Neler oldu ve ne olacak şimdi?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa iki turlu seçim yapıldı. Seçimden önce ülkemizde çok değişik şeyler oldu ve yapılan işlemlere karşı gerek muhalefet partileri gerekse STK ve halktan tepkiler gelmedi.
Hani bir sarı öküz meselesi var ya ülkemizde de öylesi bir durum yaşandı. Geçtiğimiz yerel seçimlerden sonra İstanbul örneği gözler önünde. Zarftan çıkan üç oy kabul edilirken bir diğer oy, “Hiçbir şey olmadıysa bir şeyler olmuştur” denilerek kabul edilmedi ve seçimler iptal edildi. Halktan ve partilerden gelen gelen feryat figan dikkate alınmadı ve seçim yenilendi. Buna öfkelenen halk birleşerek İmamoğlu’nu 806 bin oy farkıyla ikinci kez seçti.
Sonrasında Doğu ve Güneydoğu da seçilen belediye başkanları görevden alınmaya başlandı. Yargı kararı olmadan suçlu mu suçsuz mu olduğu belli olmadan, yerlerine belediye meclisinin oyu ile yeni başkan seçilmesi gerekirken, devlet görevlilerimiz kayyum olarak atandı. Bu duruma ne partiler ne halk hiçbir şey demedi ve sarı öküzde böylece verilmiş oldu.
Sonrasında Parlamento devreden çıkarılarak o gazi makamın vermesi gereken kararı Cumhurbaşkanı bir kararname ile vererek İstanbul Sözleşmesinden ülkemizi çıkardı. Parlamenterler, “Bu bizim yetkimizdedir böyle bir şey olamaz” diyerek kendilerinin devre dışı bırakılmasına ses çıkarmadılar. Yine bazı kanun ve değişikliklere muhalefet, “Aman bu durum kanun ve Anayasamıza uygun değil ama, kaos olmasın” diyerek değişikliklere oy verdi. Sarı öküz yine verilmiş oldu.
VEE SEÇİMLER
Durum böyle devam ederken, ittifaklar kuruldu. Bu ittifaklara kimin ne kadar katkısı oldu, kim ne verdi ve ne aldı ayrı bir konu. İktidar terör örgütleri ile geçtiğimiz dönemlerde görüşmeler yaptığı halde, muhalefetin hiç dahli olmadığı üstelik PKK terör örgütünün kurşunladığı Kılıçdaroğlu’nu teröristlerle işbirliği yaptığını ileri sürdü. Sanki din elden gidiyormuş gibi suçlar yükledi. Ezanı susturacak, şanlı bayrağımızı indirecek bir güç varmış gibi bu kavramları öne çıkardı ve Diyarbakır’da bayrağımızı indiren PKK’lıyı seyretmemiz unutuldu.
Tayyip Bey döneminde yapılmayan yatırımları kendileri yapmış gibi halka anlatıldı ve tepki gelmedi. Yine Tayyip Bey’in üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı tartışıldı Anayasamıza uygun olmadığı ileri sürüldü. Bu duruma YSK hiçbir şey demeyip adaylığının uygun olduğu görüşü belirtildi. Bu durumda muhalefet, “Tayyip Bey'in adaylığının Anayasaya uygun olmadığını” belirtip seçimi boykot etme hakları var mıydı, yapsalardı ne olurdu bilemem ama, bu şartlarda seçimin ilk turunun yapılmasına gidildi. Cumhurbaşkanı adaylarının seçimi ikinci tura kaldı. Parlamento oluştu Ak Parti 268 milletvekili ile birinci parti Millet İttifakı CHP ile girdiği seçimde 169 milletvekili çıkararak ikinci parti oldu. Bunlardan 40 vekil Deva, Gelecek, Demokrat ve Saadet Partileri arasında paylaşıldı. HDP seçime girmediği için YSP adı altında girdi ve 61 milletvekili ile üçüncü parti, MHP 50 vekil ile 4. parti İYİ Parti 43 milletvekili ile 5. parti oldu. YRP 5, TİP ise 4 vekille parlamentoya girmiş oldular.
