O taktikler aslında hiç bitmedi…
Kendi stilinden çok rakibinin hangi düzeyde olduğunu neler yapabileceğini bilmek kazanmanın yarısıdır.
Sonucu da taktiği doğru uygulayan belirler.
TDK’nın taktik açılımı; “İstenen sonuca ulaşmak amacıyla izlenen yol ve kullanılan yöntemlerin tümü” dür diyor
Siyasette ve devlet içinde yıllar önce bunu kim ne için başlatmış, uygulamış, neler olmuştu hepimiz çok iyi biliyoruz!
Geçmişte taktiğin uygulayıcı Fetö örgütü lideri idi.
Birileri dersine iyi çalışmış olacak ki o taktikler devam ediyor.
Gencecik insanlar, öğrenciler, gazeteciler, askerler, polisler, iş insanları, rektörler asılsız iddialarla suçlandıklarından cezaevlerinde tutuluyor.
Haklarında talimatla adaletsizce karar veren hâkim ve savcılar Fetö örgütü mensubu oldukları bilinmesine rağmen yurt dışına kaçtılar.
Masumlar adaletsizce dört duvar arasında kalmaya devam ediyorlar.
Gece yarısı evinden alınarak sorguya çekilip ardından tutuklanması gibi birçok eylem Fetö taktiği idi. Devam ediyor.
Yine, seçimlere aylar kala bir takım söylemler ortalıkta dolaşıyor.
Yıllardır seçim önceleri hep böyle yapıldı. Yurttaşa korku salınarak sindirilmek istendi.
2002 yılı seçimlerine birleşerek giren parti liderleri, yapılan seçimlerde anketlere göre barajın altında kalınca, “Bu birleşme FETÖ tarafından mı sabote edildi’ diye sormuş, ortağı ise ‘FETÖ siyasette kim güçlüyse ona yanaşır’ diyerek destek alamadıklarını itiraf etmişti.
2014 yılında Ankara seçimlerinde Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı geriye düşmek üzereyken yaşanan elektrik kesintileri, oy çuvallarına yapılan müdahaleler, okullarda yaşanan kavgalar ve usulsüzlükler de taktikti. Ve kazandı.
Karşılığında verdikleriyle Ankara’yı enkaza çevrildi. Devlet milyarlarca lira zarara soktu.
Trafoya da kedi filan girmemişti. Taktiği iyi uygulayan kazanmış, masum kedi mahkûm edilmişti.
Ne kadar çok yerleştirmişler ki, çitile çitile temizlenmiyor.
Liyakat aranmadan devletin üst kademlerine yapılan atamalar,
Formalite mülakatlarla yerleştirmeler,
Haftalarca isabet etmeyen piyango, loto çekilişleri,
Sporda uygulanan şikeler,
Sporculara uygulanan dopingler,
İnşaat sektöründeki rantlar,
Yandaşa verilen usulsüz ihaleler,
İş insanlarına yapılan komplolar,
Vakıflar üzerinden yurt dışına taşınan paralar,
Düşük faizli krediler karşılığı alınan komisyonlar,
Devlet arazilerinin kamulaştırılarak devrinden alınan hisseler, gibi birçoğu hız kesmeden devam ediyor.
Hatta kaseti olduğu iddia edilen liderlerin istemeyerek ortaklığı sürdürdüğü dahi söyleniyor.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan, “AKP'den gitmek isteyenlere kasetli şantaj!” başlıklı yazısında partilerinden ayrılmak isteyen isimlere gizli çekim kasetlerle şantaj yapıldığını ifade etti.
Okuyunca şaşırmadık. Zamanın CHP lideri de, Fetö’nün bir elinin hükümetin cebinde olduğu yıllarda bu yolla gönderildiği halen konuşulmakta.
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.
Adalet, bir gün herkese lazım olacak diye çıkılan yürüyüş sonrası, “Biz o yolları yapmasa idik nerede yürüyeceklerdi” denildiğinde eylemin amacını anlayamayanlar, şimdi kaset tehditliyle karşı karşıyalar.
İmam hatip lisesi mezunu olan atanan, 1991’de Sayıştay’da denetçi yardımcısı olarak göreve başladı. 2007 ve 2011’de AKP’den Bolu milletvekili aday adayı oldu ancak adaylar arasında yer alamadı. 2022’de Sayıştay başkanı oldu.
Bitmiştir diye düşünüyorduk. Fetö taktiği ara vermeden devam ediyor.
Gezi davasında olduğu gibi iddianamesiz tutuklukların sürmesi,
Adana’da sırf bir siyasi parti genel başkanın haklı olduğu görülmesin diye mülteci rezaletini haber yapan gazetecinin tutuklanmasına göz yummak da aynı taktiğin aşamaları…
Haberi okuyunca aklıma Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gibi gazeteciler geldi. Sahi onları kim katletmişti.
Batman’da Hasankeyf Belediyesi Başkanvekili AKP'den yüzlerce Hasankeyfli genç işsiz gezerken, AKP'lilerin usulsüz işe yerleştirildiğini iddia ederek istifa etti. On beş yıl boyunca Şehir dışından oldukları iddia edilen o kişileri işe kim aldırmıştı?
Ve son skandal yine 2022 KPSS sorularının internette bin dolara satıldı iddiası…
Sınav iptal edildi. ÖSYM başkanı görevden alındı.
Görevden almak, o gençlerin emeğini, gözyaşlarını, uğradıkları haksızlığı geri getiremez.
Sınav iptal edilir, yeniden yapılır. Bunun hiçbir önemi yok.
Asıl soru şu, geçmişte FETÖ örgütü soruları çalarak devlete sızdığı ortadayken o yayınevini kim seçti. Son KPSS skandalı ardından ÖSYM’ye İsmailağa Cemaati sevdalısı biri neden atandı?
Bu atamanın yapılması için Cumhurbaşkanına ismi kim önerdi?
Bu ve benzer taktikler yanlış olduğu gibi kimseye oyunu kazandırmaz… Gençlerin gelecekleri yok edilir…
Lütfen bu taktiklerden vaz geçin, hayallerimizi yok etmeyin..!