Cem Karaca’nın Gözyaşları
8 Şubat 2004 yılında hayata veda eden Türk Rock müziğinin en önemli isimlerinden Cem Karaca’nın hayat hikayesini beyaz perdeye taşıyan “Cem Karaca'nın Gözyaşları” filmi vizyona girdi.
Filmi galada izledim; Cem Karaca’yı çok seven ve onun hayatına vakıf olan birisi olarak gözlemlediğim artı ve eksi yönlerden bahsetmek istiyorum. Filmde Cem Karaca’yı İsmail Hacıoğlu oynamış. Onun iyi bir oyuncu olduğunu biliyordum fakat bu rolü o kadar çok gerçekçi canlandırmış ki, gözlükleri taktığı an sanki karşımda Cem Karaca var gibi oldum. Ses tonunu bile muhteşem bir şekilde benzetip, şarkıları harika yorumlamış. Bence filmin birinci öne çıkanı kesinlikle İsmail Hacıoğlu’nun oyunculuğu olmuş. Onun dışında Cem Karaca’nın yaşadığı duygusal ve üzücü anları salonda izleyince defalarca kez gözyaşlarıma hakim olamadım. Film duygusal yönüyle de öne çıkıyor.
Eksi yönlerinden bahsedecek olursam bu ilk olarak filmin kısa kesilmesi olabilir. Daha gösterilmeyen çok fazla yılları vardı ve ölüm anı da bunlardan bir tanesiydi. Ülkesine dönüş olayı da tam olarak anlatılmamış, gerçeği bilmesem anlamakta zorluk çekerdim. Almanya’da yaşarken geçimini nasıl sağladığı gösterilmedi. Orada da sahneleri oldu Cem Karaca’nın ama bunu bilmeyenler için Almanya’da yaşadığı yıllarda nasıl geçindiği filmi izleyenler için bir soru işareti olarak kaldı. Mesela Cem Karaca memleketine döndüğünde “Döndüm baba döndüm işte oh be” diye bir şarkı yazmıştı… Cem Karaca’nın dönmesine özel olarak yazdığı bu şarkı da gösterilmedi. Döndükten sonra olan şeyler vs. hiçbiri yoktu. Yani filmdeki bu eksik sahneler giderilseydi harika olurdu ve insanlar bir efsanenin dolu dolu bir biyografi filmini izlemiş olurdu. Bence böyle biyografi filmleri yapılacağı zaman mutlaka işin uzmanı konuya hakim bir müzik otoritesi ile görüşülmesi ve fikirlerinin de alınıp son halinin o kişiye izletilmesi gerekiyor. Eğer Türk Rock müziğinin gelmiş geçmiş en büyük efsanelerinden ve değerlerinden olan dev bir sanatçının biyografisi yapılacaksa, ince eleyip sık dokumak gerekiyor ve en önemlisi de sıradan bir filmle kesinlikle bunun karıştırılmaması gerekiyor. Cem Karaca gibi büyük bir sanatçının hayatı söz konusuysa eğer değil 2 saatlik bir film, 5 bölümlük bir dizi bile çekilebilir... Evet film beni etkiledi, beğendim ve duygulandım. Ama çok kısaydı ve eksikti. Cem Karaca’nın hayatını bilmeyen birisinin kafasında çok soru işareti kalabilir ya da yanlış anlayabilir.
Film bittikten sonra galada hologram teknolojisi kullanılarak senfonik orkestra eşliğinde Cem Karaca konseri gerçekleştirildi. Cem Karaca'nın “Tamirci Çırağı” şarkısının çaldığı sırada önce sahneye Cem Karaca'nın oğlu Emrah Karaca, ardından İsmail Hacıoğlu çıktı. İsmail Hacıoğlu şarkının bir yerinde "Merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar, şimdi sahnenin asıl sahibi geliyor" dedi ve o sırada Cem Karaca'nın görüntüsü hologram tekniğiyle sahneye yansıtıldı. Hologram tekniği sayesinde Cem Karaca’yı sahnede görmek beni inanılmaz mutlu etti. Bunu kim düşündüyse onu tebrik etmek istiyorum. Son zamanlarda gördüğüm en etkileyici ve iyi düşünülmüş fikirlerden birisiydi.
Filmi izlemenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. İzledikten sonra internetten hayatını detaylı okuyup eksik kısımları kendi kendinize doldurabilirsiniz. Ne olursa olsun böylesine değerli bir sanatçıyı düşünüp filmini yapmak istemek, hologramla Cem Karaca’yı göstermek, oğlunun da sevenleri karşısında sahneye çıkıp şarkı söylemesi ve bir nevi anma gecesi gibi olması çok kıymetli… Emeği geçen herkesin eline sağlık. Cem Karaca gerek sanatıyla ve gerek insanlığıyla çok büyük bir sanatçıdır ve büyük bir değerdir. Onu büyük bir özlemle ve sevgiyle anıyorum.