İKİNCİ TUR
İkinci turda da değişen bir şey olmadı. Tayyip Bey sahalarda tek olarak vardı. Millet İttifakı’nda ise Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve bazen de Akşener gözüktü. Diğerlerine pek rastlanmadı. İktidar muhalefeti yine teröristlerle bağlantılı olduğunu ve din iman, ezan, bayrak’ı öne çıkardı. İlginçtir halk Cumhurbaşkanı adaylarından Sn. Erdoğan ve Sn. Kılıçdaroğlu kazanırsa neler vereceğine pek kulak asmadı. Onlar söylenenlere ve takım tutar gibi adam tutmaya devam ettiler. Önceki seçimde sandığa gitmeyenlerin sayısı 2. turda daha da arttı kalan seçmenleri sandığa taşımaya da seçimi kazanmış oldu. Her iki adayında teşkilatının çok iyi çalıştığını söylemek mümkün değil. Kılıçdaroğlu, kendini gençlerin geleceğine adamışken, alanda ve standlarda gençleri görmek mümkün olmadı. Alanda ağırlıklı olarak 40 yaş üstü çoğunluğu kadınlar vardı. Ak Parti cephesinde sanki biraz daha canlılık vardı. AKP seçime müesses imkanlarını kullanması nedeniyle bu canlılığın olduğunu sanıyorum. Evet iktidar, partisinden ziyade tüm devlet gücünü kullanarak seçime gitti ve başabaş bir seçim sonucunda kazanmayı başardı. Bu nedenle seçim adaletli yapıldı diyemeyiz. Örneğin geleneğimizde olduğu gibi seçimler sırasında istifa etmesi gereken bakanlar istifa etmediği gibi kendileri ve diğer bakanlar tam güçlerini seçim için kullandılar.
NE OLACAK?
Dikkatimi çeken önemli bir şey ise Ak Parti sanki seçimi kaybedecek planı ile tüm bakanlarını ne olur ne olmaz cinsinden milletvekili yaptı. Şimdi TBMM’de çoğunluğu aldığına göre, yine eskiden olduğu gibi bazı bakanları istifa ettirerek bakanlıklarına devam ettireceğini sanıyorum.
Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan İstanbul’da yaptığı konuşmada, “Bundan sonra sıra İstanbul’da” dedi. Bununla kaybettiği İstanbul'u geri almayı mı kastetti, yoksa Ekrem İmamoğlu’nun Yargıtay'da bekleyen siyaset yasağı dosyasını mı hatırlattı. Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu'nun artık dokunulmazlığı olmadığına göre hakkında açılan ve açılacak davaların sonucunda neler olacağı da belli değil. Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada, “Yürüşümüz sürüyor ve buradayız” dedi. Evet orada olunmalı. Yıllar sonra Erzincan’dan seçilen Mustafa Sarıgül, “Siz kaybetmediniz biz kazandıramadık. Yazıklar olsun bize” derken kimleri kastetti dersiniz? CHP’de baltalar çekilecek gibi gözüküyor. Bilindiği gibi Kurultay bir yıl ertelenmişti. Bu yıl içinde CHP Kurultayının yapılması gerekiyor ve bakalım neler olacak? Bana göre Kılıçdaroğlu 2024 yerel seçimlerine Genel Başkan olarak girmeli ve etrafının değil de kendi iradesini kullanarak aday belirlemeli ya da aday belirlemeye partililere bırakmalı.
Seçimlerden sonra haziran ayı içinde Kurultay yapacak olan Meral Akşener, “Bize düşen seçmenin verdiği bu mesajı anlamak ve gereğini yapmaktır” dedi. Sanıyorum 6’lı masayı kumar ve noter masası olarak açıklayıp ayrıldıktan sonra tekrar dönüp partisinin oy kaybettiğini değerlendirir.
Seçim sonrası Ali Babacan, “Bizler mağlup değiliz. Oy veren seçmenler vicdanınız rahat olsun. Bunlar ülkemizi iyi yönetemeyeceklerini biliyoruz. Seçimi kazanmak için kul hakkı yediler. Her alanda takipçisi olacağız” dedi.
İkinci turun bana göre en güzel mesajı Ankara-Mamak ilçesinde oy pusulasının yanına mektup koyarak sandığı atan seçmenin mesajıdır. Seçmen, Erdoğan’a oy verdiğini belirterek, işsiz olduğunu Suriyeliler yüzünden iş bulamadığını hatırlatarak, “Sizler bilmem nelerle beslenirken, ben çocuklarıma erik alamıyorum. Bu hale siz düşürdünüz. Şimdi siz düzeltin” demesidir. Seçmenin mesajı yerine gitmiştir ama iş bulması için keşke adını da yazsaydı.