Sosyal demokrasinin küresel krizi
Sosyal demokrasinin küresel krizi ve Türkiye'deki mevcut siyasal yapı üzerine yapılan bu değerlendirmede, insanlık tarihinden başlayarak günümüz siyasal ve ekonomik düzenine kadar uzanan geniş bir perspektif sunulmaktadır. Özellikle Türkiye’nin mevcut durumu, CHP’nin rolü ve sosyal demokrasinin krizi gibi konular ele alınarak, çözüm önerileri ortaya konmuştur.
İnsanlık tarihinden günümüze sosyal yapılar ve ihtiyaçlar
İnsanoğlu, varoluş sürecinde sürekli olarak daha yaşanabilir bir dünya arayışı içinde olmuştur. 90 bin yıl önce Afrika'dan yola çıkan türümüz, yeni dünyalar keşfederken ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çeşitli arayışlara girmiştir. Göçebe yaşamın zorlukları, insanları dayanışma ve iş bölümü üzerinden bir arada yaşamaya ve yerleşik düzene geçmeye zorlamıştır. Bu büyük dönüşüm, yaklaşık 14 bin yıl önce Mezopotamya’da tarım toplumunun kurulmasıyla somutlaşmıştır. İnsanlık, zamanla enerji ve kaynaklarını üretime yönlendirerek sürdürülebilir bir yaşam kurmayı başarmıştır.
Bu dönüşüm, toplumsal ihtiyaçların karşılanmasına yönelik sistemlerin doğmasına neden olmuştur. Barınma, gıda temini ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlar, insan topluluklarını bir araya getirerek büyük sosyal yapılar oluşturmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişle birlikte, toplumsal düzen ve sistemler de bu ihtiyaçlar doğrultusunda şekillenmiştir.
Türkiye’nin mevcut durumu: Sosyal ve siyasal çıkmazlar
Bugün Türkiye, 2017 referandumu ile birlikte TBMM zeminine dayalı temsili sistemden uzaklaşmış, anayasal kurumların işlevlerinin zayıflamasıyla kamunun hükümet üzerindeki kontrolü sona ermiştir. Merkeziyetçi yapısıyla giderek daha otoriter bir işleyişe evrilen Türkiye, siyaset bilimi literatüründe "Sultanizm" olarak tanımlanan bir rejime geçmiştir. Bu sistemle birlikte, AKP iktidarı şehirleşme rantı, finans sektörü, faiz, döviz ve borsa üzerinden servet dağıtımını sürdürmektedir. Aynı zamanda, tarikatlar ve Diyanet aracılığıyla siyasal İslam’ın toplum üzerinde etkisi artırılmaya çalışılmakta ve "dindar ve kindar nesil" yaratma hedefi sürdürülmektedir.
AKP'nin MHP tarafından rehin alınması, Türkiye’nin siyasal yapısını daha da karmaşık hale getirmiştir. Devletin güvenlik aygıtı ve yargının önemli bir kısmı MHP'nin kontrolüne geçmiştir. Bu durum, iktidarın giderek toplumsal taleplerden ve demokrasiden kopmasına yol açmıştır. Sonuç olarak, Türkiye derin bir ekonomik kriz, ahlaki çöküş ve toplumsal çürüme sürecine girmiştir.
Sosyal belediyecilik ve CHP’nin rolü
Öte yandan, CHP’nin yönetimindeki belediyeler, 2019 yılından bu yana sosyal belediyecilik adına önemli başarı hikayeleri yazmaya başlamıştır. Bu başarılar, Türkiye’nin mevcut krizden çıkış yolunu işaret etmekte; ancak CHP'nin bu başarıları genel iktidara taşımak için daha fazlasını yapması gerekmektedir.
