Bir Mustafa Sandal hikayesi
Bu hafta gazeteye ne yazsam diye düşünürken bir anda arkadan “Ve korkuyorsam, bir nedeni var elbet. Ateş yaktığı yerde dert. Sen bunları duymadın farz et. Bendeki (bıraktığın) izlerini takip et” sözlerine takılıyor kulaklarım. Mustafa Sandal’ın en sevdiğim ve hatta bana göre 90’ların en iyi şarkısı olan “Kalmadı”yı duymam sonucu “Nasıl olur da Mustafa Sandal’ı henüz yazmadım?” diye düşünmeye başlıyorum… Bu haftaki köşe yazımı renklendireceği için de ayrı mutluyum.
Türkiye’de müzik dünyasını dönemlere ayırdığımızda, her dönemin öne çıkan 4-5 ismi mutlaka oluyor. Nasıl ki 70’lerin 80’lerin öne çıkan akılda kalan isimlerinden birisi Zeki Müren’se, 90’ların 2000’lerin öne çıkan isimlerinden birisi de Mustafa Sandal. Bu isimler müzik sektörünün özel ve kalıcı isimleri olarak tarihe adını kazımayı başarıyorlar. Mustafa Sandal artık sonsuza kadar hiç üretim yapmasa bile bunu çoktan başardı zaten… Bundan çok uzun yıllar sonra bile insanlar yine “Aya Benzer” ile dans edecek, “İsyankar” ile isyan edecek, “Kalmadı” dinlerken aşka inancı kalmayacak, “Hatırla Beni” ile kendini hatırlatacak, araba kullanırken “Araba” şarkısını dinleyecek ve “Beni Ağlatma” ile duygulanacak.
Peki Mustafa Sandal’ı bu kadar özel yapan şey ne? Aslında bunun pek çok cevabı var. Bu cevaplardan birisi de onun ciddi anlamda müziğe yetenekli olması, müziğe fazlasıyla emek vermesi ve hem kendi söylediği hem de diğer şarkıcıların söylediği pek çok hite imza atmış olması. Daha önce benzeri yapılmamış ve hala da yapılmayan kendine özgü dans figürleri oluşturması ve bu dans figürlerinin de popülarite kazanması. Mesela uzun yıllar geçmesine rağmen Mustafa Sandal’ın “Aya Benzer”de yaptığı dansın hala insanların aklında olması gibi… Karakterinin olgun, aklı başında, yerine göre ağır, yerine göre hareketli olması. Musti yerine göre davranmayı çok iyi bilse de, aslında onun içinde komik ve eğlenmeyi çok seven küçük bir çocuk var. İnanılmaz zeki, pratik zekaya sahip, olayları hızlı çözme yeteneği olan, macerayı seven fazlasıyla sempatik bir karakteri var. Sahip olduğu karizmayı söylememe gerek bile yok sanırım….
Mustafa Sandal nasıl şöhret oldu?
Kısaca Musti’den bahsettikten sonra, onun müziğe nasıl başladığını merak eden okurlar mutlaka çok fazladır diye tahmin ediyorum ve hemen anlatmaya başlıyorum.
Aslında Musti önce hayal ediyor, ardından çabalıyor ve sonra gerçekleştiriyor.
Kalbinizle yaptığınız her şey bir gün size geri dönecektir.
Dönemin bütün efsane sanatçılarını içinde barındıran “İstanbul Gelişim Stüdyosu”nda Barış Manço’nun tüm ekiple beraber çekildiği fotoğrafı Musti kendi duvarına asıp “İnşallah bir gün ben de orada olacağım” diyor.
Bir gün Musti’nin arkadaşının annesi albüm yapacak ve bu albüm için de o stüdyoda Garo Mafyon ile çalışıyor. Arkadaşı Musti’ye annesinin kayıtları için stüdyoya uğramaları gerektiğini söylüyor ve Musti de bu stüdyonun “İstanbul Gelişim Stüdyosu” olduğunu öğrenince inanılmaz heyecanlanıyor. Gittiğinde orada birkaç iş yapan ve asistan pozisyonunda olan kendisi yaşlarında Bülent ile tanışıyor. Bülent de aynı kendisi gibi şarkıcı olmak istiyor fakat bir türlü başaramıyor.
Stüdyoya bir kere adım atan Musti, ertesi sabah 9.30’da eline poğaçaları, börekleri alıp stüdyoya gidiyor! Kapıyı da Bülent açıyor. Zaten sosyal, girişken, konuşken ve tuttuğunu kopartan birisi olan Musti, her gün stüdyoya gidip aynı Bülent gibi asistanlık yapmaya başlıyor. Musti, Bülent’le beraber stüdyoda herkes gittikten sonra tüm müzik aletlerini deneyip öğrenmeye çalışıyor.
3 ay boyunca geceleri çalışıp bir şarkı ortaya çıkarıyorlar ve bir gece onlar stüdyodayken Ajda Pekkan’ın o zamanki asistanı Anuş Bakış, ajandasını unuttuğu için stüdyoya gidiyor ve onlara geç saatte stüdyoda neler yaptığını soruyor. Ortaya çıkan şarkıyı söylüyorlar ve Anuş bu şarkıyı Ajda Pekkan’a öneriyor. Ertesi gün Musti ve Bülent kendisini Ajda Pekkan’ın evinde buluyor. Tabi heyecandan dizleri titriyor. Ajda Pekkan şarkıyı beğeniyor ve şu cümleleri kuruyor: “Enerjinizi çok beğendim çocuklar. Sizi yeni albümümün prodüksiyon ekibine de katıyorum.”
Ve 1991 yılında Ajda Pekkan’ın yayınladığı albümde yer alan “Vazgeçme” adlı bu şarkıyla Musti, müzik dünyasına resmi adımını atmış oluyor.
Sonra pek çok imza attığı şarkıların ardından 1994 yılında ilk albümü olan “Suç Bende”yi yayınlıyor. Albümün ilk klibini de “Bu Kız Beni Görmeli” isimli şarkısına çekiyor ve bir anda büyük bir ilgi odağı oluyor. Yani kısaca Mustafa Sandal ilk albümünde tam 12’den vuruyor!
Mustafa Sandal, kendi aklıyla aslında çoğu şeyi başardı. “Vazgeçme” şarkısından sonra Garo Mafyan Musti’ye “Başka şarkın var mı?” diye sorduğunda Musti “Evet” dediğinde aslında yazılmış bir şarkısı yoktu… Şarkıyı Garo Mafyan’a giderken asansörde yazıp veriyor. Belki de pek çok insan o soru karşısında “Hayır” cevabını verirdi. Musti fırsatları yakalayan, kendi şansını kendisi oluşturan ve mücadeleyi eğlenceli şekilde hayata geçiren bir star. O star olmasın da kim olsun?
Güzel enerjisi, etrafa yaydığı ışığı, aurası ve karizmasıyla Mustafa Sandal, iyi ki bu yollarda mücadele etmiş ve eşi benzeri olmayan kendisini ve bu güzel hitleri müzik dünyasına kazandırmış.