Adana'da hayat başka güzel
6-7-8 Ekim tarihlerinde gerçekleşen; Adana Lezzet Festivali'ne katılarak bu sıcak kentle ilgili epey bilgi sahibi olduk.
Öncelikle yola çıkmadan faranjit olacak kadar ilerleyen gribim bu güzel şehrin sıcak ve ısıtıcı havası sayesinde çok çabuk iyileşti.
Dün gece İstanbul'a iner inmez yeniden burnumun suyu akmaya başladı.
Hani bir daha grip olursak, doktora koşmaktan, o kadar ilaç içmekten ziyade git Adana'ya iyileş gel dersek inanın fazla abartmış olmayız.
*
Şehre indik ve bizi gecenin ilerleyen saatlerine rağmen hareketli bir kent karşıladı.
Ekim ayında olmamıza rağmen gece yarısı anında montları çıkartıp attık, ayağımızın tozu ile meşhur Adana kebaplarını tatmaya başladık.
Acılı şalgamlar.
Şırdanlar.
Bici bici, cezerye gibi yöresel lezzetleri anında denedik.
*
Ertesi sabah Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü bizleri (festival için ülkemizin çeşitli bölgelerinden şehre gelen 25-30 civarında basın mensubu) Ege Balık denen bir mekanda kahvaltıda ağırlayarak, kendi bahçesinin mandalinalarından sıkma suyu ikram etti.
Ardından Adana Lezzet Festivali alanına gittiğimizde kızgın güneşe rağmen insanlar festival alanını doldurmuşlardı.
Burada birbirinden ilginç gastro şovlar ilgi çekerken en çok bir kişinin yaptığı konuşma hem ilgi çekti hem de biraz bana da tuhaf geldi.
Adana'da Günaydın Et Restaurantları sahibi de olan Cüneyt Asan'ın konuşmalarından bir kaç kısa notu sizlerle paylaşmak istedim; Bir ülkeyi anlatabilmenin en önemli iki yolu vardır. Birisi futbol diğeri yemek. İkisinde de adamların evlerine girersiniz. Yemek sadece midemize indirdiğimiz yiyeceklerden ibaret değildir. Yiyeceğimiz şeylerin gözümüze de hitap etmesi gerekiyor. Biz o sevdiğimiz hayvanların canını alarak ve onlardan güzel yiyecekler yaparak aslında sanat yapıyoruz. O sevdiğimiz hayvanların dışkıları bile gübre olarak bizim çok çok işimize yarıyor. Onları öldürerek ve iyi ölmelerini sağlayarak sevapişliyoruz...
*
Zannediyorum sizlere de biraz tuhaf gelmiştir bu konuşma.
Neyse bir süre festival alanında gezindikten sonra, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü bu defa bizleri, üç dönem belediye başkanlığı yaptığı Ceyhan'nda bulunan çiftliğinde mangal partisinde ağırladı.
Mesleği ziraat mühendisi olan Sözlü siyasette genç yaşına rağmen oldukça bir yol katederken mesleğini de sürdürmeyi ve üretmeyi de bırakmadığını göstermek istiyordu sanki.
*
Bir ara Başkan Sözlü'ye Meral Akşener ve Devlet Bahçeli'yi sordum.
Devlet Bahçeli'nin Türkiye'nin savunulmasına karşı Ak Parti'ye karşı verdiği desteği onayladığını ama ülke içi siyasette her partinin kendi yolunda ilerlemesi gerektiğini düşündüğünü öğrenmiş olduk.
Meral Akşener'in kuracağı partinin ise Adana'daki karşılığının ülke ortalamasının altında kalacağını düşündüğünü iletti.
Adana'da çok önemli projelere imza attığını özellikle yakın zamanda açılışını gerçekleştirecekleri 'Devlet Bahçeli Köprüsü'nün özellikleri bakımından Türkiye'nin en özel köprülerinden birisi olacağını ve bu köprünün ülkenin en uzun köprüsü olmasına rağmen ücretsiz olacağını da kaydeden Başkan Sözlü 2019 yerel seçimlerinde yine aday olmak istediğini de belirtti.
*
Bu arada Adana'da var olan 16 ilçe belediyesinin dokuzunun MHP'de, üçünün CHP'de, üçünün de Ak Parti'de olduğunu öğrendiğimizde 2019 yerel seçimlerinde MHP adayının şansının daha yüksek olacağı akıllara gelse de.
Merkez ilçelerden Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin gibi başarılı siyasilerin aday yapılması ve Meral Akşener'in kuracağı yeni partinin de hesaba katılması ile durumun değişebileceğini de söylemek mümkün.
*
Aslında bu yazımda kısa ve öz Adana ile ilgili azıcık ondan azıcık bundan sizlere izlenim aktarmak istedim.
Üç gün süren gezimizden bazı aktarımlar yapmak istedim.
Yeri geldikçe Adana'yı ve Adana siyasetini yazmaya devam edeceğiz.
Adana Lezzet Festivalin'e diye yola çıktık.
Hoşca bir hafta sonu geçirdik.
Ziyaret öncesi yazdığım yazımda, geri dönüşte Beylikdüzü'ne kebapçı dükkanı açacağım demiştik ya.
Bunu okuyan bazı dostlar ciddiye almışlar, festivalde meşhur Kebapçı Hasan Usta beni buldu ve kebapçıyı ortak açalım diye teklif etti.
8 Ekim Pazar günü bir de baktık bölgemizin 3.Lig takımlarından Büyükçekmece Tepecikspor Osmaniyspor ile maç yapacak.
Tepecikspor Kulüp Başkanı Mehmet Eyüboğlu'nun davetini kırmayarak gittik maçı da izledik.
Maçı 2-0 kaybettik ve tesbitimiz şu; bu takıma 3-4 takviye yapılmazsa geçen yıl 2.Lig'den düşen takım bu yıl burada da tutunamaz.
*
Tabi Hürriyet yazarı Yalçın Bayer her zamanki gibi gezi boyunca bizleri fırçalamayı bırakmadı.
Bir ara tezgahta rastladığımız pembe renkli bir meyve dikaktimizi çekti.
Yalçın abi hemen bana sordu bu ne meyvesi diye.
Bilmiyorum dediğimde fırçayı yedim ama kendisi de bilmiyordu.
Neyse ki; Anamur'lu üretici B.Cihangir Yıldırım araya girdi ve 'bir adı da pitaya olan ejder meyesini bizlere tanıtarak, bilmemeniz normal çünkü bu meyve 2-3 yıldır Türkiye'de var dedi.
*
Hele dönüşte uçakta en önde oturmanın getirdiği tesadüf sayesinde bir yanımda ünlü tenisçimiz İpek Soylu diğer tarafımda Hülya Avşar ile birlikte Adana – İstanbul yolculuğu yapma fırsatının keyfine diyecek yoktu.
Özellikle Hülya Avşar ile bol bol hemşo muhabbeti yaptık.
İpek yol boyunca telefonu ile oynadı.
Biraz kilo alsa da sonuçda Hülya Avşar olmak kolay değildi.
*
Kısaca dostlar siz siz olun, sık sık seyahat edin, gezin, araştırın, konuşun, insan tanıyın, şehir tanıyın ve yaşamın her anını değerlendirmeye bakın.
İnanın geziler biraz yorucu olsa da 2-3 saatlik uykular ile geçirilse de zahmetli olsa da buna değer.
Ne demişler; “Çok yaşayan çok görür, çok gezen daha çok görür”