Büyükekşi istifa
Ligin bir haftasını daha geride bırakırken yine şaşırmadık.’Bu hafta federasyon hangi rezilliğe imza atacak,daha fazla ne olabilir ki?’ diye sorduğumuz her hafta yeni bir skandal ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu kadarı da olmaz dediğimiz her an beterin beteri ile karşılaşıyoruz. Sorumlular ise utanmıyor,sıkılmıyor,koltuğa sıkı sıkı sarılıp kalkmıyorlar. Bilirsiniz, normalde maç hakkında fikirlerimi yazar,eleştirilerimi yapar daha sonra bir paragraf açıp Türk futbolunun ve yöneticilerinin hakkındaki düşüncelerimi paylaşırdım. Ama bu sefer durum her zamankinden daha vahim. Mehmet Büyükekşi ve ekibi henüz hakem yumruklama, Suudi Arabistan rezilliği,ofsaytımsı gibi konular soğumamışken bu hafta da bir takımın taraftarlarca sahaya inilerek yok edilmesine sebebiyet veriyordu. Geçen hafta başlayan kışkırtmalar,Kadıköy’de yapılanların Trabzon’da yapılamayacağı iddiaları,daha birkaç ay önce yumruklanan hakemin maça atanması,sahaya yabancı madde yağarken maçın tatil edilmemesi Fenerbahçe düşmanlığı ile yapılan sistematik bir kumpastır. Zorbalıkla bir takımın şampiyonluğuna engel olmak isteyen bir futbol lobisi var ülkemizde. Konu artık sporu, spor kulüplerini, kulüp başkanlarını aşmıştır. Devlet büyüklerinin ve yargının derhal aksiyon alıp bu teröre bir son vermesi gerekmektedir. Fenerbahçe bu ülkenin bir takımıdır, milli mücadele ruhunu en yüksekte yaşayan kulüptür.Devletin her zerresi FETÖ’nün eline geçmişken dimdik karşısında duran tek sivil toplum kuruluşudur.
TARAFTAR NE İSTİYOR?
Trabzonspor taraftarı ne istiyor anlamış değilim. Attıkları yabancı maddeler ile evine ekmek götürmek isteyen bir futbolcuyu, sağlık görevlisini, hakemi kör etmek,yaralamak veya öldürmek mi istiyorlar? Kadim Türkiye Cumhuriyeti’nin içerisinde kendi dünyalarını kurmaya çalışıp yargı, kanun, kural kısacası ne varsa karşı çıkıyorlar. Kendi kafalarına göre sahalarında kimsenin sevinç yaşayamayacağını söylüyorlar. Galatasaray’dan 5 tane yediklerinde kolbastı oynadıklarını unutuyorlar sanırım. Ligin ilk yarısındaki maçta sahamızda bizi aynı skor ile yendiklerinde dakikalarca kutlama yapıp birbirlerini havalara attılar. En doğal hakları olduğu için hiçbir tepki olmadı. Kutlama yapmak kazananın en doğal hakkıdır. Bu ülkede Trabzon şehrinde Fenerbahçe takım otobüsü kurşunlandı, bir takım toplu olarak ölüme gönderilmek istendi. Ancak yargı herhangi bir fail bulamadı, yeterli çalışmayı yapmadı ve hasıraltı edildi. Trabzon ünlü iş adamları ve siyasi kimliği olan kişiler ile kollandı, şampiyon oldukları sezonda dahi yapılanlar hepimizin hatırında. Siz bir takımın yok edilmesine devlet olarak ses çıkarmaz, yaptırım uygulamazsanız bugün işler bu noktaya gelir. Türkiye’nin en gergin geçmesi beklenen maçında gözlerimiz polis aradı adeta. Stadyumda yeterli kolluk kuvveti yoktu. Sahadaki olaylara müdahale etmeye çalışanlar sadece özel güvenlik görevlileriydi. Kalabalık bir meydanda üç kişi bir arada sohbet ederken kimlik uygulaması yapan emniyet güçlerimiz stadyuma maske ve bıçakla giren saldırgan teröristin sadece bir masum taraftar olduğunu düşündü sanırım. Yoksa sizler de benim gibi tüm bunların planın bir parçası olduğunu mu düşünüyorsunuz?
DÜNYAYA REZİL OLDUK
Sakatlığı tedavi edilirken atılan yabancı maddeler ile çenesi yarılan Livakovic,henüz daha ülkemize gelmemişken depremzedeler için dünya kupası eldivenlerini bağışlamıştı. Bizim ülkemizde iyilik eden her zaman kötülük buluyor. Söze geldiğimizde dünyanın en misafirperver en yardımsever ülkesiyiz. Ama pratikte maalesef hiç öyle olmuyor. Koskoca Hırvatistan milli takımı kalecisi,tüm dünyanın takip ettiği bir isim bunları yaşarsa ülkemize kaliteli yıldız oyuncular gelmek ister mi ya da Fred eski takımı Manchester United’den herhangi bir arkadaşını buraya gelmeye ikna edebilir mi? Zaten yaşanan olaylar tüm dünyanın gündemine oturdu. Bizim ligimize yayın için verilen bu paralar fazla bile.Kalite yok,adalet yok, eyyam var, terör var. Bir Avrupalı olsam Türk ligini izleyerek vakit kaybetmem açıkçası.Taraftarlık başka bişeydir,holiganlık başka. Ama bu maçta yaşananlar terördür.
