Delilikle dahilik arasındaki ince çizgi: Van Gogh!
İlkokul 5. sınıftayken resim yapmaya olan yeteneğimi keşfetmemiz üzerine çok kısa bir süre resim kursuna gitmiştim. Sanırım birkaç gündü, çok hatırlamıyorum. Resim yaparak ortaya bir eser çıkarmak inanılmaz hoşuma gidiyor ve hazır resim demişken de, resim denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan ve tüm zamanların en çok bilinen ressamı Vincent Van Gogh’tan bahsetmeden olmaz.
Van Gogh, ölümünden sonra yayınlanan kardeşine gönderdiği mektuplarıyla, kendi kulağını kesecek kadar uçlarda yaşadığı ruhsal sağlığı ve kısacık ömrüne sığdırdığı muhteşem eserleriyle hakkında en çok kitap yazılan, hayatıyla filmlere ve müzisyenlere ilham olan bir ressamdır. Üstelik ünlü ressam kısa ömrünün sadece son 10 yılında resim yapmış ve resim çizmeye de 27 yaşında başlamış. O günden bugüne yaklaşık 900’ü tablo olmak üzere 2000’den fazla eser bırakmış. Ruh sağlığı çalkantılı olan Van Gogh günümüzde yaşasaydı, doktorlar tarafından belki de bipolar bozukluğu tanısı konacak derecede duygudurum bozukluğu yaşadığı söyleniyor. Bu hastalığın en büyük şahidi ise, ünlü ressam kulağını kestiğinde ona yakın olan kendi gibi ressam arkadaşı Paul Gouguin’di. Fransa Arles’te ünlü ressam Gauguin ile yaşarken aralarında geçen bir tartışma sonucu Van Gogh, sol kulağının tamamını usturayla kesmiş. Paul Gauguin, Van Gogh ile o gece yaşadıklarını Türkçeye “Mahrem Günlükler” adı ile çevrilen kitabında anlatmış. Tartıştıkları günden sonra dışarıda yürüyüş yapan Gauguin, Van Gogh’un elinde ustura ile ona doğru koştuğunu fakat vazgeçtiğini iddia ediyor. Sonra daha da sinirlenerek eve döndüğünü ve hırsını alamayan Van Gogh'un sol kulağının tamamını kestiğini belirtiyor. O günden sonra Van Gogh sanat dünyasında kulağı kesik sanatçı olarak anılmaya başlandı. Bazı kaynaklar sadece kulak memesini kestiğini belirtse de, Dr. Rey Felix reçeteye çizdiği resim ile tamamını kestiğini açıkça ispatlıyor.
Dünyanın en önde gelen ressamlarından olan ve bu kadar ünlü eserlere sahip Van Gogh, tüm yaşamı boyunca sadece tek bir eserini satabilmiş! Çok ilginç değil mi? Van Gogh’un “Kırmızı Üzüm Bağı” adlı eserini Anna Boch satın almış. Gogh'un da adı, değeri yaşarken anlaşılamayan sanatçılar arasına altın harflerle kazınmış. Ne yazık ki yaşamını sefalet ve fakirlik içinde geçiren ünlü ressamın tek geçim kaynağı kardeşinin gönderdiği maddi yardımdı.
Gecenin gündüzden daha renkli olduğunu ifade eden Van Gogh'un en ünlü eserlerinden biri olan “Yıldızlı Gece”, Batı kültürünün en ünlü tablolarından biridir. “Yıldızlı Gece” muhtemelen Van Gogh’un en ünlü ve üzerine en fazla tartışma yapılan resmidir. Van Gogh, Yıldızlı Gece resmini Saint-Remy’deki akıl hastanesinde yatarken ve sıkça gelen nöbetler yüzünden akıl sağlığının çok da düzenli olmadığı bir zamanda yapmış, odasının camından güneşin doğuşunu izlemiş ve çok etkilenmişti. Bu konuda, Van Gogh’un bu resmi gerçeğine bakarak değil, yalnızca hayal gücünü kullanarak yaptığını söyleyen görüşler de mevcut. Bir görüşe göre, Ay’ın ve Venüs’ün görünmesini, kardeşine yazdığı mektupları göz önüne alarak, araştırmacılar 25 Mayıs 1889’da saat 04.40’ta gökyüzünün bu görünümde olduğunu belirlemiş ve Van Gogh’un bu tabloyu güneşin doğuşunu izleyerek yaptığını öne sürmüşlerdir. Bu eser, Van Gogh’un yıldızları resmettiği ilk tablosudur. Diğeri ise, Ren Nehri’nde Yıldızlı Bir Gece tablosudur.
Van Gogh’un son eserinin ise “Buğday Tarlası ve Kargalar” tablosu olduğu iddia edilir. Bu tablosunu ölümünün son haftalarında çizmesi, pek çok sanatsever tarafından bir intihar mektubu olarak yorumlanıyor. Özellikle ölümü çağrıştıran kargalar, klostrofobik bir huzursuzluk yaratan çıkmaz yollar ve kasvetli gökyüzünün bu yorumlara etkisi büyük. Van Gogh’un intihar ettiği söyleniyor fakat ilginçtir ki, ölümü hala kesinlik kazanmamış.