Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
10°
Ara

Bu Fener adamı hasta eder!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bu Fener adamı hasta eder!

Takımımız Fenerbahçe’nin puan olarak kayıpsız geçtiği bir haftayı geride bıraktık. Ancak heyecan,hayal kırıklığı,öfke ve bolca stresi de yaşamadan geçmedik yine. Takım gol yemeden atmamaya yemin etmiş gibi. Şahsen ben maç esnasında bu sefer maçı çeviremeyeceğimizi düşünmüştüm. Çünkü sahada gerçekten çok kötü bir futbol vardı. Geçen hafta da eleştirdiğimiz gibi telaş ve özgüvensizlik ön plandaydı. Yıllardır Fenerbahçeli olmanın verdiği tecrübe ile söylüyorum,bu takım belki şampiyon olur ama bizi de hasta eder. Kronikleşen stresli maç serisi yine başladı. Son on sezondur sırtımızı yaslayıp rahat rahat maç izleyememe sorunsalı bu sezon da yakamıza yapıştı. Peki sezon başında yerlere göklere sığdırılamayan Fenerbahçe neden şuanda izleyenleri tatmin etmiyor? Sezon başında öve öve bitiremediğimiz planlama devre arasında nasıl bozuldu? Fenerbahçe sezona her mevkide bir as ve ikişer yedek oyuncu ile başlayıp daha sonra bu kadar kısır kadroya nasıl evrilebildi? Bunları daha önceki iki yazımda yorumlamıştım. Transferde defans dışında doğru bir hamle yapılmadı. Orta saha çok fazla zayıflatıldı. Skor yükünü bazı maçlarda sırtlayacak,takıma ekstra katkı sağlayacak hücumcular alınmadı.

KADIKÖY’DE SON ANDA KURTULDU

Rizespor maçında sahada sutopu maçı vardı. Yağmur,çamur ve rüzgar,futbol oynanmaması için uğraştılar adeta. Fenerbahçemiz orada da ilk golü kalesinde gördü. Daha sonra İsmail Hoca üç değişiklik yaparak ben dahil herkesin sesini duydu sanırım.Cesur ve radikal davranmaktan kaçmadı bu sefer. Maç teknik ve taktikten çok fiziki mücadeleye döndüğünde de puanı almayı başardı.Bu zor deplasmanın ardından Kadıköy’de rahat bir maç bekleyen taraftarları ise hiç tatmin edemedi. İsmail Hoca bu sefer değişikliklerde geç kaldı. Rakibi şaşırtan,maçı kazanmak istediğini gösteren bir hamlesi yoktu. Ancak biraz şans,biraz da karşı takımın hataları Fenerbahçe’yi yarışta tuttu.

BİR GOL İÇİN MERT HAKAN’A KATLANILMAZ

Gelelim Fenerbahçe’ye geldiği günden beri çok iyi takip ettiğim,hatta kamuoyunun transfer çalımı olarak adlandırdığı Mert Hakan’a.Maçta çok güzel bir serbest vuruş golü atarak eşitliği sağladı ve takımın umutlarını yeşertti. Ancak ben yine de Mert Hakan’ın Fenerbahçe kalibresinde bir oyuncu olmadığı fikrine sahibim. Taraftara şirin görünen,her kavgada ön planda olan ama takımı eksik bırakmaktan çekinmeyen,amigo futbolcular devri bence çoktan kapandı. Eski dönemlerde de takımını çok seven oyuncularımız vardı ama oyunları ile de katkı sağlıyorlardı.Mert Hakan yetenekleri sınırlı bir oyuncu ancak özgüveni çok yüksek. Kasımpaşa maçında attığı gol dışında tek bir olumlu aksiyonu olmamasına rağmen bazı taraftarlarca çok iyi oynadığı söyleniyor. Sanırım gol birçok şeyi unutturabiliyor.Ancak o bölgede zaten Krunic gibi hep eleştirdiğimiz,yavaş,çabasız bir oyuncu var iken ikinci bir yetersiz oyuncuya katlanmak ne kadar doğru? Belki biraz ağır bir eleştiri olacak ama bu bahsettiğim iki oyuncunun da boş sahada bile sorunsuz top sürebileceğinden emin değilim.

