İktidar halktaki desteğini kaybediyor
Ülkeyi yönetememenin eşiğinde olan rejim ekonomik krizi de günden güne derinleştirirken toplumsal desteğini de yitiriyor. Toplumun irili ufaklı tüm kesimleri bu düzene karşı harekete geçiyor. İktidarın hayata geçirmeye çalıştığı ne varsa halk tam karşısında bir konum alıyor. Buna göre:
* Ülkenin her köşesinde çiftçiler ayakta. Domates işçileri ‘Hükümet istifa’ talebiyle Bursa Balıkesir karayolunu traktörleri ile ulaşıma kapatırken, Niğde, Urfa gibi şehirlerde de iktidarın politikalarına karşı hasatlarını tarla da bıraktı. Buğdaydan, karpuza, fındıktan çaya emeğinin karşılığını alamayan üreticiler iktidara karşı ayakta.
* İktidar sermaye gruplarına desteklerini sunarken işçilerin payına da krizin faturasını sırtlanmak düştü. İşçiler sendikal hakları, ücret ve çalışma koşulları talepleriyle iktidara olan öfkelerini açığa çıkartıyor. Yolbusan, Befesa, Mersen, Lezita işçileri başta olmak üzere CarrefourSa ve belediye işçileri de isyanda.
* İktidarın alelacele Meclis’ten geçirdiği düzenlemeler de toplumun geniş kesimlerini karşısında buluyor. Hayvanların katledilmesinin önünü açan düzenlemelerden, kadınların soyadı kullanımının yasaklanmasını içeren 9’uncu Yargı Paketi’ne kadar ülkenin her yerinde yurttaşlar sokağa çıkıyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu’na direnen öğretmenler, hakları için Ankara’da buluşan Mali Müşavirler, çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen veterinerler de iktidarın politikaları karşısında yer almaktan geri durmuyor.
* Emekli yüzyılı söylemiyle boş hayaller satan iktidar emeklileri de sefalete mahkum etti. Açlık ve yoksulluk sınırının altında kalan aylıklarla geçinmeye çalışan emekliler bulundukları her alandan geçinemiyoruz taleplerini yineliyor.
Gerici kuşatma ağırlaşıyor
Rejimin en büyük saldırılarından biri de toplumsal yaşamı gerici baskı ve dayatmalarla kuşatma hamlesi oldu. Seçimden bu yana geçen 4 ayı aşkın süreçte bile birçok gerici uygulama hayata geçirildi.
* Okullara imam atayan ÇEDES Projesi’nin ardından bu kez eğitim müfredatı hedef alındı. Maarif Modeli ile bilimsel eğitimin kırıntılarına dahi savaş açan iktidar, dindar nesiller yetiştirmek için bir kez daha düğmeye bastı.
* Filistin’e destek bahanesiyle yapılan eylemlerdeki hilafet çağrıları, adliye koridorlarında atılan şeriat sloganları, eğitimdeki gerici uygulamaların ardı arkası kesilmedi. Erdoğan da Diyanet Akademisi Başkanlığı Mezuniyet Merasimi’nde yaptığı konuşmada şeriatı savundu.
* Erdoğan’ın “Farklı maskeler altında şeriat düşmanlığı var. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık esasında dinin bizatihi kendisine husumettir” sözlerinin yankıları sürerken avukat Feyza Altun, şeriatı eleştiren sözlerinin ardından gözaltına alındı.
* İstanbul’da cübbeli ve sarıklı tebliğciler kadın turistleri etek boyları nedeniyle taciz etti. Diyarbakır’da da önceki gün özel bir dans okulunun açık alanda düzenlemek istediği dans gösterisine katılanlar, tekbir getiren bir grubun saldırısına uğradı.
*Gerici yapılar A Milli Voleybol takımından sokakta yürüyen çiftlere kadar hedef aldı. Konser ve festivaller yasaklanırken İstanbul Valiliği kamusal alanda içki içme yasağı getirdi.
Ne hukuk var ne bir şey!
Rejim yargının tamamını da kendine bağladı. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Gezi tutuklusu Osman Kavala ve Hatay Tip Milletvekili Can Atalay hakkında verilen bir hak ihlali kararı rejimin ortakları tarafından görünmez kılınıyor. Başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dâhil verilen hak ihlalleri kararları hedef gösteriliyor.
Son olarak Meclis’te AYM’nin Atalay hakkında verdiği hak ihlali görüşmelerinin ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli AYM’yi “Anayasa’ya aykırı işlem tesis eden, kendi içtihatlarını hiçe sayan Anayasa Mahkemesi’nin laçkalaşmış hak ihlali kararı Türk milletinin iradesiyle çöpe atılmış, kanunsuzluğa geçit verilmemiştir” sözleriyle hedef aldı. Öte yandan yargının içerisi iktidar ve MHP ortaklığı ile yandaşlara peşkeş çekilirken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz aylarda AYM’nin 10 üyesini kendisi atayarak çoğunluğu ele geçirdi.
Davalarda yasaların değil rejimin kararları uygulanırken hayatın her alanı da hukuksuzluklarla dolduruldu. Devletin olanca kaynakları yandaşlara peşkeş çekiliyor. Cengiz, Limak, Kolin başta olmak üzere iktidara yakın sermaye grupları, devletten milyarlarca dolarlık işler alıyor. Kamu kuruluşlarında da iktidar çevreleri ve tarikat, cemaat üyeleri kadrolaştırılıyor.