, bu güzel günün bereketi üzerine olsun. Hayırlı nurlu cumalar.

Yine takvim yaprakları Cuma'yı gösteriyor,Rabbim bu mübarek gün hürmetine günahlarımızı af buyursun.Bizlere esenlik versin.Ahir zaman fitnelerinden ,kazalardan ,belalardan ,sıkıntılardan ,şerli kimselerin ve şeytanın tuzaklarından bizi ve sevdiklerimizi korusun.Hakkımızda hayırlı olan hacetlerimizi kabul buyursun.Amin

resimli cuma mesajı

Bir dua gönderiyorum hepinize, sağlık, mutluluk, huzur olsun, sevdikleriniz yanınızda, dünyanız barış dolsun, Allah'ın selamı üzerinize olsun hayırlı cumalar dilerim.

Ya Rabbi, ölünceye kadar ibadet etmemizi, ömrümüzün hayırlı amellerle sona ermesini nasip et ve bizlere Cennetini ihsan eyle! Cumanız mübarek olsun.

Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır

İmkanların bittiği yerde iman vardir. Derdin ne kadar büyük olursa olsun, derdinden büyük ALLAH vardır. Cumanız Mübarek Olsun.

Güneşin pembeliğiyle doğan, saflığıyla süzülen, herkese nasip olmayan mutluluk denen o en güzel duygu sizle olsun. Hayırlı cumalar dilerim.

Kalpler imanla, gönüller huzurla dolsun. Saadetler hepimizin olsun. Ne kurulan bağlar bozulsun, nede dostlar unutulsun. Cumanız mübarek olsun.

Rabbim sen kalbi kırıkların sığınağı, yolda kalmışların yoldaşı, sen yalnızlığıma arkadaş olan ve tüm gönüllerin dert ortağısın. Beni benden uzağa at, senden uzağa atma. Cumanız mübarek olsun.

resimli cuma mesajı

Günler bize dostların güzelliğiyle, geceler onların dualarıyla mübarek oluyor. Umudumuz dostların hediyesi, duamızsa sizlerin sevgisi. Cumanız mübarek olsun.

Önce yollar uzanır hakka yürümek için, tomurcuklar güller açar onu görmek için, dua eden biri var senin için. Sende dua et Allah için. Cumanız mübarek olsun.

Allah'ım hamd SanadırSalatın, övdüğün ve seçtiğin kulun ve Resulün Muhammed'e ve Onun pak aline, ashabına olsunBize bu büyük Cuma gününde alemlere rahmet olarak gönderdiğin Resulüne salat ve selam ederek, katından bağışlanma ve kurtuluş ümid etmeyi nasip etDua dostlarımın sıkıntılarını bu günde, şimdi, hemen, takdirinle gider ve kurtuluş yolunda hepimize bir kapı aç. Amin

Sevgi söze dolarsa DUA olur,dua ALLAH'a ulşırsa nur olur.Aynı yolda birleşen dualarımızın nur'a dönüşüp RABBİM'ize ulaşması dileği ile…Cumanız mübarek olsun

"Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme.Bize tarafından rahmet bağışla.Lütfu en bol olan Sensin." Al-i İmran Suresi -8-

resimli cuma mesajı

Cuma Namazının Dindeki Yeri

Yıl içinde ramazan ayı, geceler içinde Kadir Gecesi ne kadar önemli ise günler içinde cuma günü de o kadar önemlidir. Çünkü cuma günü Müslümanların bir araya geldikleri ve cemaatle haftalık ibadetlerini ifa ettikleri önemli bir gündür. Cuma günü Müslümanların en önemli görevi haftalık ibadet olan cuma namazını kılmalarıdır. Cuma suresinde yüce Allah bütün müminlere şöyle seslenmektedir: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır." (Cuma, 9)

Ayette ezana, cuma gününe, cuma namazına, cuma namazının farz oluşuna, cuma hutbesine, cuma saatinde alış veriş yapılmaması gerektiğine işaret edilmektedir.

