Doğru, duruma göre değişti mi?
Çatalca Belediyesi, kapalı otopark başta olmak üzere Millet Bahçesi, Cem Kara Yaşam Vadisi, 100. Yıl Cumhuriyet Parkı gibi Çatalca merkez mahalleleri ve diğer mahalleler de bulunan bünyesindeki bazı sosyal tesisleri kiraya verilmek üzere ihaleye çıkartıyor. (Buradan sosyal tesis ve kafeterya olarak geçen yerlerin mahalleleri tek tek yazmadım ilgilenenler zaten Çatalca Belediyesi’nin yayınladığı ilandan detaylara ulaşabilirler.) İhalede bu alanlar tek tek değil hepsi birlikte ihaleye çıkıyor. Muhtemelen bu alanların belediye iştiraki olan ÇATBEL'e verilmesi hedefleniyor. Tabi başka bir firmanın da girme hakkı var gibi duruyor. Eğer başka bir firmada girerse bu alanların hepsini alırsa o zaman neler olur bilemiyorum. Şimdi ben bu konuya başka bir tarafından bakıyorum. Daha önceki Ak Parti döneminde de benzer bir konu gündeme gelmişti.
Dönemin belediye yönetimi aynı yöntemle belediyeye ait arazileri ÇATBEL'e vermek istemiş, Çatalca CHP İlçe Başkanlığı broşürler bastırıp kapı kapı dağıtmış, CHP'li Meclis Üyeleri de mecliste buna karşı çıkmışlardı. Gerekçe olarakta Sayıştay tarafından denetlenemeyeceğini, şeffaflıktan uzak olduğu söylenerek bu yerlerin ÇATBEL tarafından peşkeş çekile bileceğini ifade etmişlerdi. Her iki konuda bugün baktığınızda birbirine ne kadar çok benziyor. Başka bir ayrıntıda vermek istiyorum. O dönem Çatalca CHP İlçe Yönetimi’nde olan bugün ise Çatalca Belediyesi CHP Meclis Üyesi olan bir arkadaş “nasıl gazetecisiniz abi görmüyor musunuz adamlar ÇATBEL aracılığıyla buraları belediyeden alıyor. Artık denetlenemeyecek belki yandaşlarına peşkeş çekecekler” demişti. Bende konuyu ayrıca köşe yazımda yorumlamıştım. Bu meclis üyesi o dönem Sosyal medya hesabından da bir paylaşım yapmıştı. Bu paylaşımdan aldığım bir bölüm şu şekilde;
“Belediyeye ait olan bir şirket olsa bile ÇATBEL ticari bir şirkettir, ticari şirkette halkın denetimi ve kontrolü olmaz. Ticari şirket demek yüzyıllardır köylülere ait olan yerlerin halkın bilgisi olmadan satış yolunun açılması demektir. Halkın denetiminden, kontrolünden kaçırma girişimleri de peşkeş çekme hazırlığıdır. Buna izin vermeyeceğiz.”
Şimdi bu CHP’li meclis üyesine ve Çatalca Belediye Başkanı Sayın Erhan Güzel'e soruyorum. Bu gün ne değişti de benzer bir girişimde siz bulunuyorsunuz? Bu söylediklerinizle yaptıklarınızın çelişmesinden başka bir şey değil mi? O zaman ki karşıt tavrınız sadece muhalefet olsun diye muhalefet yapmak mıydı? Bugün gördüğümüz manzara şu ki belediye yönetimi değişmiş olsa da zihniyet aynı ya da onlar yapınca yanlış biz yapınca doğru artık adını siz koyun. İnsanlar güven duymak için her zaman tutarlılık bekler. İkili ilişkilerde olsun yöneticilere karşı olsun güven duyabilmenin yolu tutarlılıktan geçer. Çünkü bilirsin ki kişinin bazı durumlara karşı değişmeyecek bir duruşu vardır.
Şimdi sizin Ak Parti yönetimine karşı çıktığınız, halkın kontrolü ve denetimi olmaz dediğiniz, peşkeşe izin vermeyiz, şeffaflıktan yanayız dediğiniz duruşunuza ne oldu? Halk hangi CHP’nin dediğine güvenmeli muhalefetteki Çatalca CHP’ye mi yoksa iktidardaki CHP’ye mi? Belki Siyaset Biliminde muhalefetteyken sergilediğin duruşun tam tersini iktidara gelince sergilemek çok normaldir. Siyasi duruş ve fikirler muhalefet ve iktidar olmaya göre değişkenlik gösterebilir demek ki. Yaşadığımız hiç bir şey anlamsız değildir her biri bizim için bir derstir. Buradan çıkardığımız derste laf olsun diye konuşmayacaksınız, konuştuğunuz lafın arkasında duracaksınız. Halkın hafızasını küçümsemeyeceksiniz. Gün gelip devran döndüğünde devran dönmeden önceki söylediklerinizi unutmayacaksınız. Şimdi bu durumda Başkan Sayın Erhan Güzel’e bir noktada hak vermek gerek demek ki isim isim vererek bu gazetecilerle görüşmeyin basın bize zarar verir demesini nedeni bu olabilir. Bazı konuların kamuoyu tarafından bilinmesini istemiyordur. Hal böyle olunca başka çelişkileri de mercek altına almak gerekti. Erhan Güzel yönetimindeki Çatalca Belediyesi’nin söyledikleri çeliştiği tek konu bu değil.
Haziran Ayı Meclis Toplantısı’nda Ak Partili bir meclis üyesini meclis kürsüsünden adeta sorgulayan Sayın Erhan Güzel, bu meclis üyesinin hangi yetkiyle muhasebenin şifrelerini kullandığını hangi vasıfla Mali Hizmetler Müdürlüğü’nde görev aldığını, görevlendirme yazısının, meclis kararının olup olmadığını sorgulamıştı. Açıkçası o gün Sayın Erhan Güzel’in bu kararlı duruşunu çok çarpıcı bulmuştum. Ve kendi kendime Erhan Güzel olmasa bunları hiç bilmeyecektik, meclis üyeleri diledikleri müdürlükte istedikleri bilgilere hiçbir yetkilendirme olmadan ulaşabiliyor. Beş yıl boyunca muhalefetteki CHP’li meclis üyeleri hiç mi bunun farkına varmamıştı biri çıkıp bu duruma itiraz etmedi demiştim. Peki şimdi... Şimdi ise kendi yönetimindeki Çatalca Belediyesi’nde bir meclis üyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün adeta başındaymış gibi hareket ediyor. Bu meclis üyesine tahsisli bir oda olduğu ve her çalışmaya müdahil olduğu iddia ediliyor. Hatta seçilir seçilmez bu müdürlükte soluk alan meclis üyesi odaların yerlerini değiştirip kafasına göre düzenlemeler yapmıştı. Peki hangi yetkiyle yapıyor bunları? Meclis kararı, atama yazısı var mı? Şimdi başkasının yaptığı yasal olmuyor sizin yaptığınız yasal mı oluyor merak ettim. Benim kafam işte tam burada çok karışıyor “doğru tek midir, doğru kişiden kişiye değişir mi?” Yasalar neden vardır? Toplum düzeni için kurallara uymak için mi yoksa kendi kurallarını koymayı yasallaştırmak için mi?