Her sokakta izin bu memleket bizim!
Hafta sonu oynanan Adana Demirspor-Galatasaray maçının oynandığı statta taraftarların müthiş bir 1 Mayıs selamlaması oldu.
Bir işçi takımı olarak kurulan Adana Demirspor’da yönetim ya da başkan kim olursa olsun taraftarlar hep emekten, emekçiden yana tavır aldılar.
Her sosyal, toplumsal olayda barış ve demokrasi yanlısı duruşlarını göstermekten vazgeçmediler.
Yaklaşan 1 Mayıs kutlamaları öncesi Taksim meydanının emekçilere kapatılacağını tahmin ettikleri için de ilginç bir pankart açtılar.
“Her sokakta izin, bu memleket bizim”
Doğrusu bir Adanalı olarak Demirspor taraftarlarının bu onurlu ve dik duruşu her zaman beni gururlandırmıştır.
Ben tam bu satırları yazarken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’dan beklenen açıklama geldi.
Muhalefetin olumlu yaklaşımlarına rağmen iktidar yine emek karşıtı tavrını sürdürdü ve bir kez daha güvenlik gerekçesiyle 1 Mayısta Taksim meydanını işçilere yasakladı.
Anayasa Mahkemesinin bu konuda 12 Ekim 2023 tarihinde almış olduğu tarihi karara rağmen ısrarla ve inatla Taksim meydanını 1 Mayısa kapatmak aynı zamanda emek düşmanlığıdır.
“İşçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışmasını değil aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanının ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi nedeniyle anılan mekanın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır.”
Anayasa Mahkemesinin bir ders niteliğindeki bu kesin kararına rağmen Taksim’i 1 Mayıs için yasaklayan zihniyet şimdi sözüm ona yeni anayasa yapmak istiyor.
Anayasa Mahkemesinin uygulanması zorunlu kararlarını tanımayan, Anayasanın kaldırılmasını talep eden iktidar ve ortakları 31 Mart yenilgisinin ardından bir çıkış yolu olarak gündemi değiştirmek adına yeni anayasa tartışmalarını sürdürdüğü gibi muhalefeti de kendi minderine çekmeye çalışıyor.
An itibariyle Türkiye’nin birinci partisi durumunda olan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’le göstermelik bir görüşme yapacağı duyurulan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan belli ki, bir süre daha gerçek gündemleri unutturma çabası içinde.
Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli ve yaşamsal kurumu olarak Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayan iktidarın yeni anayasa girişimleri yeni değil.
Ne zaman ekonomik alanda zorlansa, halkın sosyal taleplerini karşılayamaz, ülkeyi yönetemez duruma gelse, gündemi değiştirmek, halkın dikkatini dağıtmak için bu tür hamleler yapar.
Ancak söylenen o kadar çok yalan, uygulanan o kadar çok adaletsizlik ve hukuk dışı uygulamalardan sonra halk bu tür girişimlere artık inanmıyor.
Gerek Anayasa Mahkemesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyinin tartışılması bile mümkün olmayan karar ve tavsiyelerini dikkate almayan bu tek adam yönetiminin yapmayı planladığı yeni anayasa Erdoğan iktidarının devamını sağlamaya yönelik olacaktır.
Kuşkusuz ülkemizde iktidar-muhalefet ilişkilerinin normalleşmesi, siyasette diyalog ağırlıklı ilişkilerin kurulabilmesi için Özgür Özel’in yaklaşımları önemli ve anlamlıdır.
Ancak geçmişte hep kandırılan Erdoğan şimdi de kendisi muhalefete bir tuzak hazırlamaya çalışıyor olabilir.
Ne Kılıçdaroğlu’nun “bu iktidarla müzakere değil mücadele edilir” sözünü yok saymak ne de geçmişte bu iktidarın muhalefete ve emek yanlılarına kurduğu tuzakları unutmamak gerekiyor.
Özgür Özel haklı olduğu alanlarda, yapılan yanlış uygulamaların hesabını sormaktan geri durmamalı, ülkenin normalleşmesi için sorumlu bir muhalefet örneği sergilemelidir.
Kaldı ki ülkemizin içinde bulunduğu zor koşullar gereği barış ve demokrasi mücadelesi yalnızca tek bir siyasi partinin üstesinden gelebileceği bir durum değildir.
O yüzden CHP; Türkiye demokrasi güçlerinin, toplumsal muhalefetin örgütlü mücadelesinde siyasi konumu gereği öncülük yapmalıdır.
Ancak unutmamak gerekir ki, ülkemizin bu baskıcı tek adam rejiminden kurtulabilmesi, laik-demokratik cumhuriyetin yeniden inşası, hukukun üstünlüğünün ve yargıya güvenin yeniden sağlanabilmesi, tüm demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle mümkün olabilecektir.
Açlığa mahkum edilen emeklilerin, kepenk kapatmaya başlayan esnafın, toprağını işleyemeyen köylülerin, hayalleri bile ellerinden alınmış gençlerin,” yeni maarif modeli” türü uygulamalarla eğitimden koparılan, tarikatların vicdanına teslim edilen çocuklarımızın, sosyal yaşamdan koparılıp taciz ve şiddet sarmalına terkedilen kadınlarımızın geleceği, oluşacak bu demokrasi ittifakındadır.
Bu uğurda verilen demokrasi ve barış mücadelesinde yitirdiğimiz yurttaşlarımızı ve özellikle 1 Mayıs 1977 de alçakça öldürülen devrim şehitlerini saygıyla anıyor, emeğin hakim olacağı bir dünya ve Çağdaş, demokratik bir Türkiye özlemiyle bayramınızı kutluyorum.
HER YER TAKSİM/ HER YER 1 MAYIS