I. Cuma Günü

Ayette geçen “el-cumu'ati" kelimesi, “toplamak, bir araya getirmek" anlamına gelen “cem'" kökünden türetilmiş bir isimdir. Müslümanlar öğle saatinde camide toplanıp birlikte cuma namazı kıldıkları için Arapların daha önce “arube" dedikleri haftanın bu gününe “cuma günü" denilmiştir.

Haftanın en değerli günü cuma günüdür. Peygamberimiz (s.a.s.) cuma gününün faziletini şöyle beyan etmiştir: “Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün cuma günüdür; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de cuma günü kopacaktır." (Müslim, Cuma, 18)

Cuma, Müslümanların haftalık bayramıdır. Bu itibarla Müslümanlar, perşembe günü akşamdan bu güne hazırlanırlar. Cumaya hazırlık için boy abdesti alırlar, temiz elbise giyerler, güzel koku sürünürler. Bunu Peygamberimizin bir tavsiyesi olarak yerine getirirler. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.); “Cumaya gelmek isteyen kimse boy abdesti alsın." (Müslim, Cuma, 2) “Ergen olan her kişinin cuma günü gusletmesi, ağız ve diş temizliği yapması ve yeteri kadar güzel koku sürünmesi gerekir." (Müslim, Cuma, 7) buyurmuştur.

Müslümanlar cuma günü Kur'an okumak, zikir ve tefekkür etmek, Peygamberimize salât ve selâm getirmek, tövbe ve istiğfar etmek, camiye gidip vaaz ve hutbe dinlemek suretiyle böyle değerli ve önemli bir günün manevî feyzinden yararlanmaya çalışırlar.

“Cuma gününde bir saat vardır ki Müslüman, bu saate isabet ederek hayırlı bir şey isterse Allah ona istediğini verir." (Müslim, Cuma, 15) anlamındaki Peygamberimizin sözüne uyarak dua ve niyazda bulunurlar.

II. Ezan

Ayette geçen “nida" ezan anlamındadır. “Namaz için çağrı yapıldığı zaman" cümlesi, namaz öncesinde ezan okunmasını ifade eder.

Ezan, hicretin birinci yılında okunmaya başladı ve ilk okunan ezan sabah ezanı idi. (Ebû Dâvûd, Ezan, 3) Peygamberimiz ile Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in hilâfeti zamanında cuma günü tek ezan okunuyordu. Hz. Osman devri gelince, insanlar çoğaldı, Medine büyüdü ve evlerin mesafesi uzaklaştı. Bunun üzerine Hz. Osman ezanın sayısını ikiye çıkardı. Cuma vaktinde bir ezan, imam-hatip hutbeye çıkınca bir ezan okuttu.

Ezan, Müslümanlar arasında bir paroladır. Bu sebeple sadece orijinal cümleleriyle okunur. Hangi dili konuşursa konuşsun bütün Müslümanlar ezanı anlar ve ezan karşısında aynı heyecan ve duyguyu hissederler. Ezan, Müslümanların birliğini temsil eder. Ezan, hakka davet, İslâm'a ve ibadete çağrıdır.

cuma namazı

III. Cuma Namazı

Ayette geçen “salât" ile kastedilen cuma namazıdır. Peygamberimiz Medine'ye gelmeden ve cuma ayeti nazil olmadan Medine'de Es'ad b. Zürare, istişare ile kırk Müslümana, Mus'ab b, Umeyr, Hz. Peygamber'in emri ile 12 Müslümana iki rekât cuma namazı kıldırmıştır. (Yazır, ilgili ayet) Peygamberimiz (s.a.s.) ise, ilk cuma namazını Mekke'den Medine'ye hicret esnasında Medine yakınlarında Rânûna vadisinde Sâlim b. Avf kabilesinin yurdunda kıldırmıştır. (İbn Hişâm, I, 496)

Peygamberimiz, “Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman'a farzdır." (Ebu Dâvûd, Taharet, 129) buyurmuş ve:

