Boş yapma! (İtibardan tasarruf olmazmış)
Pazar akşamı yapılan kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası final maçını izlemeyeniz yoktur.
Kadına yönelik şiddetin, taciz ve tecavüzün her geçen gün arttığı, toplumsal yaşam içerisinde kadının yok sayıldığı ülkemizde Filenin Sultanlarının başarısıyla ulusça gururlandık.
Meğer ne çok ihtiyacımız varmış bu tür başarılara.
Hele de bunu kadınlar gerçekleştirince daha bir anlamlı, daha unutulmaz oluyor.
Final maçının sonucunda bayrağımızı göndere çektiren kızlarımızın ulusal marşı söylerken ki, seslerindeki heyecan, gözlerinden akan yaş, kararlı dik duruşları umarım birilerine ders olmuştur.
Dünya şampiyonluğunun ardından başlayan kadınlara yönelik kimi kesimlerin hazımsızlığı bugüne kadar sürdü.
Kadını yok sayan zihniyet böylesine onurlu bir başarıyı içine sindiremediği gibi utanmadan kızlarımıza etmedikleri hakaret kalmadı.
Özellikle de travesti Okşan ile ilişkisi olduğu iddia edilen Melih Gökçek’in Ebrar’ın cinsel tercihine yönelik söylemleri bir yana Profesör Ebubekir Sofuoğlu şampiyonluğu reddettiğini söylemiş.
Onlar zaten size değil; her koşulda yürekten kendilerini destekleyen halkımıza armağan ettiler o şampiyonluğu.
Ebrar’ın da, Vargas’ın da vurdukları her smaç kendi kızlarına sahip çıkmayan gerici güruhun suratına indirilmiş birer tokattı.
Bizzat Cumhurbaşkanı tarafından vatandaşlığa alınan başarılı sporcularımızı Suriyeli, Afganlı sığınmacılara verilen uyduruk vatandaşlıkla karıştırmayın.
Her fırsatta itibarsızlaştırmaya çalıştığınız Ebrar’ın istiklal marşını söylerken döktüğü gözyaşına kurban olun siz.
Onlar yalnızca başarılı birer sporcu değiller.
Ulu önder Mustafa Kemal’in yaşamı boyunca olmasını istediği çağdaş, laik, onurlu kadınlardı onlar.
Gelecek nesillere örnek olan, her türlü övgüyü sonuna kadar hak etmiş, tüm dünyanın alkışladığı kadınlar, bizim kadınlarımız.
Siz ne kadar kabul etmek istemeseniz de giyimi, saçı, özel yaşamıyla uğraşsanız da Atatürk Cumhuriyetinin yüzüncü yılında onlar bizim yüz akımız, yüreğimizin en derinlerinde sevgiyle sakladığımız, koruduğumuz değerlerimiz.
Başarılarıyla bütün dünyanın dikkatini çeken, ülkemizin uluslararası itibarını yükselten bu kızlarımıza devlet gerekli itibarı gösterdi mi?
Final maçı için özel uçaklarla Brüksel’e giden bakanlar, yüksek bürokratlar kızlarımıza bir özel uçağı çok gördüler, tarifeli uçakla yurda döndüler.
Her fırsatta “itibardan tasarruf olmaz” diyen Cumhurbaşkanı bu kez uçaktan tasarruf etmiş.
Hem başarılarından dolayı telefon edip kutlayacaksınız hem de bu özel ve anlamlı başarının sahiplerine bir özel uçağı çok göreceksiniz.
Erkek voleybol takımı ya da güreş milli takımı olsa aynı tavrı gösterir miydiniz?
Uyuşturucu kaçakçıları, terör sanıkları için bile özel uçak tahsis eden iktidar Dünya ve Avrupa Şampiyonu Kadın voleybolcularımıza bunu yapmadı.
Gelelim yazının başlığına!
Boş yapma; genellikle mevcudiyeti bile gereksiz olanlar için kullanılan bir söz.
Boş konuşan değil, boş yapandan söz ediyoruz.
Çünkü boş konuşanın yalnızca konuşmaları anlamsız ve gereksizdir ama boş yapanın kendisi hepten gereksizdir.
Tıpkı bilgi sahibi olmadan fikir beyan edenler gibi.
Ülkemizde de o kadar çok “boş yapan “ var ki!
Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarla bunalmış halkımıza en sıkıntılı dönemlerinde nefes aldıran, unutmaya başladığımız itibarımızı yeniden hatırlatan kızlarımız sizler yalnızca filenin değil gönlümüzün de sultanı oldunuz.
Kadını yok sayan yobazları, eve mahkum etmek isteyen gericileri rahatsız ettiniz kuşkusuz.
İyi ki de ettiniz!
Onların böyle bir derse ihtiyacı vardı.
Onlara unutamayacakları çok büyük bir ders verdiniz.
İtibardan tasarruf olmaz deyip, sizin itibarınızı yok sayanlara; attığınız servisler, vurduğunuz smaçlarla kadının adını, gücünü, inanç ve kararlılığını bir kez daha hatırlattınız.
Sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır.
Kadını alınıp satılan bir meta gibi gören, sosyal yaşamın dışında tutmaya çalışan gericilere inat sizlerle gurur duyuyoruz.
Bu gururu bizlere yaşatan Filenin Sultanları; smaç vuran ellerinizden, her galibiyetin ardından yaş döken gözlerinizden ve de en çok da tüm halkı kucaklayan, sevgiyle çarpan yüreğinizden öpüyorum.
İyi ki varsınız.