Cumhuriyet ve kadınlarımız
Cumhuriyetin anlamı neydi? Genel olarak halkın kendi kendisini yönetmesi diye açıklanır. Peki hangi halk, hangi yönetim? Bu halkın içinde gençlerimiz ve kadınlarımız var mı, varsa neresinde ve ne kadar var? Birçok devlet ve toplum, çağının ihtiyaçlarını ve şartlarını göz önüne alarak daha iyi şartlarda yönetme ve yönetilme yollarını aramıştır. Fakat yolların hiçbirinde "kadın" yoktu. Cumhuriyetimiz ile birlikte kadınlarımıza bu kapıyı açan Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyetin sadece sandığa gitmek, oy kullanmak, seçme ve seçilmeden ibaret olmadığının farkında olduğu gibi bunun farkında olunmasına da çok önem vermekteydi. Bu yüzden ardı arkası kesilmeyen inkılaplarını da öğretmenlere ve kadınlara emanet etmiştir. Onun bütün ümidi gençlikteydi ve bu gençleri yetiştirecek olan da toplumun bu iki mühendisi kadınlarımız ve öğretmenlerimiz.
Devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucu kadrosu, demokrasi kültürünü de yerleştirmek için, siyasi alanda yapılan inkılapların dışında özellikle toplumsal, ekonomik ve eğitim alanında yapılan inkılapların da ne derece önemli olduğunun bilincindeydi. Demokrasilerin önündeki en büyük engel açlık ve cahilliktir. Aç insan satın alınır, cahil insan ise kandırılır. Kimi siyasilere göre ise bu iki unsur toplumu istedikleri gibi şekillendirebilmek için araç ve fırsattır.
Kurucu kadro, demokrasinin önündeki engelleri kaldırabilmek için kadınlarımıza siyasi, toplumsal, ekonomik ve birçok alanda baş rol imkânı vermiştir. Anadolu kadını, savaşta gösterdiği başarıyı yeni Türk devletinde de gösterip, çağdaşlaşma yolunda en önde yer almıştır. Hangi alanda olursa olsun, kadınlarımız karşılaştıkları zorlukları yenmiş, muasırlaşma yolunda ders ve destek vermişlerdir.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, maalesef her geçen gün kadınlarımızın işi biraz daha zorlanırken, en temel hakları olan yaşama hakkına kadar saldırılara maruz kalmaktadırlar. Bu milletin yükünü omuzlayan kadınlarımız bir de cehaletle ve şiddetle en temel haklarından mahrum bırakılmaktadırlar. İş hayatında bulunan kadınlarımız çeşitli şiddet, taciz ve saldırı gibi şeylerle mücadele etmektedir. Ev hanımı olan kadınlarımız ise evlerde psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadırlar. Bunların sebebi ise ülkemizdeki sosyo-ekonomik durum ve eğitim kalitemizdir.
Bir yandan tüm aile bireylerinin yeme, içme ve temizlik işleriyle uğraşırken, bir yandan da hayat pahalılığı ve geçim derdiyle mücadele etmektedirler. Böylesine bir manzarada zaten işleri zor olan kadınlarımızın durumu her gün biraz daha zorlaşıyor. Tüm bu zorluklarla mücadele eden kadınlarımız şimdi bir de bitmek tükenmek bilmeyen taciz, tecavüz ve cinayete maruz kalmaktadırlar.
Ülkemizin acilen yeni bir eğitim politikasına ihtiyacı vardır. Kız çocuklarının eğitime entegre edilmesi çok önemlidir fakat daha önemlisi erkek ve yetişkin eğitimidir. Demokrasinin önündeki en büyük engel olarak gördüğümüz cahilliği yenebilmek için iyi bir eğitim sistemine ihtiyaç vardır. Kadınlarımıza fırsat verilmelidir. Ülke yönetiminde daha fazla söz sahibi olmalıdırlar. Geri kalanını o büyük Türk kadını halledecektir. Mustafa Kemal Atatürk: "Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez."
Sağlıcakla…