“Kim tembellik ederek üç cuma namazını terk ederse Allah o kimsenin kalbini mühürler." (Tirmizî, Cuma, 354) anlamındaki sözleriyle cuma namazını mazeretsiz kılmayanların akıbetini bildirmiş, cuma namazının faziletini şöyle beyan etmiştir:

“Bir kimse güzelce abdest alır sonra mescide gelir, susup okunacak hutbeyi dinlerse, gelecek cumaya kadar ve ondan sonraki üç gün içinde işleyeceği (küçük) günahları affedilir." (Müslim, Cuma, 24)

“Beş vakit namaz ve cuma namazı diğer cuma namazına kadar -büyük günahları işlemediğin sürece- aralarında işlenen (küçük) günahlara kefarettir." (Müslim, Tahâre, 14-15)

Cuma namazı, Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar bütün Müslümanlarca kılınmış ve bunun farz olduğu konusunda herhangi bir ihtilâfa düşülmemiştir.

Cuma namazı, cuma günü öğle namazının vaktinde cemaatle kılınan iki rekâtlı farz-ı ayın bir namazdır. Cuma namazı kılınınca ayrıca o gün öğle namazı kılınmaz. Hutbeden önce dört rekât, farzdan sonra da Ebû Hanife'ye göre dört rekât, Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre biri dört diğeri iki olmak üzere toplam altı rekât sünnet kılınır.

Cuma namazı; sosyal dayanışma ve kaynaşmaya, birlik ve beraberliğe, İslâmî bilgilenme ve bilinçlenmeye vesile olan bir ibadettir.

Tahlil ettiğimiz ayette cuma namazının sadece cuma günü ezan okununca kılınacağı bildirilmekte, nasıl kılınacağı beyan edilmemektedir. Ayette kadın-erkek, mukim-misafir, sağlıklı-hasta ayrımı yapılmaksızın bütün müminlere hitap edilmektedir. Bu hitaptan kadın-erkek herkesin cuma namazını kılması gerektiği anlaşılmakta ise de Peygamberimizin hadisleri ve tarihi süreçteki uygulamalardan cuma namazının herkese değil belirli şartları taşıyan Müslümanlara farz olduğu bilinmektedir.

1. Cuma namazı kılmakla yükümlü olanlar

Bir kimsenin cuma namazı kılmakla yükümlü olabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

a) Müslüman, akıllı ve bulûğ çağına gelmiş olmak.

b) Sağlıklı olmak: Cuma namazına gidemeyecek kadar kötürüm, felçli, engelli, özürlü ve hasta kimseler ile bunlara zorunlu olarak bakmak durumda olanlar, cuma namazına gittiği takdirde hastalığının artmasından veya uzamasından korkanlar, yürüyemeyecek derecede yaşlı kimseler cuma namazı kılmakla yükümlü değillerdir. Görme engelliler camiye gelebiliyorlarsa veya kendilerini camiye götürebilecek refakatçileri varsa cuma namazı kılmakla yükümlüdürler. (bk. Müslim, Mesâcid, 255; Ebu Dâvûd, Salât, 46)

c) Mukim olmak: Bir insana cuma namazının farz olabilmesi için, cuma namazı kılınan yerde ikamet ediyor olması gerekir. Dolayısıyla dinen yolcu sayılan kimselere (seferî) cuma namazı farz değildir. Bir insanın dinen misafir sayılabilmesi için Hanefî bilginlere göre 90 km uzaklıkta bir yere 15 günden az kalmak üzere gitmesi gerekir. Şafiîlere göre giriş ve çıkış günleri hariç üç gün kalmak üzere 90 km uzaklıkta bir yere giden kimse misafir sayılır.

