Mutluluğun formülü
Bugün daha önce hiç şahit olmadığım bir şey gördüm. Kız arkadaşım bir kedinin doğum yaptığını söyledi ve beraber mama vermeye gittik. 3 tane minicik yavrusu olmuştu. Uzun ve geniş bir tahtanın arkasına saklanıyordu 3 yavru kedi. Annesi ise korkarak gelip mamayı yemeye başladı. O sırada bebeklerden birisi de korkarak çıktı ve yemeye başladı. Ancak 2 tane yavru bebek arkadan çıkmamıştı. Annesi kocaman bir yaş mamayı ağzında tutup tahtanın arkasına attı. Yani yavrularına attı onlar da yesin diye… Dondum kaldım resmen ve o kadar etkilendim ki tarifini yapabilmem mümkün değil.
Yavrularını düşünen bir kedi anne…
Demek ki annelik sadece insanlara özgü bir şey değilmiş öyle değil mi? Bir anne çocuğunu nasıl düşünüyorsa, kedi anne de çocuğunu düşünüp karnını doyurmaya çalışıyor. Ayrıca korumaya da çalışıyor yavrusunu. Hayvanlara karşı hassas olmamız gerektiğini her zaman söylüyorum ama özellikle hamile veya yavruları olan kedilere extra hassas ve duyarlı olmamız gerekiyor. Kedi annenin hem kendisini doyurması, hem de yavrularına da yemek götürmesi gerektiği için daha fazla mamaya ihtiyacı oluyor. Mesela bugün o anne kedi o kadar fazla mama yedi ki, ömrümde böyle bir tabloya şahit olmadım. Bir kedi anne ve bir tane yavrusu en az 10 paket yaş mama yediler. Öyle bir acıkmışlardı ki, belki de günlerdir hiçbir şey yememişlerdi… Normalde bir kedinin o kadar yemesi mümkün değil.
Bir restaurantta otururken yanıma kedi geldiğinde o esnada yediğim köfte, et, tavuk ne varsa hemen ona veririm. O an yanımdakiler genelde şöyle derler: “Tuğçe sen aç kalacaksın”. Onlara her zaman şu cevabı veririm: “Önemli olan benim değil, onların karnının doyması. Çünkü ben acıktığım zaman gidip yemek alabilirim. Ama onlar her acıktığında yemek bulamıyorlar. Marketten gidip parayla mama satın alamıyorlar veya bir restaurantta oturup akşam yemeği yiyemiyorlar. Tamamen insanların merhametine kalmış onların karnının doyması.”
Bir öğün yemek yemediğinizde nasıl sinirlendiğinizi ve sanki dünyanın sonuymuş gibi girdiğiniz halleri hatırlayın. Peki ya onlar ne yapsın? Bazen günlerce hiçbir şey yiyemiyorlar. Siz paylaşmadığınız yemeğinizi yerken onlar aç bir şekilde öylece yanınızdan geçip gidiyor. Bazen bir lokmayı bile çok görüyorsunuz onlara. Üzgünüm ama maalesef ki çok bencilce davranıyor bazı insanlar. O yüzden restaurantta yediğim yemeğin gerekirse hepsini veririm. Yeter ki karınlarının doyduğunu bileyim. Onların aç olmadığını bilmek bana yeter. Taştan değil kalbimiz, insanız sonuçta. Yürek nasıl dayanır ki bir başka canlının aç olmasına?
Yıllar önce dışardayken aklımdan çıkmayan bir tabela görmüştüm… Tabelada kedi ve köpek fotosu vardı ve şu cümle yazıyordu: “Bugün ne yediniz? Biz bugün pek bir şey yemedik de”
Bu cümle karşısında nasıl kayıtsız kalabilir ki bir insan? Kayıtsız kalana da insan denir mi ki?
Bazen diyorlar ki “Nasıl böyle mutlusun, bir şeyler mi okuyorsun mutlu olmak için?”
Çünkü ben bir kedinin karnını doyurduğum için mutlu oluyorum. İnsanların yatlar katlar alıp bu kadar mutlu olmadıklarını görüyorum. Dünyalar kadar para kazanan insanlar, benim bir kediyi doyurduğumda yakaladığım mutluluğu yakalayamıyorlar. Çünkü mutluluk manevi şeylerde. Mutluluk bir canlının karnını doyurmakta. Mutluluk, dünyanın gelip geçici olduğunu bilip, sadece kendimize ait sanmamakta. Ne zaman ki bir kedinin karnını doyurmayı yürekten istersiniz, işte o zaman gerçek mutluluğu hissedersiniz. Mutluluk güzeldir evet, ama sadece kendinin değil, bir başkasının da mutlu olması gerektiğini bildiğinde güzeldir.