Canlı canlı götürmüşler!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra başlayan ‘Değişim’ tartışmaları medyadaki kartların da yeniden dağıtılmasına neden oldu. Özellikle ‘Muhalif’ adı altında yayın yapan televizyon kanallarında dönen akçeli işler bir çok yerel yöneticiyi rahatsız ediyordu. Kimi kirasını kimi ise çocuğunun okul taksitini belediyeye ödetiyordu. Bu kanalların tarifeler o kadar yükselmiş ki bazı belediyeler bu paraları ödeyemez duruma gelmişler. İşte bu noktada gazetecilik reflekslerini çalıştırarak biraz olayı kurcalayayım dedim. Benim ele geçirdiğim belgeler biraz da buzdağının görünün yüzüydü. Çok uzatmadan konuya girelim…

Bundan iki gün önce 18 bin işçisi geriye dönük alacaklarının ödenmesi için yarım gün iş bırakan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ihalelerini incelemeye başladım. Kültür sanat etkinlikleri için harcanan paraları görünce küçük dilimi yuttum. Kültür sanat etkinliklerinde gecesini gündüzüne katan 18 bin işçi mesailerini ödemeyen İzmir Büyükşehir Belediyesi paraları sanatçılara, organizasyonların haberini yapacak medya kuruluşlarına aktarmış. Bir canlı yayın için ödenen paranın miktarını görünce içimden “CHP’yi canlı canlı götürmüşler” dedim. 2015 Yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sadece bir program için o zamanın parasıyla Turkuvaz Medya’ya 480 bin lira ödemesi günlerce konuşulmuştu.

İŞTE O İHALELER!

İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İZFAŞ (İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanayi İşleri A.Ş.) 16 Mart 2023 tarihinde “İktisat Kongresi Reklam Ve Tanıtım çalışmaları Kapsamında Halk TV’den Canlı Yayın Hizmet Alımı” bir ihale yaptı. 700 bin lira yaklaşık maliyet belirlenen ihaleye Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık Anonim Şirketi davet edildi. İhalenin yapıldığı gün İZFAŞ ile Halk TV arasında 700 bin liralık sözleşme imzalandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi böylece 17-21 Mart tarihleri arasında bir gün Halk TV’den canlı yayın hizmeti satın aldı.

RÖPORTAJ VE HABERE 200 BİN!

İZFAŞ ile Halk TV arasında yapılan ihaleler sadece 700 bin liralık canlı yayınla sınırlı kalmamış. Bu defa “Marble İzmir Kapsamında Halk TV’de Haber/program Yayın Hizmeti alımı” ihalesi yapılmış. 25 Nisan’da yapılan ihalenin bedeli 120 bin lira. 26 Mart tarihinde yapılan sözleşmeye göre Halk TV, 26-30 Nisan tarihleri arasında bir programını İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis etmiş. HALK TV, sadece canlı yayın ve programlar karşılığında değil röportajları da parayla satmış. satmamış. İZFAŞ’ın “91ief Ve Terra Madre Anadolu 2022 Tanıtım Ve Reklam çalışmaları “Halk TV Televizyon kanalında kültürpark alanında röportaj ve haber hizmetinin alınması işi” başlıklı ihalesinin tutarı da 200 bin lira olmuş. 23 Ağustos 2022 tarihinde yapılan ihale sözleşmesine göre 9 gün içerisinde Halk TV’nin fuarda haber ve röportaj yapacağının taahhüttü verildi.

MAHİROĞLU’YA FİYATLAR KATLANMIŞ

Halk TV, 2020 yılının ilk aylarına kadar eski genel başkanlardan Deniz Baykal’ın kontrolündeydi. Baykal’ın kızı Aslı Baykal bedeli bugüne kadar açıklanmayan satışla kanalı Cafet Mahiroğlu’na sattı. Kanalın Cafer Mahiroğlu’na geçtikten sonra fiyatlardaki artış göze çarpıyor. Mahiroğlu’ndan önce Halk TV İZFAŞ’tan aldığı ihale tutarı dikkat çekiyor. “88 İEF Reklam Ve Tanıtım çalışmaları Kapsamında TV Reklam İlan Hizmet Alımı” 22 Ağustos 2019 yılında yapılan ihaleye göre Halk TV 19 günlük reklam karşılığı İZFAŞ’tan 20 bin lira almış.

HABERTÜRK VE ODA TV’YE DE VERİLMİŞ!

İZFAŞ’ın tanıtım haberleri ve reklamlar için anlaşma yaptığı sadece Halk TV olmamış. 2017, 2018 ve 2019 yıllarında www.haberturk.com, Bloomberght.com internet sitelerinde reklam karşılığı toplam 400 bin liralık anlaşma yaptığı görülüyor. Ayrıcı Oda TV’nin de 2019 yılında İZFAŞ’tan 10 bin liralık reklam anlaşması yaptığı görülüyor.

ATATÜRKÇÜLÜK KILIFI!

CHP ile Halk TV arasında başlayan gerilimin ardından kanalın patronu Cafer Mahiroğlu kendilerini eleştirenleri ‘Trollük’ ile suçluyordu. Fatih Altaylı’nın programında kendi kanallarıyla ilgili sözleşmenin iptaliyle ilgili söylediği “Sadece siz değil, Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturan hiçbir genel başkanın böyle bir karara imza atmayacağını da bilirim” diyerek bir kere daha Atatürkçüleri can evinden vuruyordu. İktidarın din, muhalefetin Atatürk söylemleri aslında bir sömürü kılıfıdır. Atatürk’ün partisinde yerel yöneticilik yapanlar kamunun paralarını sokağa atmayacak, önce işçisine haklarını ödeyecek.