d) Erkek olmak: “Cuma namazı kılmak, her Müslümana farzdır. Ancak dört grup insana; köle, kadın, çocuk ve hastaya farz değildir." (Ebu Dâvûd, Salât, 215) anlamındaki hadis, cuma namazı kılmakla kimlerin yükümlü olduğunu ifade etmektedir. Cuma namazının farz kılındığı zamandan günümüze kadar uygulama bu şekilde olmuştur. Müçtehit imamlar ve daha sonraki bilginler dahil bütün Müslümanlar, cuma namazının erkeklere farz olup kadınlara farz olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. Bununla birlikte kadınlar, camiye gelip cuma namazı kılabilirler. Cuma namazının kadınlara farz kılınmamış olması, onlar hakkında bir mahrumiyet değil bir muafiyettir. Ancak günümüzde kadınların cuma günü camiye gitmeleri, yapılan vaazı ve okunan hutbeyi dinlemeleri ve cuma namazı kılmaları daha isabetli olur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.);

“Camiye gitmek istediklerinde kadınlarınıza engel olmayın." (Müslim, Mesâcid, 135-36) buyurmuştur. Peygamberimiz ve sahabe zamanında hanımlar, cuma namazına ve günlük namazlara katılıyorlardı.

Esaret altında bulunanlar, tutuklular ve mahkûmlar da cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Ancak bulundukları yerde mescid bulunması halinde mahpuslar cuma namazı kılarlar.

Kendilerine cuma namazı farz olmayan kimseler, cuma namazı kılarlarsa namazları sahih olur ve artık o gün ayrıca öğle namazı kılmazlar.

Bazı mazeretler, kendilerine cuma namazı farz olan kimselerin cuma namazına gitmemelerini mubah kılar. Cuma namazına gitmemeyi mubah kılan belli başlı mazeretler şunlardır:

a) Cuma namazına gittiği takdirde kişinin önemli bir zarara veya sıkıntıya uğramasına yol açacak derecede şiddetli yağmur yağması, b) Havanın çok soğuk veya çok sıcak olması, c) Yolun aşırı çamurlu olması, d) Çalışmak zorunda olduğu işinden izin alamaması, e) Cuma namazına gittiği takdirde malı, canı veya namusunun tehlikeye gireceğine dair endişeler taşıması.

2. Cuma namazının geçerli olmasının şartları

Kendisine cuma namazı farz olan kimsenin cuma namazı kılabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

a) Vakit: Cuma namazı, cuma günü öğle namazı vaktinde kılınır. (bk. Müslim, Cuma, 28-29) Öğle namazının vaktinden önce veya sonra kılınırsa cuma namazı geçerli olmaz.

b) Cemaat: Cuma namazı cemaatle kılınır, tek başına kılınmaz. Cuma namazı kılabilmek için Ebu Yusuf'un içtihadına göre imam dahil üç cemaatin, Ebu Hanife ve Muhammed'in içtihatlarına göre imam hariç üç cemaatin bulunması şarttır. Bunlar yolcu veya hasta da olsalar bu şart yerine gelmiş sayılır.

İmam Şafiî'ye göre, bir yerde cuma namazı kılabilmek için akıllı, bulûğa ermiş, hür, erkek ve oraya yerleşmiş olan en az kırk yükümlü cemaatin bulunması şarttır. İmam Şafiî, Peygamberimizin Medine'ye gelmesinden önce burada kılınan cuma namazında kırk kişinin hazır bulunmasını esas almıştır. Ancak bu husus, kırk cemaatten aşağı sayıda kişiyle cuma namazı farz olmayacağı anlamına gelmez. Nitekim Hz. Peygamber'in emri ile Mus'ab b. Umeyr'in Medine'de 12 kişiye cuma namazını kıldırdığı rivayet edilmektedir. (bk. Beyhakî, III, 179, No: 5407) Ayrıca Rasûlüllah cuma namazını kıldırırken, ticaret kervanının geldiğini haber alan cemaatin on iki kişi dışında hepsinin dışarı çıktığı rivayeti sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır. (bk. Buhârî, Cuma, 38) Öte yandan Hz. Peygamber, bir yerleşim biriminde sadece dört kişi bulunsa bile, cuma namazının farz olduğunu bildirmiştir. (bk. Beyhakî, III, 179, No: 5406, 5407; Dârekutnî, II, 8-9, No: 1-3) Bu itibarla, bir yerleşim yerinde imamla birlikte en az dört kişinin bulunması halinde cuma namazı kılınması gerekir.

