Kim karıştırıyor?
Geçtiğimiz hafta Gürcistan’daki parlamento seçimini, 12 yıldır iktidardaki Gürcistan Rüyası partisi yüzde 54 ile kazandı. 4 muhalif partinin toplam oyu yüzde 38 civarında kaldı. AB ve ABD sonuca şiddetle itiraz ettiler. Oyların kullanımında ve sayımında yolsuzluk iddiasıyla, araştırılmasını talep ettiler. Seçimin ertesi günü, cumhurbaşkanı, sonucu tanımayacaklarını beyanla muhalif seçmenleri sokağa çıkmaya çağırdı. Çağrıya rağbet eden kitleler, Tiflis’in meydanlarını doldurarak hükümete ve seçim sonuçlarına meydan okudu.
* * * *
Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili, Fransız televizyonunda sonucun halkın iradesini yansıtmadığını, halkın sonuçları reddettiğini, iktidarın hileyle kazandığı seçim zaferinin Rusya tarafından Gürcistan’a yapılan “özel bir operasyon” niteliği taşıdığını iddia etti. Gürcistan’ın batılı ortaklarını yardıma çağırdı. Hükümet, tüm sandıkların yüzde 14’üne tekabül oy merkezlerinde araştırma yapılacağını duyurdu. Başsavcı cumhurbaşkanını bahsettiği yolsuzluklara dair belgelerle birlikte ifadeye çağırdı.
* * * *
Anormallik çok net görülüyor değil mi ? Gürcistan’ı sağından, cumhurbaşkanı üzerinden, batı ve özellikle AB çekiştiriyor, solundan da, hükümet üzerinden, Rusya diğer yöne çekiştiriyor. Bahtsız Gürcü halkı“sandviç” vaziyetinde. Seçimin ertesi günü Macaristan başbakanı Orban Tiflis’i ziyaret ederek seçim zaferini tebrik etti ve hükümete “Brüksel’in dolduruşuna gelip Rusya’yı kendinize düşman etmeyin, Ukrayna‘da tarafsızlığınızı koruyun, başınızı derde sokmayın, AB yolunda ilerlemeye devam edin” mesajını verdi.
* * * *
AB’nin Gürcistan’da izlediği politikanın, bölgenin yakın siyasi tarihini dikkate almayan, jeostratejik gerçekleri görmeyen, ülkenin barışı ve istikrarını tehlikeye atan bir siyasi tutum olduğu çok açık. Brüksel, Moskova’yı izole etmek ve yıpratmak üzere, Gürcistan muhalefetini kullanmak istiyor, zaten bu amaçla aday ülke ilan edildi. Ülke anayasasına AB ve NATO üyeliğini milli hedef olarak dahil ettiren iktidar partisini Rusya yanlısı ilan edip tüm gücüyle muhalefeti kışkırtan bir Avrupa Birliği’ne şahit oluyoruz.
* * * *
Muhalefetin lokomotifi Birleşmiş Ulusal Hareket’in kurucusunun, 2008’de Gürcistan’ın başını Rusya ile belaya sokan eski başkan Miheil Sakaşvili olduğunu unutmayalım. Bu parti yüzünden Güney Osetya’nın Tiflis’in kontrolü dışına çıktığını biliyoruz. Muhalefetin güven vermekten uzak diğer unsuru cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili. Bu hanım, halis mulis Fransız, 30 küsür yıl Fransa Dışişleri Bakanlığında hizmet etmiş. Gürcü kökeninden ötürü olsa gerek, 2003 yılında Tiflis’e Fransa büyükelçisi olarak atanmış, ardından da Miheil Sakaşvili’nin onayıyla Gürcistan’ın dışişleri bakanı oluvermiş.
* * * *
30 yıl Fransız menfaatleri için çalışan biri Gürcistan cumhurbaşkanı sıfatıyla ülkesi ile Fransa’nın menfaatleri ayrıştığında acep ne yapar ? Bölgeyi bilen bir meslektaşım görev süresi yıl sonunda dolacak Salome için ‘Gürcistan içindeki AB’nin Truva atıdır‘ diyor. Gürcistan’ın AB yanlısı muhalefetine karşı olduğum ve iktidardaki Gürcistan Rüyası’nı desteklediğim sanılmasın. Gürcistan halkının yüzde 85’i Brüksel’den yana. Sorun muhalefetin AB‘nin oyuncağı ve piyonu haline dönüşmesi, kuzeydeki büyük komşunun kudretini dikkate almaması.
* * * *
SSCB dönemi ve sonrası gelişmelerin etkisiyle, Rusya’nın, Gürcistan’da sevilmeyen, korkulan ve uzak durulmasında yarar görülen süper komşu olduğu acı hakikattir. Aklıselim sahibi Gürcü siyasetçiler, Moskova ile ilişkileri, Rusya’yı karşılarına almadan, Rusya’ya meydan okumadan yürütmenin zaruri olduğunu gayet iyi bilirler. Bu jeopolitik gerçeğin dışına çıkıldığında başınıza büyük dertler açılır. İktidardaki Gürcistan Rüyası ülkenin başına dert açmadan AB üyeliği istiyor. Brüksel de öyle bedava üyelik yok kardeşim diyor.
* * * *
Belgrad’da görev yapmanın, Sırbistan’ı takip etmenin ve Aleksandar Vuçiç’i tanımanın etkisiyle olsa gerek, Gürcistan yönetimini bu Balkan ülkesine benzetiyorum. İkisi de yönlerini Brüksel’e çevirmişler, ama gerçekçiler, Rusya düşmanlığına hayır diyorlar, Brüksel istikametindeki yolculuğu, teslim olmaksızın, kimliği kaybetmeksizin yapmak istiyorlar, en azından çabaları bu yönde. Peki, Belgrad ve Tiflis’in yanlışları yok mu ? Çok var.