İz bırakanlar
Aslında toplum olarak vefayı önemseyen, insan ilişkilerinde saygıyı gözeten bir geleneksel kültüre sahibiz.
Ancak birçok konuda olduğu gibi Anadolu insanı olarak sevgimizi gösterme, paylaşma konusunda özürlü bir toplumuz.,
Eleştirilerimizi en yüksek perdeden, çoğu zaman da kırıcı bir şekilde muhataplarına iletiriz de övgülerimizi, beğenilerimizi nedense kendimize saklarız.
Az gelişmiş, arabesk toplumların genel özelliklerinden olsa gerek, özeleştiri yapmayı, özür dilemeyi, hatalarımızı kabullenmeyi pek beceremeyiz.
Hatta birçoğumuz bunu bir zaaf, küçültücü bir davranış gibi algılar, bu yüzden de çok basit nedenlerle dostlarımızı yitiririz.
Gerçek dost kazanmanın çok zor olduğu günümüzde var olanlarla da pek barışık olduğumuz söylenemez.
Pek çoğumuz egolarımıza yenik düşer, kibrimizi kontrol edemez, hayatı kolaylaştırmak yerine gereksiz ve anlamsız sorunları büyüterek hem kendimizi hem çevremizi huzursuz ederiz.
Genel anlamda sosyal ilişkilerimizde de kişisel çıkar, ego tatmini, herkesi kendimize benzetmeye çalışma güdüsü hakimdir.
Oysa bireysel refahımız ve çıkarlarımızın toplumsal fayda olmadan gerçekleşemeyeceğini anlamak bu kadar zor olmasa gerek.
Pazar günü sonsuzluğa uğurladığımız Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz için Herodot Kültür Merkezinde düzenlenen cenaze töreni sırasında konuşmalar yapılırken hep bunları düşündüm.
Yaşamı; içinde bulunduğu coğrafyada yaşayan insanların barış içerisinde bir arada özgürce yaşamaları mücadelesiyle geçen, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı öfkesini insan ve doğa sevgisiyle harmanlamasını bilen Bodrum’un en önde gelen hak savunucularından Arif’in yaşamından kesitler sunuldu programda.
Keşke onun sağlığında bunu gerçekleştirebilseydik.
Keşke hayata ve insanlara sevgiyle dokunmasını beceren, ilkeli duruş, azim ve kararlılıklarıyla bulunduğu çevrede iz bırakan, yaşadığı kente ve ülkesine değer katan Arif gibi değerlerimize sevgi ve ilgimizi onların sağlığında da gösterebilsek.
Bölgemiz ve ülke gündeminde ne varsa hayata ve insana dair, her konuda yaptığım televizyon programlarına koşarak gelen sevgili Arif’le son yaptığımız program sonrası yaptığımız sohbette bu düşüncelerimi anlatmış ve “İZ BIRAKANLAR” adıyla bir program yapmayı düşündüğümü söylediğimde en az benim kadar heyecanlanmış ve her türlü desteği vereceğini ifade etmişti.
“Ne yapabilirim?” diye sorduğunda da “ilk konuğum sen olacaksın” demem üzerine ışıl ışıl parlayan gözlerindeki o her zamanki heyecanlı sevecen haliyle “elbette katılırım.” Demişti.
Sohbetin sonunda da “Bodrum’da; yaşadığı kente karşı sorumluluğu olan tüm Bodrumluların katılabileceği bir “Barış ve Demokrasi Platformu” oluşturmak gerekiyor. Ben de senden bu konuda destek istiyorum talebinde bulunmuştu.
Benim için Sevgili Arif’in bir vasiyeti sayılabilecek “İZ BIRAKANLAR” programını en kısa zamanda başlatacağım.
İlk konuğum da kendisi olmasa da yakın dostlarının katılım ve katkılarıyla Arif Yılmaz olacak.
Çünkü o; yaşamları boyunca hiçbir şey üretmeden bir asalak gibi yaşamış, her koşulda Bodrum’dan beslenmiş olmalarına karşın yaşadıkları kentlere en küçük katkıları olmamış rantiyeci, çıkarcı kişilere inat; onurlu yaşamı, mücadeleci kişiliği, çözüm odaklı demokratik tavrı, insana ve doğaya olan sonsuz sevgisi ve bağlılığıyla tam bir Bodrum sevdalısıydı.
Her kentin gösterişli, modern binaları, yolları, üst yapı kurumları, doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel varlıkları olabilir. Ama o kente ruhunu katan, o kentte yaşayan insanların bıraktığı izler, bu izi süren kişilerin verdiği mücadelenin yarattığı toplumsal yaşam tarzıdır.
Öyleyse bizlere düşen görev de zor yetişen bu insani değerlere sahip çıkmak, ölmelerini beklemeden yaşadıkları sürede onlara hak ettikleri önemi ve değeri vermek olmalıdır.
Görünen o ki, ülkemizde artık yönetemez durumuna gelmiş mevcut iktidar; elindeki imkan ve avantajları kaybetmemek adına bırakın yumuşamayı daha da sertleşecek gibi görünüyor.
Ve yine anlaşılan o ki, hak ihlalleri, açılık, yokluk, yoksulluk ve en önemlisi hukuksuzluk ve adil olmayan gelir dağılımından kaynaklı sosyal travmalar daha da artacak.
O zaman Arif Yılmaz gibi ülke sevdalısı, barış ve özgürlük savaşçısı insanlara daha çok ihtiyacımız olacak.
Bunun için de Arif ve onun gibi yurtsever insanların mücadelesini örnek alarak gelecek kuşaklara aktarmak görevimiz olmalıdır.
En azından geçmişte iz bırakmış insanların verdiği mücadele boşa gitmemiş olacak, ülkemizin aydınlık yarınlarına ışık tutacaktır.