Belediye Meclis Üyeleri ne iş yapar?
Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle yoğun bir çalışma içerisindeler.
Bir yandan başkan adaylarını belirlemeye çalışırken, diğer yandan seçim kampanyası için hazırlıklarını yürütüyorlar.
Yerel seçimlerin genel seçimlere göre farklı bir atmosferi vardır. Siyasi partinin ilkelerinden çok kenti yönetecek belediye başkanının kimliği ve ilişkileri ön plana çıkar.
Siyasi partiler açısından gerçekten çok zor ve netameli bir süreçtir.
Kentteki çok farklı siyasi, ekonomik, kültürel ve demografik dengeleri dikkate almak, o bölgede yaşayan yurttaşların özel hassasiyetlerini gözetmek zorundasınız.
İdeal aday mı, kazanacak aday mı? İkilemi partileri en çok zorlayan konulardan biridir.
Belediye Başkanı iş yapan mı? Yoksa iş yaptıran biri mi olmalı? sorusu da çok konuşulan, tartışılan konulardandır. Öyle olunca da genel halkın iradesinden çok genel merkezlerin tercih ve kararları geçerli hale gelmektedir.
Kuşkusuz günümüz koşullarında adayın ekonomik performansı da belirleyici unsurlardan biridir.
En küçük bir belde de bile seçimin finansmanı için milyon dolarların gerekli olduğu düşünülürse siyasi partilerin işlerinin ne kadar zor olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Gelelim Belediye meclislerine ve meclis üyelerinin görev ve yetkilerine!
5393 Sayılı belediye Kanununun 18. Maddesinde belirlenen Belediye Meclisinin görev ve yetkileri çok açık ne net bir şekilde tanımlanmıştır.
Uzun uzun bunları maddeler halinde sıralamaya gerek yok.
Stratejik plan ile yatırım ve çalışma programlarını görüşmek, bütçe ve kesin hesabı kabul etmekten tutun belediyenin imar planlarını görüşmek ve onaylamak diye devam eden öylesine büyük sorumluluklar yüklenmiştir ki meclis üyelerine, bunların altından kalkabilecek bilgi birikimi ve donanım esas olmalıdır.
Meclis divanını ve encümen üyelerini de kendi aralarından seçecek olan Belediye meclis üyeleri, özetle söylemek gerekirse bütün olarak seçildiği kentin tamamında yetkili ve görevlidir. Yani salt kendi ikamet ettiği mahalleden sorumlu değildir.
O görevi mahalle muhtarı ve çalışma arkadaşları zaten yerine getirmekle yükümlü.
Kaldı ki, belediye personeli ve ekibi de bu görevlerin yerine getirilmesinden birinci derecede sorumludur.
Yukarıda kısaca değinmeye çalıştığım kent için yaşamsal öneme sahip görevler yerine mahallede hangi sokağın elektriği yanmıyor, hangi siteye temizlik araçları geç geliyor gibi rutin işler peşine düşmek meclis üyesinin görevi değildir.
Bu konulardaki süreklilik arzeden sorunları belediye yetkilileriyle görüşüp çözümünü sağlamak, gerekiyorsa meclis gündemine taşımak elbette meclis üyesinin görevidir.
Ancak mahalle bazlı değil bütüncül bir çalışma anlayışı için seçilen meclis üyelerinin görev alanları kendi mahalleleriyle sınırlı değildir.
Bir diğer ve bence önemli konu, meclis üyelerinin siyasi sorumluluğu vardır.
Muhtar ve azalar kişisel sorumluluk taşırlar ama belediye meclis üyelerinin seçildikleri partiye ve kitlesine karşı siyasi sorumluluğu vardır. Sonuçta bir siyasi partiyi temsil ediyorlar ve topluma örnek insanlar olmak, yaşantılarını bu sorumluluğun gereğine göre planlamak ve yürütmek zorundadırlar. İşte bu yüzden liyakat önemlidir.
İşte bu yüzden siyasi derinliği ve mesleki geçmişi, toplumsal yaşama katkısı önemlidir.
Emek elbette önemlidir ancak bunu yalnızca siyasi parti yönetimlerinde yapılan görev olarak düşünmemek gerekiyor. Siyasi mücadele yalnızca siyasi partilerde verilmiyor.
Barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yaşamın her alanında sürdürülen bir uğraştır.
Yaşamı boyunca ne meslek örgütlerinde ne oda ve sendikalarda ne de sivil toplum kuruluşlarında görev almamış, sosyal sorumluluk projelerinde bulunmamış ama her dönem kıdemli aday olarak her seçimde ortaya çıkan siyaset bezirganlarından kurtulmak gerekiyor. Siyasi partiler en büyük zararı rakiplerinden değil çoğu zaman bu her dönemin adamı, nöbetçi adaylardan görüyor ne yazık ki! Ülkemizde özellikle de sol muhalefetin en büyük derdi haddini bilmeyen, tahammülsüz muhterisler.
Kendilerini neredeyse yaşadıkları coğrafyanın sahibi sanan, kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımayan, kişisel çıkar ve hırsları uğruna her kalıba girebilen bu siyasi figürler yalnızca çevrelerine zarar vermekle kalmıyor, siyaseti de kirletiyorlar.
Bir kentte belediye meclisleri aslında en yetkili kurumlardır. Ancak çoğu meclis üyeleri bunun farkında olmadıkları ve kendi yaşadıkları mahalle dışında halkta karşılığı olmadığı için kendilerini muhtar azası gibi görmekteler.
Sakın ola yanlış anlaşılmasın ilk kademe yöneticileri olarak muhtarlar ve azalar çok daha zor koşullarda, çok daha önemli görevler yapıyorlar.
Fakat belediye meclisinin işlevi, görev ve sorumlulukları farklıdır.
Kimi Avrupa Ülkelerinde yalnızca belediye meclis üyeleri seçilir, meclis de dışardan profesyonel birini belediye başkanı olarak görevlendirir.
Bizim ülkemizde belediye başkanları da meclis üyeleri de seçimle iş başına geldikleri için hem siyasi sorumlulukları vardır hem de halka hesap vermekle yükümlüdürler.
Meclisi yalnızca aldığı kararları oylama merci gibi gören hiçbir belediye başkanı başarılı olamaz.