c) Cami: Cuma camilerde veya namazgâhlarda kılınır. Peygamberimizin zamanında Medine'de birden fazla mescit bulunduğu halde cuma namazı sadece Mescid-i Nebevî'de kılınmıştır. Çağımızda bir şehirde yaşayan Müslümanlar bir camiye sığmadığı için cuma namazı birden fazla camide ve namazgâhlarda kılınabilir.

d) İzin: Hanefîler, cuma namazını devlet başkanı veya temsilcisinin ya da bunlar tarafından yetkili kılınan bir kişinin kıldırması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Hanefîlerin dışındaki diğer mezhepler cuma namazının geçerliliği için bu şartı aramazlar. Bir camide cuma namazı kıldırması için kendisine yetki verilen kimse, o camide cuma namazını kendisi kıldırabileceği gibi bir başkasına da kıldırtabilir.

Hanefîlere göre, bir yerde cuma namazı kılınabilmesi için, o yerde cuma namazı kılınmasına, yetkili kimse tarafından herkese açık olmak üzere izin verilmesi şarttır.

e) Hutbe okunması: Cuma namazının geçerli olması için namaz öncesinde hutbe okunması şarttır.

3. Allah'ın zikrine koşmak

“Allah'ı zikir" ile maksat, müfessirlerin çoğunluğuna göre cuma günü okunan hutbedir. Bu itibarla fakihler cuma namazının geçerli olmasının şartları arasında hutbe okunmasını da zikretmişlerdir.

Müfessirlerden bir kısmı da Allah'ın zikri ile maksadın cuma namazı olduğunu söylemişlerdir. Esas itibariyle “zikrullah", Allah'ı anmak demektir. “Allah'ı anmak"; Kur'an okuma, tesbih, hamd, vaaz, hutbe ve namaz gibi ibadetlerin hepsini kapsar. Dolayısıyla ayette geçen Allah'ı zikir, hutbe ve namazı birlikte ifade eder.

Ayette geçen “koşmak"tan maksat, meşgul olduğu işi hemen bırakıp vakit geçirmeksizin hutbeye yetişmeye çalışmaktır. Yoksa telâş ile koşarak gitmek demek değildir. Buna göre “Allah'ın zikrine koşmak", işi ve alış verişi bırakıp cuma namazı kılmaya ve hutbeyi dinlemeye gitmek demektir.

4. Ezan okununca alış verişi terk etmek

Ezan okununca sadece alış verişin değil her türlü işin ve çalışmanın bırakılıp cuma namazına gidilmesi gerekir. Cuma namazı kılmaya gitmek, iş ve alış verişten daha hayırlıdır.

Ayetin sonunda cuma günü ezan okununca alış-verişi bırakıp cuma namazı kılmaya gitmenin, bilen müminler için daha hayırlı olduğu bildirilmiştir. Allah'a itaat edene Allah yardım eder. Cuma saatinde yapılan iş ve alış verişten hayır gelmez. Cuma namazı kılmayan, ruhen muzdarip olur. Ahiretteki akıbeti kötü olur.

Sonuç olarak cuma suresinin dokuzuncu ayetinde, cuma günü öğle saatinde ticaretin ve diğer işlerin bırakılıp cuma namazı kılmaya gidilmesi, bunun Müslüman için hayırlı/sevap bir davranış olduğu, konu ile ilgili hadislerde ise mazeretsiz üç cuma namazı kılmayanların kalplerinin mühürleneceği bildirilmektedir. Kalpleri mühürlenenler tövbe edip durumlarını düzeltmedikçe felâha ve Allah'ın rızasına eremezler.

Cuma günü, Müslümanların bayramıdır, bilinçlenme, bilgilenme ve günahlardan arınma, kaynaşma ve dayanışma günüdür. Kendisine cuma namazı farz olan hiçbir Müslüman mazeretsiz cuma namazını terk edemez, etmemesi gerekir. Müslümanlar, cuma namazını kıldıktan sonra iş ve görevlerinin başına dönerler.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *