Hazine desteği mi önemli halkın desteği mi?
Bu seçimlerde yalnızca cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Millet Meclisi seçimleri yapılmayacak.
14 Mayıs’ta halk demokrasi mi, otokrasi mi?
Tek adam yönetimi mi, güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistem mi?
Özgürlük mü, esaret mi? Emekçilerin huzur ve refahı mı, bir avuç mutlu azınlığın iktidarına devam mı? Yani insan odaklı, emekten, barıştan, demokrasiden yana bir iktidar mı?
Yoksa baskıcı, halkına zulmeden, kutuplaştırıcı, kendisinden olmayanı yok sayan, emeğe ve emekçiye düşman bir yönetim mi konusunda tercih yapacak.
Cumhurbaşkanlığı konusunda CHP Genel Başkanı ve aslında üçüncü kez aday olması bile tartışmalı AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan yarışacak.
Kendilerini Erdoğan muhalifi gibi gösterseler de adaylıkları bile Erdoğan’a yarayacak olan Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın bugün yüzde 5 civarında görülen oyları sandık gününe kadar öyle sanıyorum çok daha aşağılara düşecek.
Bizim halkımız oyunun boşa gitmesini istemez.
Bu yüzden kimi kişisel kırgınlıklar, duygusal tepkiler ya da anın heyecanıyla İnce ve Oğan’a oy verme niyeti olanların büyük çoğunluğu sandığa gittiğinde vicdanının sesini dinleyerek oy tercihlerini değiştireceklerdir.
Görünen o ki, Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci tura bıraktırmak için uygulayacakları tüm taktik ve senaryolara rağmen Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ilk turda seçilecektir.
Bu ihtimali güçlü gören saray çevresi seçimleri ikinci tura bıraktırmak için bir yandan yeni ortaklar devşirirken diğer yandan da millet ittifakı ve onun önde gelen siyasetçileri üzerinde algı operasyonları gerçekleştirmeye çalışıyor.
Öte yandan Cumhurbaşkanlığını kaybetseler de meclis çoğunluğunu sağlayabilmek için de farklı senaryoları devreye sokmak istiyorlar.
İşte tam da bu aşamada muhalefetin Erdoğan ve ekibinin bu oyunlarına karşı çok uyanık olmaları ve sorumlu davranmaları gerekiyor.
Gerek millet ittifakı gerekse Emek ve Özgürlük ittifakı içerisinde yer alan kimi partiler bir yandan kendilerini kanıtlamak ve yüzde 3 barajını aşarak hazine yardımından yararlanmak için seçimlere kendi logolarıyla ve ayrı girmeyi düşünüyorlar.
Kuşkusuz yeni kurulan partiler için bu seçimleri fırsat bilerek kendilerini topluma anlatma ve görünür olma isteği normal koşullarda en doğal hakları.
Ancak unutulmamalı ki, bu seçimler normal koşullarda yapılmıyor.
Kişisel ya da siyasal egoları tatmin, fikirleri ve de programları yarıştırma günü hiç değil.
Hiçbir lider ya da partinin halkın umutlarıyla, gelecek beklentileriyle oynama, seçimleri riske atma hak ve lüksü yoktur, olamaz.
Kaldı ki, hazineden gelecek yardım ve destekten daha önemli olan, halkın desteğini almaktır.
Parlamentoda temsi edilemedikten, daha da önemlisi çoğunluğu elde etmeden hazine yardımı alsanız ne yazar?
Millet ittifakı içerisinde yer alan siyasi partiler için söyleyecek sözüm yok.
Ama Emek ve Özgürlük ittifakına bu ülkenin her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var.
Özellikle de meclisteki 4 milletvekiliyle gerçek bir muhalefet örneği gösteren, halkın gönlünde yer edinen, büyük sempati toplamış ve ilk kez sosyalistlerin de mecliste sesi olma şansını yakalamış Türkiye İşçi Partisinin (TİP) çok daha duyarlı ve sorumlu davranması gerekir.
Geçmişte bir dolu denemeler yapılmış olmasına karşın ilk kez Türkiye de devrimcileri, sosyalistlerin de yönetimde ortaklaşabilme fırsatı yakaladığı bu seçimlerde gerekiyorsa en büyük fedakarlığı yine solcular yapmalıdır.
Yeşil Sol Parti listelerinden seçime girecek HDP’nin de diğer ittifak bileşenlerini dikkate alması, onların da mecliste temsiline olanak verecek senaryoları devreye sokmasında çok büyük yarar vardır.
Aksi halde bu bölünmeler ve yeni denemeler Cumhur ittifakına yarayacaktır.
Örneğin TİP’in alacağı oylarla bir milletvekilini Yeşil Sol Partinin kaybetmesinin hesabını vermek çok zor olacaktır. İki yıla yakın bir zamandır iller bazında yapılan araştırmalar, seçmen yönelimleri dikkate alınarak listelerin oluşturulması, şimdiye kadar yapılan titiz, emek yoğun çalışmaların meclise yansımasını sağlayacaktır.
Geçmişte bırakın hazine yardımı, devletin tüm olanakları ellerindeyken halkın desteğini yitiren partilerin bir seçimde ansızın nasıl tarihin çöplüğüne atıldığını gördük.
Muharrem İnce umarım şu anki yanlışından döner.
Geçmiş Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oyların CHP sayesinde olduğunu unutan İnce birdenbire “ben neymişim abi” havalarına girdi.
CHP İnce’ye kaç dönem vekillik, en üst düzeyde parti yöneticiliği ve hatta Cumhurbaşkanlığı adaylığı verdi. Şimdi sıra İnce’de.
Ardında parti gücü olmasa iyi bir fizikçi olduğu iddiası bir yana sıradan bir öğretmen olarak kalırdı. Bu ısrarında devam ederse bir bölen olarak anılmaya mahkum olur.
Ben kendi adıma Muğla ve benzer illerde Yeşil Sol Partiyle Türkiye İşçi Partisinin yarıştığı bir seçim istemiyorum.