Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Yaşam Bir kedim bile yok!

Bir kedim bile yok!

Yanına yandaş, yoluna yolda gerekirse canına candaş… Onlarla aynı dile sahip olmadığın halde konuşabilmek. Onların üzüntünü,sevincini anlayabilmesi ve hissedebilmesi. Sahip olduğu iç güdü ile hep yanında olabilmesi. Tüm bunları bir hayvanın yapabilmesi...

Okunma Süresi: 4 dk

Yanına yandaş, yoluna yolda gerekirse canına candaş… Onlarla aynı dile sahip olmadığın halde konuşabilmek. Onların üzüntünü,sevincini anlayabilmesi ve hissedebilmesi. Sahip olduğu iç güdü ile hep yanında olabilmesi. Tüm bunları bir hayvanın yapabilmesi...

Hayvanlar iç güdüleri ile sizin ne hissettiğinizi hissedebilir, size sevgilerini gösterebilirler. Insanlarda iç güdü diye bir şey yoktur. İnsanı gerekliliğe iten duyguya iç tepi denmektedir. Hayvanların iç güdülerinin insanların iç tepilerinden daha güçlü olduğuna inanıyorum. Çünkü bir hayvan bir insanı öldürmez. Başkentimiz olan Ankara’da 13 köpek zehirlendi. İnsanın insanı öldürüp serbest bırakılan  ülkede insanın hayvanı öldürüp parmaklar arasında kalmasını nasıl bekleyebiliriz?

Bir kedim vardı. 2 Temmuz 2017 tarihinde geldi bana. Sokaktaydı. Sahip olduğu masmavi gözleri ve sap sarı olan tüyleri beni bırakma diyorlardı. Aldım yuvama getirdim.O kadar güzeldi ki ( tüm hayvanlar gibi) her gece onunla uyur sabahı onunla ederdim. Evimizin neşe kaynağı oldu. Bir sürü mamalar, oyuncaklar alındı, aynı sofrada yemek yenildi. O kadar özeldi ki biz sofrayı hazırlarken sofranın başına oturur beklerdi. Çok da güzeldi… Her ağladığımda kucağımda bulurdum onu. Öyle bir gelirdi ki kucağıma çıkardı. ‘’Ben burdayım, ağlama’’ derdi sanki. Evin zili çaldığında koşa koşa kapıya giderdi. Acaba ona bir şey aldık mı diye poşetleri karıştırırdı. Büyüdükçe gözleri bana benzemeye başladı .Gözlerimiz aynı renkti. Ama onunki daha güzeldi. Elanın en güzel tonuydu...

Ounun hakkında geçmiş zaman cümleleri kullanmak istemezdim.2 Temmuz 2019 tarihinde 2 yaşına girecekti. Giremedi. Onun minik kalbi bu kötü dünyayı kaldıramadı. 30 Mart 2019 tarihinde vefat etti.

Tüylerini yolmaya başlamıştı.Dışkılıyamıyordu. Zaman geçtikçe çok kötü olmaya başladı. Hastalandığını ilk gördüğüm zaman veterinere götürememiştim. Maddi durumum yoktu. En sonunda bulup buluşturup, tüm varımı yoğumu ortaya koydum. Cebimde olan 300 lira ile gittim veterinere. Veteriner karnında 10 cm büyüklüğünde dışkı bulunduğunu, şu ana kadar yaşamasının bir mucize olduğunu söyledi. ‘’ Yürüyememesi gerekiyor, solunumunun kötü olması gerekiyor ve yeme yememesi gerekiyor. Çok ilginç. Çok güçlü bir kediymiş.’’ dedi. Güçlüydü benim kedim.’’Acilen amleiyat olması gerekiyor’’ dedi doktor. Hemen olsun iyileşsin dedim. Ancak “yaşama şansı %5” dedi. Onu son görüşümmüş gibi baktım ona.’’ Ama o güçlü, dayanır, iyileşir.’’ dedim. Ameliyat ve tedavi ücretinin 1500 lira olduğunu söyledi doktor. O kadar çaresizdim ki… Ölmesine izin veremezdim. Bu gece burda kalsın yarın haber vereyim dedim. Aklıma belediyenin hayvanlara ücretsiz baktığı geldi. Hemen belediyeyi aradım. ‘’Sahipli hayvanlara bakmıyoruz’’. dediler. O hasta ama ölecek dedim ağlayarak. Hayır yanıtı aldım. Anladım ki bu ülkede hayvan bakabilmen için maddi durumunun iyi olması gerekiyor.

O gece orda kaldı. Uyanır uyanmaz hemen yanına gittim. O kadar kötüydü ki.. Bana benzeyen o ela gözleri kara kara bakıyordu. Yürüyemiyorduu. Kucağıma aldım yere bıraktığımda arka patileri yerde sürükleniyordu.  Doktorun dediği her şey çıkmıştı ve bir gece içinde nasıl böyle oldu diye çok sorguladım. Hemen arkadaşlarıma haber verdim. İlan paylaştık. Hayatta güzel insanlar hala var dedim o an. Ben bu kadar yardım olacağını beklemiyordum. Parayı toparladım. ‘’ Hemen başlayalım ameliyata’’ dedim. Açtıkları damar yolundan kan gelmedi. Oğlumu küveze koydular. O beyaz patisini hiç bırakmadım. Yarın ameliyata alacağız dediler. Onun iyileşeceği umudu ile eve döndüm.  Adını sayıklarayak uyudum. Sabah telefonum çaldı. Açtım’’ sizinkini kaybettik’’ dedi telefondaki hekim. Durdum 5 dakika boyunca. Oğlumun minik kalbi dayanamadı dedim. Annem ve babam ile kendi ellerimizle gömdük.

Veteriner sadece 50 lira aldı. Artan parası ile sokaktaki hayvanlara onlarca mama aldım. Babam dedi ki ‘’ ne mübarek hayvanmış, arkasından miras bırakıp gidiyor’’. Biz şimdi her yerde onun tüylerinin olduğu evde duramıyoruz. O bizden gitti. Biz de burdan gideceğiz. Ondan sonra bütün hayvanları 10 kat daha çok sevdim.

Onlar çok savunmasızlar. Gösterdiğiniz bir sevgiye on gelecek kadar iyiler. Şimdi suç kimin bilmiyorum. Benim paramın olmaması mı, belediyenin sahipli hayvanlara bakmaması mı, veterinerin biz ameliyata başlayalım siz halledersiniz dememesi mi? Suçlu kim olursa olsun benim oğlum artık yok. Keşke hep kalsaydı. Ömrüm boyunca onu ve diğer tüm hayvanları çok seveceğim.

Ölen kedim Badem’in anısına…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *