Siyasette Kartlar Yeniden Karılacak!
Cumhuriyet Halk Partisinin hafta sonu yapılan 38. Olağan Kurultayı sonrası Türkiye’de siyaset yeniden şekillenecek.
Sözün başında kurultayı düzenleyenlere ve kurultay delegelerine teşekkür etmek gerek. Son dönemlerin en anlamlı ve demokratik kurultayını gerçekleştirdikleri için.
Kuşkusuz bir partide genel başkan değişikliği önemlidir. Ama bu değişim komplolar, şantaj kasetleri ya da darbeler yoluyla yapılmadıysa çok daha anlamlı ve değerlidir.
Uzun yıllardır görev yapan ve tümüyle parti teşkilatlarına hakim bir Genel Başkanın karşısına aday olarak çıkmak, Türkiye’de her partide olacak iş değildir.
Bu yazıda son Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yaratılan tartışma ve polemik konularına girmeyeceğim.
Kurultaydan çıkarılacak en doğru ve gerçekçi tespit, CHP de parti üyeleri ve özellikle delegelerin biat kültüründen uzak olduklarıdır.
Şu bir gerçek, genel merkez Kılıçdaroğlu’nu yeniden seçtirebilmek için parti içi tüm olanakları sonuna kadar kullandı.
Keşke daha seçimlerden hemen sonra istifa etseydi de bu kadar yıpranmasaydı demek yanlış olmaz ancak hiç değilse 1.tur sonuçları açıklandıktan hemen sonra gelip Özgür Özel’in elini havaya kaldırsaydı sanırım Kılıçdaroğlu için onurlu bir geri çekilme olurdu.
Ama varlık nedenleri Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığına bağlı olan siyaset baronları Kılıçdaroğlu’na bunu bile çok gördüler.
Oysa toplumda Sayın Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine, dürüstlüğüne, iyi niyetine yönelik en küçük bir kuşku duyulmadığı gibi belki de ilk kez geniş kitleler arasında sağlıklı bir diyaloğ kültürünün gelişmesine çok önemli katkıları olan Kemal Kılıçdaroğlu saygın ve onurlu bir vedayı fazlasıyla hak etmişti.
Öyle sanıyorum seçim yenilgisini hazmedemeyen kimi siyasetçi ve gazetecilerle, olaylara anlık sonuçlar üzerinden bakan ve çok çabuk panikleyen partili kimi yurttaşlar da Kılıçdaroğlu’na yönelik ağır hakaret ve söylemlerinden pişman olmuşlardır.
Yapılan yanlışları, hataları, eleştirmek elbette demokratik bir haktır ama neredeyse bir linç mantığıyla bu partiye yıllarını vermiş bir insanı hain ilan etmenin doğru bir yanı olmaz.
Hele de her olumsuz durumda insanları proje adamı olarak suçlama kolaycılığına kapılan, itibarsızlaştırma operasyonu başlatanları kabul etmek mümkün değil.
Günahıyla sevabıyla Kemal Kılıçdaroğlu CHP’de uzun yıllar Genel Başkanlık yapmış ve hakkında en küçük bir şaibe ortaya konamamış nadir siyasetçilerden biridir.
Şimdi yapılması gereken, siyasi önyargıları bir kenara koyup Kılıçdaroğlu’na geçmişten bu yana CHP sine ve ülkemize yaptığı yararlı hizmetlerden dolayı teşekkür etmek, gerekli saygıyı esirgememektir.
Gelelim Özgür Özel ve ekibinden beklentilerimize!
Kurultayda yaptığı kapsayıcı, toparlayıcı ve barışçı konuşma seçimi kazanmasında çok önemli rol oynadı.
Güçlü hitabeti, kıvrak zekası, etkileyici kurgusu elbette çok etkili oldu ama delegeleri en çok da zihinsel değişim konusunda verdiği mesajlar etkiledi.
Bir Türkiye partisi olarak kuşkusuz CHP; toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, her sosyal tabana hitabeden politikalar uygulamak zorundadır ama sosyal demokrat bir parti olarak emek odaklı, insanı önceleyen, yönünü sola dönmüş bir parti olmak durumundadır.
İktidarın ve gerici çevrelerin ne dediğine bakmadan; özellikle de kendi soluyla sağlıklı ilişkiler kuramayan, rotasını sola ve demokratik gelişmeye çevirmeyen bir CHP asla başarılı olamaz.
Yeni Genel Başkan Özel’in kurultay konuşmaları ve medyaya yaptığı açıklamalarda bir ölçüde bu anlamda bir değişim ve dönüşümün izlerini görmek mümkün.
Gündemin peşine takılan değil, gündem oluşturan, sokağın sesine kulak veren, gençlerin, kadınların toplumsal ve siyasal yaşama etkin katılımını destekleyen bir sosyal demokrat parti istiyor halkımız.
Halkın bu en haklı ve masum beklentisini dikkate almadan, hala çadırda yaşayan depremzedelerin, yurt bulamayan öğrencilerin, toprağını işleyemeyen çiftçilerin, ucuz ekmek kuyruğundaki emeklilerin, haksız yere cezaevlerinde tutulan düşünce suçlularının, gazetecilerin, yazarların, siyasetçilerin hak ve özgürlüğü için mücadele etmeyen bir muhalefet partisi istemiyor.
CHP yeni yönetimini önemli bir samimiyet testi bekliyor.
Yasalara uygun biçimde halkın iradesiyle Hatay Milletvekili olarak seçilen ancak Anayasa Mahkemesinin kesin kararına rağmen inatla, hukuksuz biçimde cezaevinde rehin tutulan Can Atalay için ne yapacaksınız?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin defalarca verdiği hak ihlali kararlarına rağmen serbest bırakılmayan Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Gezi mağdurlarının, azami tutukluluk süresini doldurmasına karşın tahliye edilmeyen Gülten Kışanak’ın özgürlüğüne kavuşması için nasıl bir tavır takınacakları, söylemlerinde ne denli samimi olduklarının bir göstergesi olacaktır.
En önemlisi de tabanın söz ve karar sahibi olma ilkesine sıkça yapılan vurgular.
5 ay sonra yapılacak yerel seçimlerde Belediye Başkanı ve meclis üyesi adaylarının hangi yöntemle belirleneceği de Özgür Özel yönetiminin verdikleri sözlerde ne kadar samimi olduklarını gösterecektir.
Umarım Cumhuriyetin yüzüncü, Türkiye’nin ikinci yüzyılında laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin güvencesi olacak, demokrasiyle taçlandırılmış bir Cumhuriyetin; tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesi için mücadele eden bir CHP görebiliriz.