Küba yol ayrımında mı?
4 buçuk yıl görev yaptığım bu ülkeden 2016 yılı Kasım sonlarında ayrıldım. Ayrılalı 7 yıl oldu ancak Latin Amerika'yı ve özellikle Küba'yı izlemeye ara vermedim. Aradan geçen uzun süre içinde, Küba'da, maalesef, işler iyiye gitmedi. Halkın yaşam koşulları her geçen yıl daha da zorlaştı. Tüm dünyayı sarsan Covid-19 salgını Küba'yı 3-5 yıl geriye attı. Covid sona erdi ancak Ķüba'nın ekonomik sorunları bir türlü çözülemiyor, karşılaşılan engeller bir türlü aşılamıyor.
* * * *
Küba ekonomisinin ciddi sorunları bulunduğu ve reforma tabi tutulmasının icap ettiği 2008 yılından tekrarlanagelmektedir. Küba'da bulunduğum dönemde (2012-2016) devlet gereksiz alanlardan çekilmeye başlamış, özel sektöre sınırlı bir serbesti tanımış, kamu iktisadi teşebbüslerinin hantal olmayan ve kâr amacına dönük başarılı özel şirketler gibi yönetilmesi kararlaştırılmıştır.
* * * *
2015 yılında reform uygulamaları "ekonomik ve sosyal politikaların ana çizgileri" başlığı altında gözden geçirilmiş, ülkeye yabancı yatırımcı çekilmesi amacıyla yeni yabancı sermaye yasası kabul edilmiştir. Raul Castro'nun ardından (2018) "devrimden sonra doğan ilk devlet başkanı" Diaz-Canel yönetiminde, reform çalışmalarına devam edilmiş, küçük ve orta ölçekli şirketlerin önlerinin açılmasını teminen ilave tedbirler yürürlüğe konmuştur (2021
* * * *
Küba'daki ekonomik tablonun bütününe baktığımızda, son 15 yıl boyunca atılan reform adımlarının, umulan beklenen sonuçları getirmediği açıkça görülüyor. Covid-19 salgını sonrasında her geçen yıl daha da zorlaşan hayat koşullarının, halkın refah içinde bir gelecek umutlarını da giderek söndürdüğü diğer bir acı gerçek. Tarihin hiçbir döneminde görülmeyen sayılarda ülkeden kaçış veya terk yaşanıyor.
* * * *
Küba'da göreve başladığım ilk aylarda ülkenin dış ticaret açığı hemen dikkatimi çekmiş idi (2012: ihracat 6 milyar, ithalat 14 milyar dolar), 8 milyar dolarlık açığın nasıl kapatıldığı ise sır niteliğindeydi. O dönemde yurt dışında 60'ı aşkın ülkede hizmet veren Küba sağlık görevlilerinin yanında sadece Venezuela'da çalışan 25 bin Kübalı (doktorlar, öğretmenler vs.) üzerinden sağlanan dövizler vasıtasıyla açığın kapandığını düşünürdük. Zira turizm gelirleri 2-3 milyar doları aşmıyordu. "Petro Caribe" programı çerçevesinde 2015’e kadar Küba'ya ciddi destek veren Venezuela'nın ekonomik krize girmesiyle sıkıntıların artmaya başladığını, iğer dost ülkelerin kapılarını çalmaya yöneldiğini hatırlıyorum.
* * * *
Küba enerji ve tarım/gıda açısından ithalata bağımlı bir ülke. Çıkardığı petrol ihtiyacının sadece yarısını karşılıyor, tükettiği gıda maddelerinin önemli bir miktarını da ithal ediyor. Ayrıldığım sene (2016) sadece gıda ithalatı için 2 milyar dolar döviz harcandığını hâlâ hatırlıyorum. 2021 yılında ithalat 8,5 milyar, ihracat ise 2 milyar dolar seviyesine düşmüş. Yurt dışında çalışan sağlık ordusunun da 25 bin kişiye indiğini bir yerlerden okudum. İhracatın 10 yıl içinde 6 milyardan 2 milyara düşmesi, ilaç ve aşı ihraç edebilen Küba'nın artık üretim cephesinde ciddi sorunlar yaşayan ülkeye dönüştüğünü gösteriyor. Soğuk Savaş döneminde 8 milyon ton şeker ihraç eden Küba, görevli olduğum yıllarda, sadece 2 milyon ton şeker üretebiliyordu. 2023 yılında bu rakamın yarım milyon tonun da altına ineceği konuşuluyor.
* * * *
Küba'nın bir türlü çözemediği ekonomik sorunlarda 60 yıldır devam eden ABD ambargosunun tabii ki büyük payı var. SSCB'nin yıkılması Küba bakımından sistem sorununun başlangıcı olmuştur diyenlere hak veriyorum. Küba, 1960'lı yıllarda temellerini attığı devletçi sistemi son 20 yıldır reforma tabi tutmasına karşın, üretimi ve refahı bir türlü arttıramadı, ürettiği elektrik hiç yeterli olmadı. Son 3-4 yıl içinde ülkeden ayrılanların sayısının nüfusun onda birine yaklaşması alarm zili mahiyetinde ve Küba'nın artık bir yol ayrımında bulunduğuna işaret ediyor.