CEZA GELİRSE LİGDEN ÇEKİLİN
Spor kamuoyunda bazı sağduyulu insanlar futbolcularımızın doğal olarak kendini koruduğunu ve kim olsa aynı şeyi yapacağını söylüyor ama bu durumda bile hala Fenerbahçe’yi hedefine koyup ucuz şampiyonluk hesapları yapanlar da yok değil. Bu kişilere göre tribünleri oyuncularımız germiş! Maça önceden bıçakla giren,sosyal medyada sahaya atlayacağını açıklayan,maçtan önce kurşunlanmış takım otobüsümüzü temsil eden pankartlar hazırlayan futbol teröristlerinin sizce tahrik edilmeye ihtiyacı mı vardı? Özellikle Osayi,Oosterwolde ve Batshuayi’nin ceza alması gerektiğini söylüyorlar. Ne yapsalardı kardeşim? ‘Gelin bizi öldürün’ mü diyeceklerdi. Bunlar ucuz şampiyonluk hesaplarıdır. Fenerbahçe eksik kalsın,zayıf kadroyla sahaya çıksın ve puan kaybetsin. Bir haftadır devam eden çalışmaların ikinci perdesi de takıma ceza verdirip şampiyonluğunu gasp etmek,zorbalıkle el koymaktır. Sağduyulu rakip takım taraftarları dahi bu sene artık kantarın topuzunun kaçtığını itiraf ediyor. Kulübümüzün saha içi ve saha dışı her türlü yapı ile mücadelesini görüyor. Konuştuğum hakkaniyetli birkaç Galatasaray taraftarı bile bu yapılanların tamamen sistematik olduğunu kabulleniyor. Her zaman,her yerde,her türlü terör örgütüne,yapıya ve kliklere karşı dik duran Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticilerimizden isteğim tek bir sporcumuzun dahi ceza alması halinde takımı ligden çekmesidir. Tabiri caiz ise kuş kadar kalacak olan yayın geliri,sponsorluk ve marka değeri ile bugün Galatasaray’ın tetikçiliğini yapan Anadolu takımları ve diğer küçük takımlar bakalım lige dönmemiz için nasıl yalvaracak. Unutulmasın ki Fenerbahçesiz lig değil, Türkiye bile olmaz.
MELER’İN AMACI NE?
Bir parantez de maçın hakemi Halil Umut Meler için açmak istiyorum. Bu adamın amacı ne anlayabilmiş değilim. Sahanın ortasında yumruklanıp yerlerde sürüklendiğinde üzülmüştüm. Bu eylemi yapanları da kınamıştım ve sporun içinde yer almamaları gerektiğini söylemiştim. Ancak Halil Umut Meler yaşanan bu elim olayın ardından istifa edip inzivaya çekilmek gibi sağlıklı bir karar var iken hakemliğe devam etme kararı aldı. Tabi ki böyle büyük travmaları olan bir hakemin bu maçta olması ne kadar kötü niyetli ise hakemin kendisi de bir o kadar kötü niyetliydi. Daha önceki Beşiktaş-Galatasaray maçında tek bir su şişesi için maçı durduran Meler, bu maçta adeta gözlerini kapattı. Maçın 60 ıncı dakikasında maçı tatil edip soyunma odasına gitseydi bunların hiç biri yaşanmayacaktı ve belki de kendisinden takdir ederek bahsedecektik. Ancak o kahraman olmayı değil,federasyonun tetikçiliğini yapmayı tercih etti. Halil Umut Meler’in hakemliğe neden devam ettiğini bu hafta sanırım herkes anlamıştır. Henüz misyonunu tamamlamadığı için kokartını bırakıp hakemliği bitiremiyor. Anlaşılan içinde olması gereken daha bir çok operasyon var.
FUTBOL DEĞİL BOKS!
Maç ile ilgili söylenecek çok fazla bir şey bulamıyorum açıkçası. Fenerbahçe doğru oyun ile 2-0 öne geçti. Sahaya atılan maddeler oyunu yavaşlatıp sabote edince Trabzonspor o boşlukta beraberliğe getirdi skoru. Daha sonra ise İsmail Hoca hamleleri ile maçı almayı başardı. Herkes bilmelidir ki en kötü futbolcumuza bile bu dakikadan sonra sahip çıkmak zorundayız. Sahada sadece 11 futbolcuya karşı değil,sistemli bir operasyona karşı mücadele ediyoruz. Bu haftadan itibaren ligi şampiyon bitiremeseler bile tüm oyuncularımız kahramandır.Kadıköy’de stadımızın duvarında hepsinin fotoğrafı sonsuza kadar kalmalıdır. Sahada futbol yoktu ama bir başka spor dalı olan boks vardı! Bir stadyum dolusu adama karşı mücadele eden bir avuç korkusuz Fenerbahçeli sporcu herkese büyük bir ders verdi; Haklı olan güçlüdür!