Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Yaşam Sevgiliyi kontrol etmek doğru mu?

Sevgiliyi kontrol etmek doğru mu?

Uzman Psikolog Melda Yakupoğlu, son zamanlarda trend haline gelen stalk etmek ya da diğer tabiriyle “kontrol etmek” konusunun nedenlerine değindi. Özellikle sevgiliyi kontrol etmenin doğru olup olmadığını anlatan başarılı psikolog, önemli bilgiler verdi

Okunma Süresi: 6 dk

“Sevgiliyi kontrol etme isteği nasıl doğar?” Uzman Psikolog Melda Yakupoğlu, bu sorunun cevabını ve durumun ayrıntılarını Damga okurları için anlattı. Son zamanlarda çeşitli uygulamalarla insanlar eşlerini, sevgililerini kontrol etmeye başladı. Dijital dünya geliştikçe ilişkilerdeki yansımaları bazı sorunlar oluşturabiliyor. İnsanlar teknoloji kullanarak partnerlerinin kendilerini aldatıp aldatmadığını anlamaya çalışıyor ve sadakati test etmek isteyebiliyorlar. Ancak bu test ve denemeler ilişkiler için çoğu zaman sıkıntı yaratıyor. Bu kontrol istediğinin ardındaki psikolojiye birlikte bakalım.

Neden kıskanırız?
İlişkilerde kıskançlık birçok sebepten ortaya çıkabiliyor. Herkesin ilk aklına gelen şey “kendine güvenmiyor ki kıskanıyor” düşüncesi oluyor genelde. Kendine güvenmek, özgüven sebepler arasında olsa da kıskançlığın daha birçok sebebi olabiliyor. En güçlü sebeplerinden bir tanesi kaybetme korkusudur. Kişi ilişkide olduğu partnerini kaybedebileceğinden yoğun bir endişe yaşıyor ve onun hayatındaki herşeyi kaybetmeye sebep olabilecek bir durummuş gibi görmeye başlıyor. Herşeyi risk faktörü görüyor kısıtlamaya çalışıyor. Örneğin, arkadaşlarıyla dışarı çıkmasını, değişik hobilerle uğraşmasını, farklı çevrelere girip sosyal olmasını istemeyebiliyor, sosyal medyasını, paylaşımlarını, takipleştiklerini kısıtlayabiliyor çünkü bunlar esnasında yeni birileriyle tanışabilir ve birilerinden hoşlanma ihtimali oluşabilir, bazı durumlar ilişki için tehlike oluşturabilir diye kısıtlama eğiliminde oluyor. Bazen de kıskançlığın en büyük sebeplerinden biri de karşıdaki kişinin güven vermeyen davranışları oluyor ne yazık ki. Karşı taraf şüpheli davrandıkça doğal olarak ilişkide güven azalıyor. Örneğin, telefonlarınız geç açılıyorsa, buluşmalarınızda telefon saklanıyorsa, sosyal ortamlarda yada sanalda flörtöz tavırlar devam ediyorsa, birçok durumda geri planda kaldığınızı hissediyorsanız o zaman şüphelenmiş olabilirsiniz. Bu şüphelenme davranışları bazen geçmiş yaşantıların olumsuz izlerinin yeni ilişkilerde de ortaya çıkmasından kaynaklanabilir. Kıskançlık aşırı uçta olduğunda sağlıksız ve patolojik olabileceği gibi günlük yaşantınızdaki daha hafif düzeyde olan, ilişkilerinizdeki birçok kıskançlığın altta yatan sebepleri, karşı tarafın şüpheli davranışları, güven vermemesi, sizin kendi kaybetme korkunuz, kendinize ve o’na güvenmeme, özgüven ve olumsuz geçmiş yaşantılarınız şeklinde sıralanabilir.

Sevgiliyi takip etmek sağlıklı mı?
Sevgiliyi denemek aslında sağlıklı bir davranış olmadığı gibi mantıklı bir davranışta değil. Güvenmeyen kişi test etmek ister. Normalde kişiler bir ilişki içerisinde ya sevildiklerini hissederler yada ikinci planda kaldıklarını özel olmadıklarını hissederler. Zaten o ilişki içerisinde özel hissedemiyorsanız ve onu testlerle çeşitli bahanelerle denemek istiyorsanız orada bir problem var demektir. Denemek yerine iyi bir iletişim ile rahatsızlıklarınızı dile getirebilirsiniz. Size duyarlı insanlar dile getirdiklerinizi önemseyeceklerdir. Önemsenmiyorsanız o zaman zaten bu tarz testlere de gerek yok o ilişkinin size uymadığını bilmelisiniz. Genellikle bu tarz insanlar kontrolcü, belirsizlikten hoşlanmayan ve ilişkinin getirdiği belirsizlikle ve bunun getirdiği kaygı ile başedemeyen kişiler olabiliyor.
 

