Uyuyan birini nasıl uyandırmak gerekir?
Bir insan mışıl mışıl uyurken çeşitli yöntemlerle uyandırılabilir. Örneğin, saati kalkacağı zamana ayarlayarak, başucunda ona seslenerek, "Hadi kalk, kalkman lazım" diyerek ya da sarsarak uyandırabilirsiniz. Bazen de hiç müdahale etmez, kendisi uyanana kadar beklersiniz. Yani, canı istediği zaman kalkar.
Peki, bir insanın uyuması ile bir toplumun uyuması aynı olabilir mi? Tabii ki olabilir, yeter ki bu uyku sorumsuz bir uyuma olsun. Uyuyan kişi ya da toplum, her şekilde uyumaya devam eder. Mesela, ben bizzat şahit oldum; düğün evinde davul zurna çalınan bir ortamda uyuyabilen bir insan tanıyorum. "Abartma, o kadar gürültünün olduğu ortamda uyunmaz," diyebilirsiniz. Ancak sarhoş bir kişi çok içmişse sızar ve adeta bir ölü gibi uyur.
Peki ya bu uyuyan kişinin önemli bir görevi varsa ne olur? Mesela, uyuyan bir doktor varsa hasta ölür. Uyuyan bir hâkim varsa adalet ölür. Uyuyan bir öğretmen varsa talebe ölür. Eğer bu uyuyan büyük ve geniş bir toplumsa, işte o zaman ülkenin kendisi ölür.
Mecazi anlamda şunu demek istiyorum: Dünyada en çok göçmen barındıran ülke Amerika'dır. Nüfusu 340 milyon, göçmen sayısı 45 milyon. İkinci sırada Rusya var; 150 milyon nüfusu ve 11 milyon göçmeni ile. Üçüncü sırada ise Almanya var; 85 milyon nüfusu ve 10 milyon göçmeni ile. Bu ülkeler, göçmenleri yaklaşık 50 yıl boyunca sindire sindire, çoğu zaman kontrollü ve seçerek aldılar.
Peki, Türkiye’ye son 10 yılda gelen göçmen sayısı ne kadar? Ben bilmiyorum. Resmi rakamlara göre Göç İdaresi'nin verilerine göre, oturma müsaadesi olan ve olmayanların toplam sayısı 4.5 milyonmuş. Peki, yaşanan tablo bu rakamı doğruluyor mu? Bu soruyu siz değerli okurların takdirine bırakıyorum.
Varsayalım ki doğru; o zaman her bir göçmen günde bir yumurta yerse, tavukların her gün 4.5 milyon yumurta daha fazla üretmesi lazım. Eğer bu yumurtalar üretilmezse, eksik kalırsa -ki kalıyor- o zaman o yumurtayı daha pahalıya yersiniz.
Bu durumu ve yorumu uykudaki okurların takdirine bırakıyorum.
Türk halkının alım gücü son yıllarda ne durumda? İstatistiklere girip kafanızı karıştırmak istemem. Hayat pahalılığı, emekli maaş tutarı, kiraların artışı, geçim zorluğu eskisinden daha mı iyi, daha mı kötü? Bu sorunun cevabını da siz değerli uyuyan okuyucularıma bırakıyorum.
Abdullah Öcalan’ı Meclis'te konuşma yapmaya çağıran sözde milliyetçi görüşün savunucuları, on binlerce şehit ailesini hiçe sayarak bunu nasıl yapabildi? Yıllarca "Teröristle pazarlık olmaz," diyen bir parti, "Gelsin, Meclis'te konuşsun," diyor. Eğer "O lider söylediyse vardır bir bildiği," diyorsanız, bunu da siz değerli uyuyan okuyucularımın takdirine bırakıyorum.
Amerika’nın desteklediği, İsrail ve Orta Doğu’daki birçok terör örgütünün hamisi olduğu bilinen ve 50 yıldır topraklarımızı bombalayan bu güce hâlâ destek veren siyasi iradeyi ben görüyorum. Peki ya siz? Bunun yorumunu da siz değerli uyuyan okurlarıma bırakıyorum.
Ülkedeki adalet mekanizması adamına göre mi, hakkaniyete göre mi işliyor? Kör olsa bile görecek. Mafya babalarına özel af çıkarılıyor. Kara para aklayanlar, vergi kaçıranlar adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken, hükümeti eleştiren her kim varsa hemen hapse atılıyor. Bunun da yorumunu siz değerli uyuyan okuyucuların takdirine bırakıyorum.
Seçme ve seçilme hakkı anayasanın hükümleri doğrultusunda işliyor mu? Cumhuriyet kurulduğundan bu yana en uzun süre iktidarda kalan bir parti, adaleti ve kuralları kendi lehine değiştirmek için hiçbir çekince hissetmiyor. Daha fazla iktidarda kalabilmek için sürekli yeni fikirler ortaya atan bu insanların egolarını görüyorum. Bunun yorumunu da siz değerli uyuyan okurlarımın takdirine bırakıyorum.
Cemaat ve tarikat mensuplarının hükümetin her kademesinde yer alarak, tıpkı FETÖ tarzı bir yapının içinde büyüdüklerini ve bu uygulamanın liyakati ortadan kaldırdığını düşünüyorum. Parti devleti yolunda hızla ilerlediğimizi siz değerli uyuyan okurların takdirine bırakıyorum.
Uyuyanları uyandırmaya çalışan medyada yer alan bazı yayınların (örneğin, Kızıl Goncalar, Deha, Kızılcık Şerbeti, sabah kuşağı programları) halkımızın uyanışına ciddi bir katkısı olduğunu biliyorum. Ancak bu yayınları kısıtlamaya, hatta yasaklamaya çalışanları da görüyorum. Peki ya sen, uyuyan kardeşim? Sen ne zaman uyanacaksın? Cambaza bakma cebine ve kendine dikkat et.
Son söz;
Siyaseti vatan ve millet için yapanlara selam olsun. Kendi küçük çıkarları için yapanlara ise yuh olsun diyorum. Bu ülkede adaleti hâkim kılacak, yoksulluğu bitirecek, yasakları kaldıracak siyasetçilerin yolu açık olsun.
Aklınızı açık tutun.