Günümüzde, CHP'nin mevcut yönetim yapısının farklı toplumsal dinamiklere siyasal önderlik yapma kabiliyeti konusunda daha güven verici olması beklenmektedir. Ayrıca, partinin anti-demokratik tüzüğünden kaynaklanan örgütsel sorunları çözmesi ve Türkiye'nin geleceğine dair kapsamlı bir vizyon sunması gerekmektedir. Bu bağlamda, partinin tüzük ve program reformlarına gitmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
CHP’nin yapısal sorunları ve reform ihtiyacı
CHP, Türkiye'nin sosyal demokrasi krizinden çıkışını sağlayacak temel aktör olarak görülse de, bu rolü oynayabilmesi için kendi iç yapısal sorunlarını çözmesi gerekmektedir. Parti içindeki mevcut tüzük, örgütsel sorunları derinleştirmekte ve demokratik işleyişin önüne engeller koymaktadır. Özellikle delege seçimlerinde yaşanan sorunlar, parti içi demokrasiyi zedelemekte ve liderlik yapısını olumsuz etkilemektedir.
YAPISAL SORUNLAR:
1. Tüzük Sorunları: Mevcut CHP tüzüğü, parti içi demokrasiyi kısıtlamakta ve tabanın temsiliyetini azaltmaktadır. Bu durum, parti yönetimi ile taban arasındaki kopukluğu derinleştirmektedir.
2. Örgütsel Sorunlar: CHP'nin örgütlenme yapısı, farklı toplumsal kesimlere ulaşmada yetersiz kalmaktadır. Parti teşkilatları, toplumsal dinamiklere liderlik etmekte zorlanmakta ve toplumsal hareketlerin taleplerine yanıt verememektedir.
3. Delege Sistemi: CHP'deki delege sistemi, parti içi demokratik süreçleri zayıflatmakta ve belirli grupların parti içi dengeleri kontrol etmesine olanak tanımaktadır. Bu durum, parti içi yenilikçi fikirlerin önünü tıkamakta ve değişimi zorlaştırmaktadır
Öneriler:
1. Tüzük Reformu: CHP'nin, parti içi demokrasiyi güçlendirmek amacıyla tüzüğünü reforme etmesi gerekmektedir. Özellikle zorunlu ön seçim gibi demokratik mekanizmaların hayata geçirilmesi, partinin daha katılımcı bir yapıya kavuşmasını sağlayabilir.
2. Örgütsel Yeniden Yapılanma: CHP, toplumsal dinamiklere hitap edebilecek bir örgütsel yapıya kavuşmalıdır. Farklı toplumsal kesimlerle daha güçlü bağlar kurabilen, katılımcı ve yerel dinamiklere dayalı bir örgütlenme modeline geçilmelidir.
3. Delege Sistemi Değişikliği: Parti içi demokrasi ve yenilikçiliği teşvik edecek bir delege sistemi reformu yapılmalıdır. Bu sistem, parti tabanının daha geniş bir temsiliyetini sağlamalı ve liderlik yapısını daha kapsayıcı hale getirmelidir.
SOSYAL DEMOKRASİNİN KÜRESEL KRİZİ NASIL AŞILABİLİR?
2008 ekonomik krizi ve mülteci meselesi, Avrupa'da sosyal demokrat partilerin iktidardan düşmesine neden olmuş ve sağ-liberal, hatta faşist partilerin yükselişiyle sonuçlanmıştır. Sosyal demokrasinin küresel düzeyde yaşadığı bu yönetememe krizi, Türkiye gibi ülkelerde de benzer sorunlarla kendini göstermektedir.
Bu bağlamda, Türkiye'de sosyal demokrasinin yeniden canlanması, CHP'nin yapısal reformlar gerçekleştirmesine ve toplumsal ihtiyaçlara dayalı bir siyaset anlayışı geliştirmesine bağlıdır. CHP'nin, yerinden yönetim ve katılımcı demokrasi modeli gibi sosyal demokrat ilkeleri daha da ileri taşıması, Türkiye'yi mevcut krizden çıkarmanın yanı sıra, sosyal demokrasinin küresel krizi için de bir çözüm modeli sunabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin bu karanlık ve kaotik ortamdan kurtarılması için reforme edilmiş bir CHP'ye ihtiyaç vardır. CHP'nin bu yeni siyaset anlayışı, Türkiye'de demokrasinin yeniden inşası için önemli bir adım olacaktır.
KONUK YAZAR
Asım Karabacak