İzlemek güven duygusunu zedeler mi?
En kötü durum da karşı tarafın güven verdiği güzel giden bir ilişkide denemeye maruz bırakmaktır. Bunu öğrenen kişi artık bir daha asla o ilişki içerisinde eskisi gibi kalamaz. Denetlenmenin getirdiği hayal kırıklığı ilişkideki bütün güveni zedeler. Şayet karşınızda çoklu ilişkiler kurmaya çalışan güven vermeyen biri varsa onu denetlemişseniz ve sonucunda olumsuz birşey görmüşseniz bu da ilişkide ortaya çıkmışsa aslında içten içe bu ilişkiye devam ederek beni kandır ve gönlümü al mesajı vermiş olursunuz. Bunları bildiğiniz halde sürekli affetmeniz onun tekrar tekrar bu davranışları yapabilmesine izin vermeniz anlamına gelir.

melda yakupoğlu

İnsanların uç kıskançlıkları var mı?
Karşı taraf şüpheli davranmaya başladıkça içinizde bir “acaba mı” sorusu oluşur. Bunları kontrol edebilmek için bazen kişiler çeşitli denemelere başlar. En sık karşılaştığım, karşı tarafın “çevrimiçi” olma zamanlarını kontrol etmek, arabasına takip cihazı koymak, evinin önüne gidip arabasının kapıda durup durmadığına, ışığının yanıp yanmadığına bakıp dışarıda mı evde mi diye kontrol etmek, yakın arkadaşlarının ağzını arayıp söyledikleri doğru mu diye teyit etmek, cep telefonunu uyurken kontrol etmek, sosyal medyadan fake hesaplarla yada kendi arkadaş çevresi ile cevap yazıp yazmadığını denemek, dinleme cihazları, telefon uygulamaları kullanmak gibi. Özel hayatı tehdit eden faktörler ve teknoloji arttıkça sadakati azaltan uyaranlar fazlalaşsa da güvenmedikçe de kaliteli bir ilişki yaşayabilme ihtimali düşüyor. Günümüzde kimse kimseye güvenmiyor, ilişkinin belirli bir dönemine kadar herkesin her türlü olumsuz davranışı yapabileceğine dair bir ön görü ile koruma kalkanı oluşturuyorlar. Bu koruma kalkanı zarar görülen her ilişkiden sonra daha da sert bir hale geliyor. Denetimler artıyor. Bu da insanların bir zaman sonra bağlanmamasına, ilişkilere bir anlam yüklememesine ve zaten biteceğini düşündüğü için duygusal yatırım yapmamasına hatta bencilleşmesine neden olabiliyor. Kimse kimse için ilişkilerinde fedakarlık yapmamaya başlıyor, “benim şartlarım bunlar işine gelirse” moduna bürünebiliyor. Bu tarz fazla doz kıskançlık yaşayan kişilerle karşılaşsam da şunu belirtmek isterim bu kişilerin hayatlarındaki kişiler de birçok zaman karşı tarafa güven vermeyen ve hatta ilişkinin bir döneminde kendisini aldatmış olan kişiler oluyor. Kişi bu aldatmadan haberdar olunca acaba yine yapacak mı yada yapıyor mu mantığı ile kontrolünü kaybediyor ve denemelere başlayabiliyor. Aslında ilişkiyi bitirmeye cesaret edemiyor ve bitince hissedeceği duygularla yüzleşmekten kaçıyor, sadece süreci yüzleşmemek için bu şekilde uzatmış oluyor yoksa sonucu kendisi de birçok zaman bilip hissedebiliyor.

Güven problemi yaşayanlar ne yapmalı?
Sadakat ve güven problemi yaşayan kişilerle çalışırken bu tarz hisleri hissetmeden önce neler düşündüklerini bulmaya tespit etmeye çalışırız. Kimisi artık insanlara güvenmediği için ilişkisine bağlanamaz. Bu tarz durumlarda her ilişkinin biricik kendine özel bir ilişki olduğunun farkına varmasını sağlarız. Temelde ilişkide denetlemek aldatılma ve kaybetme korkusunu beraberinde getirdiği için bu tarz durumları kontrol edebilmek yerine eğer bir ilişkide buna maruz kalırsan sonrasında nasıl güçlü kalabilirsin diye çalışmak daha mantıklı olacak. Toksik bir ilişkiyi nasıl bitirirsin, bitiremiyorsan neden bitiremiyorsun, neden denetleme gereği hissedebileceğin bir ilişki içindesin gibi soruların cevapları ne yazık ki kişinin kendisiyle ve çocukluk yaşantıları ile ilgili oluyor. Terapilerde hepsini çalışıyoruz, kişinin kendisini ruhsallığını yeniden sağlıklı bir şekilde inşaa etmesini sağlıyoruz.

İlişkilerin en büyük sorunu nedir?
Çift terapilerinde en sık karşılaştıklarım, ilişkide iki tarafın birbirinin sınırına girmeden sağlıklı bir ilişki kuramamaları oluyor. Aldatma, güvensizlik, sadakatsizlik, sosyal medya, bağırma ve seslerin yükselmesi, saygısızlık, şiddet (fiziksel, sözel yada yoksayma) alkol madde gibi kötü alışkanlıklar, yalanlar, nasıl tartışılacağını bilmemek, öfkeyle birbirini duygusal olarak incitmeye çalışmak, problemlerin üstünün kapanmaması, geçim sıkıntıları, ailelerin ilişkiye karışmaları ve çiftin bunu kendi içinde dengeleyememesi, ailesinden ayrışamamış bireyleşememiş kişiler, sorumluluk almakta zorlanma bir tarafın bütün sorumlulukları alması gibi konular çiftlerin en sık başvurma nedenleri oluyor. Boşanmaya yada ayrılığa giden yolda çift terapisi köprüden önceki son çıkış oluyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *