Ah güzel ülkem ah...!
Ne sıradan yurttaşımız ne sorumlu yöneticilerimiz ne devletimiz ne milletimiz ne de hiç kimsenin bu yönde bir adım attığı yok.
*
Hadi sıradan yurttaşımız istediği gibi hareket etmekte haklı diyelim ya sorumluluk sahibi yöneticilerimize, seçilmiş yöneticilerimize ne demeli?
Hele hele yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan belediye başkanlarımız ülkelerinin kalkınmasını ve ilerlemesini istiyorlarsa şayet (ki bütün belediye başkanları yeri geldiğinde bu yönde açıklamalar yapıyorlar) neden bu yönde adımlar atmazlar, çalışmalar yapmazlar?
*
Bakın mesela 6306 sayılı afet riski altındaki alanların iyileştirilmesi yönünde 2012 yılında çıkan kanun var.
Amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat normlarına standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usül ve esasları belirlemek olan kanunun uygulanması yönünde kim ne kadar adım atıyor dersiniz?
Hiç kimse!
*
Sebep ne?
Sebep basit.
Bu kanundan istifade etmek için işin içinde çok fazla rant yok.
Kamuoyunda kentsel dönüşüm olarak adlandırılan kanunda olan 6306 sayılı kanunun tam anlamıyla ülke genelinde sağlıklı bir şekilde uygulandığı gün imarı düzgün olan, gecekondusu olmayan, yapılaşması sağlıklı, alt yapısı sağlıklı kentlere sahip olacağız.
Bu aşamalarda da ilerleme kaydedildiği taktirde gelsin AB üyeliği.
*
Kimse şimdi bırak AB üyeliğini falan demesin.
Hele hele Rusya ile sorun yaşadığımız bugünlerde.
Bakın NATO üyeliğimiz olmasaydı şuanda ellerimizde Kırıkkale tüfeği göğüs göğüse muharebe halindeydik Rusya ile.
Neyse gelelim tekrar imar durumlarına.
*
AK Parti'nin son seçim vaatlerinde de vardı.
Boş araziler üzerine kurulan ve daha sonra da nüfus artışına paralel olarak yerleşimler genişledikçe şehir merkezlerinin içinde kalan sanayi siteleri, kentlerin gelişimini ve dönüşümünü engelledikleri için şehir dışına taşınacakları söylendi.
Bugünlerde bu durum Başbakan Davutoğlu tarafından tekrar gündeme getirildi.
*
Peki özellikle bölgemizdeki ilçelerde adım başı gözümüze çarpan bu sanayilerin şehir dışına taşınması için ilçe belediyelerimiz neler yapıyor dersiniz?
En son bir belediye başkanımız bu yönde bir açıklama yaptı mı dersiniz?
Ben duymadım açıkçası!
İyi de üç dönem beş dönem olmadı altı dönem belediye başkanlığı yapanlar ve yapmayı planlayanlar bu ve benzeri çalışmaları neden yapmazlar?
*
Yönetici oldukları şehirlerin geleceğini planlarlarken dünyadaki gelişmelere neden ayak uydurmazlar?
Alın size bir soru daha.
Makrolama denilen, yer altı imar planı olan bir belediyemiz var mıdır ülke genelinde?
Yok.
Neden yok?
Yer üstü imar vermek ve yapmak kolay.
Ya yer altı imar veren bir belediyemiz var mı?
O da yok!
*
Avrupa Birliği normlarına göre uygulanacak imarlarda artık yer üstü kadar yer altı imar da uygulamak şart.
O kadar dünyayı gezen dolaşan taklit eden belediye başkanlarımızdan bir tanesi bile yer altı imar uygulamasını taklit etmeyi başaramadı mı?
Veya diğer taklitleri yapmaktan buna sıra gelmedi mi daha?
*
Söylemek istediğimiz aynen şu;
Gönül ister ki bizleri yönetenlerin hatalarını bulmakta zorlanalım.
Bu yazılarımızı kaleme aldığımızda 'ulen bunların bir açığını bulamayacak mıyız?' diye isyan edelim.
Araya torpilli isimleri koyarak açık yakalama yarışına girelim.
Dosya yapalım.
Daha doğrusu dosya yapmak için çabalayalım.
Ama ne yazık ki nereye dokunsanız her taraf içler acısı.
*
Alın işte en son bir şey daha öğrendik.
Türkiye genelinde bir belediyemiz yok ki yer altı imarı uygulasın.
Yer altı için; 25 binlik, 2 binlik, imar izni versin.
Avrupa Birliği normlarına uygun imar planları uygulasın.
*
Topla vatandaşı meydanlara.
Mangalda kül bırakma.
Bol bol laf.
Türkiye sizinle gurur duyuyor naraları!
Ah güzel ülkem ah...
Ne çok özelliğin varmış ki, bu kadar yanlışa, yalana, dolana, hırsızlığa, soyguna, basiretsiz yöneticilere rağmen hala dimdik ayaktasın.
Allah senin de, senin gibi masum olanlardan bihaber olan insanlarının da yardımcısı olsun.
Amin...