Ekim ayı daha bitmedi!
Çok da geç kalınmış sayılmaz. Hatta tam zamanı bile diyebiliriz. Uzun gecelerin, hoş sohbetlerin, yağmurun cama vurduğu ses eşliğinde, tavla oynarken çay ve kahvenin en güzel anıdır.
Lüferin, istavritin, elmanın, narın, hele ki Ispanağın zamanıdır.
Limonlu ıhlamurların, ansızın bastıran yağmurların, buğulanan camların, camlara çizilen umutların vaktidir.
Ekim ayını beklemek bir başka güzeldir. Gelecek olanı beklemenin mutluluğu ise sığırcıkların gökyüzündeki dansları gibidir.
Dışardaki soğuktan bihaber, gönülden, sıcacık mutlulukların yaşandığıdır. Bir olmanın tam da zamanıdır.
Nazım Hikmet, biz olmayı ekimde yazdığı şiirinde şöyle anlatır;
“Bir elmanın yarısı biz
yarısı bu koskoca dünya.
Bir elmanın yarısı biz
yarısı insanlarımız.
Bir elmanın yarısı sen
yarısı ben
ikimiz…”
Yüce Allah kutsal kitabımızda “biz” diye sürekli bahseder.
İnsanların “benim arabam” benim evim” söylemlerine zaman zaman imrendiğim olmuştur. İstememe rağmen kuramadım.
Ya da “Mevlid Kandiliniz Mübarek olsun” şeklinde cümle kuramadım. “Kandilimiz” , “Bayramımız” kelimeleri bana sahiplenmenin yanı sıra birleştirici, kucaklaştırıcı hissini veriyor.
Ekim, insanları birleştiren “Biz” yapan, bereketli aydır. İslam Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Dünya’ya bu güzel ayda teşrif etmiştir.
Böylesine bir ayda siz, “Dolar almış başını gidiyor, her şeye zam üstüne zam, benzin, motorin, doğalgaz, elektrik fiyatları arttı. 2021 Ekim ayı da bayağı bereketli oldu.” diye ironi yapmakta haklı olabilirsiniz.
Ancak, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ekim ayında “Efendiler yarın Cumhuriyet’i kuruyoruz.” Cümlesinde ki bereketi hiçbir şeye değişmem.
Lale, Sümbül, Çiğdem, ve de Kardelen çiçeklerinin doğduğu aydır. Çiçekleri bilmem ama bu ay doğanlar fütursuzca kıskanç olurlar. Kızamam onlara böyle yaratılmışlardır.
Ülkemde ilklerin yaşadığı Ekim ayında yaşamamış olmayı kıskanmıyorum dersem, yalan olur.
Mesela, İlk yerli otomobil 'Devrim', Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e armağan edildiğinde orada olmayı düşünsene, muhteşem olurdu.
İlk yerli yapım F-16 uçağını, Cumhuriyet Bayramı törenlerinde semalarda gördüğünü hayal et.
Veya PTT ve Kayseri'de ilk uçak fabrikasının açılışında olduğunu hatta Boğaz Köprümüzün üzerinde ilk yürüyensin.
Biliyor musun? İstanbul Sözleşmesinin temelleri, Türk kadınlarına muhtar seçme ve seçilme hakkı tanınmasının temeli Ekim ayında atıldı.
Ankara’nın başkent olmasına ilişkin önergenin Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilmesi Ekim 1923 tarihini gösterir.
Atatürk tarihi “Nutuk” unu 15 Ekim’de okumaya başladığını biliyorsun.
Ve CUMHURİYET, Kardelen çiçeğinin toprağı delerek çıktığı Ekim ayında ilan edildi.
Ekim ayının güzellikleri, bereketini yazmakla bitmez.
Günümüz Ekim ayında ise, “Vatandaş 19 yıldır bir şey kaybetmedi” denildi.
Aslında yurttaş çok şey kaybetti.
Fakat çıkarı için, yalan söyleyerek kendini satanlara inat, onurunu, haysiyetini, kişiliğini kaybetmedi.
Çiftçi traktörünü, köylü tarlasını, esnaf iş yerini, sanatçı enstrümanını kaybetti. Lakin edebini korudu.
Elbette, yurttaş kredilerle, açlıkla, enflasyonla mücadeleye, toprağına, namusuna leke getirmemek için direniyor. İnanıyorum, bir daha ki Ekim’de yüzünde Lale açacak.
"Bizim diğer pek çok ülkeden farkımız, sadece kendimiz kazanmanın değil, birlikte kazanmanın peşinde olmamızdır. Dostlarımıza hep bu teklifle gidiyoruz.” Cümlesinden “Dostun” yurttaş olmadığını anlamak çok da zor değil.
Eğer dost biz olsa idik. Yurttaşın vekiline 650 TL olan burs ücretinin yeterli olup olunmadığı sorulduğunda "Hesap ettiğimiz takdirde, şu anda 250 lira vermemiz gerekiyor" denilmezdi.
Soruyorum. Çocuğuna acaba bu vekil ayda ne kadar harçlık veriyor?
“Üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45 liracıktı.” Diye övünerek bursları 650 TL'ye çıkardık diyenlere de şunu sormak istiyorum. O yıllarda bir alyans ne kadardı? İşçi maaşın ne kadardı?
Ne kadar harçlık verdiğini bilemem ama bunların cevabını biliyorum.
Alyans 25-35 milyon Türk Lirası idi. En düşük memur maaşı 162 milyon 242 bin, öğretmen maaşı 311 milyon 155 bin, mühendis maaşı 381 milyon 294 bin, Profesör maaşı ise 667 milyon 656 bin lira idi.
Cevabı da vermiş olduğuma göre, şimdi bir öneri de bulanabilirim.
Atatürk Havalimanımızın bir bölümünü öğrencilerimize yurt yapabiliriz.
Çok geç kalınmadı. Daha Ekim ayındayız.
Haydi, birlik olalım. Ekim ayında doğan öğrencilere doğum günü hediyemizi müjdeleyelim.
Hiç de fena olmaz… Ne dersiniz?