Yaratıcılığın ve özverinin izinde: Cumhuriyet kadınları
Bir yerde okumuştum; atlar yorulduğunu anlamadığı için koşarken çatlayarak ölebiliyormuş. Fedakarlık yaparken kendimi ihmal edişim geldi aklıma… Ülkemizin güçlü Cumhuriyet kadınları da tıpkı o atlar gibi, kendilerini durup dinlemeyi unutacak kadar fedakarlıkla yol alıyor. Sanatla uğraşan, üreten, topluma ilham veren bu kadınlar, aynı zamanda evde de birer anne, eş ve ev kadını olarak bambaşka sorumluluklar taşıyorlar.
Sabahın erken saatlerinde kalkıp çocuklarını okula hazırlayan, akşamları yemeği hazırlayıp evi düzenleyen, her detayı düşünen bu kadınlar, aynı zamanda sanatla toplumun aynası olmayı başarıyor. Atölyesine çekilip saatlerce resim yapan, sahneye çıkıp tiyatroda rol alan, yazdığı satırlarla okuyuculara seslenen bu kadınların mücadelesi, yalnızca sanatla sınırlı değil. Onlar, sanatlarını icra ederken aynı zamanda bir aileyi çekip çeviriyor; evde yanan ışığı, ocakta kaynayan çorbayı da ihmal etmiyorlar.
Cumhuriyet’in başından beri kadınlara tanınan haklar, onlara toplumsal yaşamda daha geniş bir yer açmış olsa da bu kadınlar bir yandan yaratıcılıkla yoğrulurken, bir yandan toplumun geleneksel beklentilerini de omuzlarında taşıyor. Sanatçıdır, düşünürdür, yazardır, ama toplum ona bir de “ev kadını” rolü biçmiştir. Üretirken kendilerini adeta unutan bu kadınlar, sabırla, fedakarlıkla hem evlerini hem de sanatlarını birlikte yeşertirler.
Bir yanda ilham perileriyle dolup taşan bir kalp, diğer yanda ailenin ihtiyaçları. Çoğu zaman hem eve hem de topluma uzanırken, ne kendilerinden ne de sanatlarından vazgeçerler. Ürettikleriyle toplumun kültürel mirasını besler, sahnede, tuvalde, kağıt üzerinde yeni dünyalar kurarlar. Onlar Cumhuriyet’in aydınlanmış kadınları; toplumun hem yaratıcı gücü hem de sessiz fedakarlıklarıdır.
Bu kadınlar, yüzyıllardır süregelen tüm o toplumsal rollerin ötesine geçip, hem sanatlarını hem de yaşamlarını ilmek ilmek dokuyarak ilerlerler. Onların azmi ve fedakarlığı, yalnızca sanat dünyasına değil, hayatın her alanına yansır; bu çok yönlülükleriyle yaşamın ritmini tutarlar. Cumhuriyet kadınları, yorulmadan, durmadan yürür; her şeye yetişmeye çalışırken kendilerini unuturlar, ama varlıklarıyla toplumu hiç unutulmayacak bir biçimde dönüştürürler.