Engellerin dansı
Yaşam, her dönemeçte bize engeller sunar ve bu engellemelerle başlama biçimimiz, kişisel bir manifestomuzdur. Bazen düşünüyorum da birçoğumuzun kendinden emin görüntüsü ince zarif bir çiçeğin kış ayazına alışkın bir rüzgar gibi süzülmesidir. Tüy kadar hafif gözyaşlar yüreğine içten Aksa ble; kabuğumuzun sağlam ve güçlü eden etmenler hayatın güzel görünen kısmı değil midir?
Max Brod, Kafka'nın yaşam öyküsünde, yazar Balzac'tan hoşlanmadığını yazar. Aynı kitapta Balzac'ın, bastonuna şöyle bir cümle kazıttığını söylüyor: “Her engeli parçalarım ben.” Kafka, yazarın bu sözlerine şöyle demiş: “Her engel beni parçalar” bizim aşıkların atışmasına benzer bu söz dalaşması...
Balzac'ın bastonunda kazıdığı cesur sözler, güçlü bir irade ve kararlılıkla dolu gibi bir izlenim verdi bana: "Her engeli parçalarım ben." Bu ifade, hayatın sıkıntısına karşı bir meydan okuma ve gücün simgesi olarak algılanabilir. Bence bu Balzac'ın hayat kararlılığını ve istikrarlılığını yansıtıyor.
Kafka'nın sözleri, insanın kendi zayıflıkları, değişimleri ve olumsuzluğu karşısında acizliğiyle yüzleştiği bir içsel mücadeleyi ifade ediyor. "Her engel beni parçalar."
Demek istediğim, bir tür içsel yıkımın, duygusal zorlamanın ve çaresizliğin sınırı çiziyor. Kafka'nın perspektifi, hayat ve engellerin insanının nasıl devam edeceğine dair daha melankolik bir yaklaşımı temsil ediyor. Onun dünyasındaki içsel çatışmaların, kafa karışıklıklarının ve absürd gerçekliklerin labirentidir. Belki de Kafka, Balzac'ın güçlü ifadesine bir tür eleştiri getiriyor, hayatın karmaşıklığını ve ayrıntılarını vuruluyor.
Güç mü, yoksa zayıflık mı insanın daha derinden etkileri?
Kafka’nın, ölümünden sonra tüm yazdıklarının yakılmasını vasiyet ettiğini göz önüne aldığımızda, bu sözler daha farklı bir anlam kazanabiliyor.
Bu iki yazarın sözleri üstüne, hangisinin yanında yer alabileceğimi düşündüm. Sanırım ben, ne her engeli parçalayabileceğimi öne sürebilirim, ne de her karşıma çıkan engelin beni parçalayacağını... Bu denli kesin konuşabilmem için kendimi ya çok tutkulu görmeli ya da tümüyle güçsüz duyumsamalıyım. Direncimin kırıldığı, yaşama kara gözlüklerle baktığım anlar olabildiği gibi, tersine, her şeyin üstesinden gelebileceğimi sandığım zamanlar da olmuştur.
Hayata gözlerimizi açtığımızdan kapattığımız ana kadar engellerle olan mücadele belki de bizim sınavımızdır. Engellerin bizi süreklemeye çalıştığı rüzgara göre rotamızı belirleyen içsel dayanıklılığımız, dış gücümüzdür sınanmamız. Her engel hayata karşı duruşumuz için bir basamaktır. Demek istediğim, içsel bir kırılganlığın, çaresizliğin ve belki de hayatın karmaşıklığının boyun eğmesinin bir itirafıdır. İslam'a göre, yaşanan zorluklar, imanı güçlendirmek ve kişiyi olgunlaştırmak için bir fırsattır. Bu sebeple, engellerle yüzleşmek bir sınav olarak görülür ve sabır, şükür, tevekkül ile aşmaya teşvik edilir.
Bakara Suresi, 155. Ayet:
"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık, bir de mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmeyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!"
Bu ayet, zorlukların hayatın bir gerçeği olduğunu ve bu zorlukların sabır ve dayanıklılıkla karşılanması gerektiğini öğretir.
Hayat zengin, çok yönlü ve aşk kokusu bezenmiş olsa bile engellerle baş etmek, güç ve çaresizlik arasında sallanan bir denge sanatıdır ve her birimiz bu sanatı kendi şeklimizde icra ederiz. Kimi engellerle dans eder, kimi korkularına esir düşer, kimi de susmayı tercih eder.
Engeller aşmak içindir, sebat etmek içindir, tevekkül etmek içindir... Zorluklarla baş etme, insanın karakterini şekillendiren, sabrını ölçen ve içsel bir derinlik kazandıran bir sınavdır. Engeller aklın ve yüreğin arasında doğru yolu bulmak içindir. Engellerin hayatınızın her evresinde sizin adınıza dans etmesi, sizin müsaade ettiğiniz kadardır.