Cumhuriyet ve enerji
Enerji, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Türkiye'nin kalkınma hedeflerinin temelini oluşturan alanlardan biriydi. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başlatılan sanayileşme hamlesi, elektrik enerjisini sadece bir ihtiyaç değil aynı zamanda bağımsız ve güçlü bir ülkenin temeli olarak ele aldı. 1935 yılında kurulan Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ) ülkenin hidroelektrik potansiyelini değerlendirme konusunda kurumun adına yakışır etütler yaparak öncül çalışmalara imza attı.
Atatürk’ün ardından devletçilik politikaları çerçevesinde enerji sektöründe büyük adımlar atılmaya devam edildi. Özellikle 1950’lerde Seyhan Barajı gibi büyük hidroelektrik projeleriyle Türkiye, su kaynaklarını elektrik üretiminde kullanmaya başladı. 1970’te kurulan Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), ülkenin elektrik üretim ve dağıtım faaliyetlerini tek bir çatı altında topladı. Bu dönemde enerjinin, sanayi ve tarımdaki gelişimle iç içe ilerleyen bir stratejik sektör olarak kabul edilmesi, Türkiye'nin ilerleyişini hızlandırdı.
1980'lere gelindiğinde Türkiye’deki değişim rüzgârı enerji sektörüne de yansıdı. Bu dönemde başlatılan özelleştirme çalışmaları, sektöre dinamizm kazandırırken 2001’de yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Kanunu ile enerji artık sadece devletin değil, özel sektörün de yatırım yaptığı bir alan haline geldi.
Günümüzdeyse yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi giderek artıyor. Türkiye, rüzgâr ve güneş enerjisi alanlarında yaptığı yatırımlarla, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya başladı. Bu girişimlerle enerji bağımsızlığını sağlamanın yanı sıra, çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmak amaçlanıyor. Ayrıca nükleer enerjide yapılan yatırımlar da Türkiye’nin enerji çeşitliliğini sağlamak adına önemli bir adım.
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına geçen yıl girdik. Bu yüzyılda da Türkiye’nin enerji sektörü, yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımının artması, enerji verimliliğinin sağlanması ve çevresel sürdürülebilirliğin ön plana çıkarılması gibi hedefler doğrultusunda ilerleyecek. Bugün geldiğimiz noktada, Atatürk’ün öngördüğü modern ve kalkınmış Türkiye vizyonu doğrultusunda, ülkemizin enerji alanında daha bağımsız, daha güçlü ve daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını amaçlıyoruz. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında atılan adımların mirasıyla, bugün ve gelecekte bu alanda Türkiye'nin güçlü bir pozisyona sahip olacağına inanıyoruz.