Bu konu gerçekten başınızı çok ağrıtacak!
Bodrum’da yaşanan ithal aday sorunu çığ gibi büyüyor.
Bu konuda en sert tepkiyi 13 yıldır Bodrumspor’u yöneten efsane başkan Rıza Karakaya verdi ve Cumhur İttifakından meclis üyesi adayı oldu.
Bu konuyla ilgili bir yazı yazan gazeteci Sevilay Yalman’ı arayarak konuyla ilgili açıklama yapan Bodrum Belediye Başkan Adayı Tamer Mandalinci “Bizzat Sayın Genel Başkan Özgür Özel’e gittim ve durumu izah ettim ve bu konunun başımızı ağrıtacağını söyledim ama maalesef sonuç alamadım.”
İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz, diğerlerinin hepsi yanlış olur.
Daha önce de yazmıştım, CHP kolay işi zora soktu.
Siyaset bir iddia işidir.
Kişiler inandıkları bir dava uğruna mücadele ederler. Ancak bunu yaparken kendi özgür iradeleriyle davranırlar ve bu mücadele sonunda gerekirse kimi görevler talep ederler.
Yok böyle olmaz da size rağmen, birileri sizi bazı görevlere getirmek istiyorsa, siz artık onların adamı olmak zorundasınız.
Sakın ola yanlış anlaşılmasın.
Tamer Mandalinci bana göre genç, kültürlü, eğitimli, 5 yıl da belediyecilik deneyimi olan başarılı bir yönetici olabilirdi.
Ama kendisi ya henüz hazır hissetmediğinden ya da başka hedefleri, farklı kariyer planları olduğundan Belediye Başkanlığına aday olmadı.
Oysa CHP Genel merkezi onun yeteneğinin, birikiminin farkında olabilseydi, çok önceden bu göreve hazırlamalıydı.
Genel Başkan adını bile doğru söyleyemediğine göre böyle bir durumun söz konusu olmadığı belli.
Dün TV programında konuk aldığım Cumhur ittifakı adayı Mehmet Tosun CHP’nin bu beceriksiz ve basiretsiz tavrını tepe tepe kullanacak.
İstanbul’dan ithal meclis adayı skandalı bir yana hiçbir kriterin olmadığı sözüm ona demokrasi şöleni diye yutturulmaya çalışılan meclis üyesi adaylarının seçimi tiyatrosunu da insanlar alkışlarla değil ıslıklayarak izlediler.
Dikkatinizi çekerim bu traji- komik oyun Anadolu’nun herhangi bir küçük ilçesinde yaşanmıyor.
İnsan potansiyelinin en zengin olduğu Bodrum’da gerçekleşiyor.
İsterseniz biraz başa dönelim.
Mevcut İlçe yönetimi parti içi demokrasi konusunda çok iddialı sözlerle yönetime geldi.
Tıpkı kurultayda Genel Başkan özgür Özel’in her kademede sandık sözü vermesi gibi.
Ama uzun yıllardır Bodrum’un sosyal, ekonomik ve siyasi yaşamına yön veren ulusal sermaye çevrelerinin güdümündeki Bodrum Lobisine direnemediler ve teslim oldular.
Enerji baronlarının de devreye girmesiyle Bodrum ve Muğla adayları belirlendi.
Gerek CHP gerekse Cumhur ittifakı adayları bu güçlü sermaye çevrelerine hizmet vermekle görevliydiler ve doğal olarak da meclis üyelikleri de buna göre dizayn edildi.
Özellikle de CHP de Muğla ve Bodrum’da bir dolu küskün, kızgın ve de üzgün insana rağmen sönük bir seçim kampanyasıyla yola devam ediyorlar.
Peki CHP yöneticileri ne diyor?
“Ülkemizin içinde bulunduğu özel koşullarda geçmişte yapılanları unutup, geleceğe bakmak, adaylarımızın arkasında durmak zorundayız.”
Bunun en doğru tanımı “Aklımızla alay etmek”
Bodrum’da memnuniyet testi yaptık, belediyeden memnun olanların oranı yüzde 15 diyorsunuz ve bunun sorumlusunu ödüllendirerek Muğla Büyükşehir’e aday yapıyorsunuz. Bodrum’da 24 aday adayı var iken, hiçbirini bu göreve uygun görmeyip, aday bile olmayan birini aday yapıyorsunuz.
Bu ne demektir, mevcutların hiçbiri bu göreve için yeterli liyakata sahip değil!
Bizim de buna inanmamızı ve her şeye rağmen zorla dayattığınız adaylarınızı desteklememizi bekliyorsunuz.
Oysa TİP, DEM, TKP de dahil 18 aday yarışacak. Yani seçmen alternatifsiz değil.
Belediye Başkanlığı bir yana bu partilerin meclis üyesi adayı çıkarmasına bile tahammül edemiyorsunuz.
Dışardan ithal adayı içinize sindiriyorsunuz ama hiçbir rant beklentisi olmayan diğer sol partilerin adaylarını itibarsızlaştırmaya çalışıyorsunuz.
Eminim yarın olası bir başarısızlıkta da onları günah keçisi ilan edersiniz.
Neymiş efendim! “Birlik olma zamanıymış.”
Güldürmeyin insanı, TİP’den DEM'den Meclis üyeleri olursa memleket mi batacak?
Kaldı ki şu ana kadar bu partilerle en küçük bir diyalog, uzlaşı arayışınız oldu mu?
Olmadı, çünkü onları her zaman sizi desteklemek zorunda olan oy deposu gibi gördünüz.
Tamer Mandalinci çok doğru söylemiş. “Bu konu sizin daha çok başınızı ağrıtacak.”
Bir insan için en zor şey “inanmadığı şeyleri savunmak” olsa gerek.