MAÇIN YILDIZLARI; İKİ BEK

Fenerbahçe’yi izleyen herkes farketmiştir ki; bek pozisyonuna kimi koysan iyi oynuyor. Kasımpaşa maçında pozisyonları değişmiş olsa da Ferdi ve Oosterwolde muhteşem oynadılar.Hiç pozisyon hatası yapmadılar,girdikleri ikili mücadeleleri kazandılar ve yapılan sert faullere rağmen ayakta kaldılar.Bu iki oyuncu takımı ileri hızlı çıkarma konusunda ligin diğer beklerine örnek oldular adeta. Oosterwolde’nin hızlı ve güçlü olması Tadic için de avantaj oldu. Tadic topla her buluştuğunda kendi oyununu rahatça oynayabildi,yaratıcı denemeler yapabildi. Ferdi ise hem maçın genelinde çok başarılı ve çalışkandı. Hem atılan golden önce topu çok uzun mesafe sürüp seri çalımlar ile defans dengesini bozmayı başardı. Onun kazandırdığı faul sayesinde maçta eşitlik sağlandı. Ben maçın yıldızları olarak Ferdi ve Oosterwolde’yi gönül rahatlığıyla seçebilirim.

İSMAİL HOCA’YA VUR DEDİK ÖLDÜRDÜ

İsmail Hoca’ya geçen hafta birkaç eleştiride bulunmuştum. Bazı isimlerin kesik yemesi gerektiğini söyleyip,radikal değişiklikler talep etmiştim. İsmail Hoca sanırım yazımı okumuş olacak ki Szymanski’yi kulübeye çekti. Daha sonra ikinci yarıda tekrar şans verdi ama Szymanski sahada hayalet gibiydi. Şahsi kanaatime göre transfer haberleri kafasını karıştırdı.Bir sakatlığı da olmadığına göre şu kötü oyununu açıklayacak başka bir sebep bulamıyorum.Onun bu kadar kötü olması Dzeko ve Tadic’in skor katkılarını da etkiledi. İsmail Hoca ortasahada az önce eleştirdiğimiz Mert Hakan’ı tercih ederek oyunun hızlı oynanması ihtimalini rafa kaldırdı. Hızlı hücumlar imkansızlaştı. Bu kadar yavaş oyuncu ile oynayınca Kasımpaşa hem defansta yerleşik kalabildi,hem de birkaç hızlı ve ayağı temiz oyuncu ile Fenerbahçe’nin üzerine gelmeye başladı. Farklı oyuncular ile aynı formasyon denemek bana çok mantıklı gelmiyor açıkçası. Farklı özelliklerdeki oyuncular ile farklı diziliş ve oyun planları denenebilir. Kadıköy’de oynanan maçlarda çift forvet denenebilir.Fenerbahçe maçın ilk yarısında korner kullanmayarak dikkat çekici bir istatistik oluşturdu. Bu da ne kadar güçsüz bir oyun oynadığını bize açıkça gösteriyor.

HAKEMLER YİNE FACİA

Bu hafta da yine serbest vuruştan,golden,çalımdan çok hakem konuşuldu ve konuşmaya devam ediyor. Eski hakem ve yorumcuların bir çoğu penaltı kararının doğru olduğunu ve hatta verilmeyen iki tane daha penaltı olduğunu söylüyor. Rakip takım taraftarları ise tabii ki karşıt fikirde.Ben de pozisyonun penaltı olduğunu düşünüyorum ancak hakem önce aut verdiği pozisyonda sonra penaltıya ‘VAR’ uyarısı ile karar veriyor. O kadar doğru bir açıdan topun temas ettiğini,hareket şekli ve yönünün değiştiğini göremiyor. Öncesinde Tadic’in yaptığı sert faulü kartsız geçiyor. Bir Fenerbahçeli olarak Tadic’in o pozisyonda kart görmesi gerektiğini düşünüyorum. Ferdi’nin iki ayağı yerde değil iken havada maruz kaldığı faulde penaltı kararı çıkmalıydı. Oosterwolde’nin pozisyonunda ise yine penaltı çıkabilirdi. İçeride ya da dışarıda olup olmadığı incelenebilirdi.

UNİON ZOR RAKİP

Takımımızın Avrupa’daki rakibi Belçika temsilcisi Union St oldu.Çok uzun zamandır mağlup olmama serisi olan ve hızlı futbol oynayan bir rakibimiz var. Hem atan hem de yiyen bir takımla oynayacağız. Bu da demek oluyor ki pozisyon bulmakta çok zorlanmayacağız. Diğer temsilcimiz Galatasaray’ın Kopenhag maçlarını izlediğimde,Sparta Prag’ı elemesinin zor olduğunu söylemiştim. Her ne kadar takım değerleri ve takım bütçeleri konusunda diğer takımlardan çok üstün görünsek de hızlı oynayan,genç,takım arkadaşının nereye koşacağını ezberleyen her takım bizim için problem çıkarabilir. Bu tecrübe doğrultusunda Union maçlarında oyunun temposunun yükselmesinin aleyhimize olacağı fikrine sahibim. Sakin kalmak ve topa hakim olarak kendi tempomuzu ayarlamak bize turu atlatır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *