Referandum senaryoları...
TBMM'nin oylamasından geçen 18 maddelik Anayasa değişikliği için yapılacak referandum büyük ihtimal ile Nisan 2017'de bir pazar günü gerçekleşecek.
Hangi pazar; Cumhurbaşkanının imzası ile Resmi Gazete'de yayın tarihinden 60 gün sonra denk gelecek ilk pazar.
Gerçi daha CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürüp götürmeyeceği kesin olmasa da referandum için şimdiden anketler gelmeğe başladı.
Çok ince hesap yapanlar var.
Bu iş bitti diyenler var.
En az yüzde 60 EVET diyenler var.
Kesinlikle HAYIR çıkar diyenler var.
Dur bakalım daha sandık son sözü söylemeden erken öten horoz olmayalım diyenler var.
*
Bu yazımızda dilimiz döndüğünce referandum öncesi yaşananlar üzerine ve bundan sonraki gelişmeler üzerine fikir yürütmeye çalışacağız.
Bu fikirde bulunmadan önce şu cümleye dikkat çekmenizi rica ediyorum; ‘bazı şeyler göründüğü gibi olmayabilir.’
Bu söz ne mi demek?
Bakın sanırım bir çoğunuz izliyordur ama izlemeyenler için azıcık bilgi vereyim.
Kanal D'de bir süredir yayınlanan 'Vatanım Sensin' isimli bir dizi var.
Kurtuluş Savaşı öncesi veya tam da o günlerde, Türkiye'nin Ege bölgesinde yaşananları konu alan dizi de Cevdet (Halit Ergenç) Balkan harbinin sonlarına doğru Selanik'te bir binbaşıdır. Vatanı için yiğit bir asker olan Binbaşı Cevdet, vatan aşkına ve komutanlarının ona görev vermesi ile hain damgası yemesine rağmen Yunanistan Ordusuna geçer. Karısı Azize (Bergüzar Korel) ve çocukları Ali Kemal, Yıldız ve Hilal ve anası Hasibe'ye ile bile bu durumu paylaşamamaktadır.
Bir diğer komutan Tevfik ise Osmanlı askeri olmasına rağmen Yunanistan ile iş tutumaktadır.
Anlayacağın iki isim de göründüğü gibi değil.
Ve bu iki isimlerden birisi ‘hain’ olmasına rağmen kahraman ilgisi görürken, diğeri ‘vatanına sadık asker’ olmasına rağmen hain muamelesi görüyor.
*
Bu dizi senaryosundan yola çıkarak ne mi demek istiyorum.
Aynen şunu demek istiyorum.
Dizide nasıl ki biz izleyiciler gerçekleri biliyor ve yaşanan olaylara ona göre tepki veriyorsak, gerçekleri bilmeyenler ise tam tersi tepki veriyorlarsa.
Bugünlerde de hatta belki yıllarca yaşanan siyasi gelişmelerin ve olayların hangisinin gerçek hangisinin kurgu olduğunu nereden bileceğiz.
Örnek mi istiyorsunuz.
Buyurun.
*
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli diyorum.
7 Haziran 2016 seçimleri sonrası önüne başbakan olma şansı geldi.
Şayet koltuk sevdalısı olsaydı o zaman çıkardı ortaya ve başbakan olurdu.
Aynı Bahçeli 1 Kasım 2016 seçimleri sonrası birden bire 'Anayasa değişikliği maddelerini getirin meclise görüşelim' diye bir çıkışta bulundu.
Bu çıkıştan cesaret alan AK Parti ise anında çalışmalara başladı ve bugünlere gelindi.
Şimdi soruyorum sorumu; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gerçekten böyle bir Anayasa değişikliğini onaylıyor mu, doğru buluyor mu, inanarak ve bilerek bu kararı verdi mi?
Yoksa; bu çıkış daha sonra yaşanacakları önceden kurgulama çıkışı mı?
*
Nedir o yaşanacaklar derseniz;
Bir; referandum sandığa gidene kadar Bahçeli değişik bir kapmanya sürdürür. Sadece 'EVET' oyu verelim demek yerine başka tür söylemlerde bulunur. Bu durum da kafaları karıştırır.
İki; Bu durum ise referandumda MHP'nin çoğunluğunun 'HAYIR' oyu kullanmasına neden olabilir.
Üç; böylece değişiklik geçmez, yani AK Parti referandumda yenilgiye uğrar ve Bahçeli de o zaman çıkar meydanlara 'İşte, bu iş buraya kadar. Bir daha kimse Anayasa değişikliğinden bahsetmesin' der.
Dört; ve bu süreçten sonra belki Ak Parti yine ilk seçimlerde tek başına iktidar olsa da bir daha Anayasa değişikliğinin gündeme gelmesi zorlaşır.
Beş; şayet MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin anayasa değişikliğini getirin buraya demesine gerekçe olan bizlerin bilmediği bir şey varsa ki bu çok geniş bir soru. Ne bilelim işte bu karar sadece kendi kararı olmayabilir. Birileri ile masaya yatırıp fikir değişebilir. Bu ‘birileri’ni tırnak içerisinde yazalım ki yanlış anlaşılmalara yorum bırakmasın. Böyle bir durum söz konusu olursa gerçeklerin her zaman ortaya çıktığı gibi bu durumun da birgün mutlaka ortaya çıkabileceğini bekleyebiliriz.
*
Anlayacağınız referandumun kilit ismi ne CHP, ne HDP ne de AK Parti.
MHP ve Bahçeli.
Hatta sadece Devlet Bahçeli dersek yeridir.
Tabi bu yorumları sandık görünene kadar yapacağız.
Sandık göründükten sonra kampanyalara bakacağız.
Kampanyalar devam ederken gelişmelere bakacağız.
Partiler kampanyalarına başladılar, gelişmeler anormal bir durum olmadan devam etti.
Dünyada çok anormal gelişmeler yaşanmadı.
O zaman da hangi siyasi partiden ne kadar 'EVET' ne kadar 'HAYIR' çıkar onu gözlemlemeye çalışacağız.
Yazacağız çizeceğiz ama son sözü sandık söyleyecek.
*
Peki tam burada 'sandığa gidilememe durumu olabilir mi' sorusunu da soralım madem.
Olur mu olur.
Nasıl olur.
CHP Anayasa Mahkemesi'ne gider, mahkeme (senaryo yazıyoruz ya nasılsa) itirazı kabul eder ve referandum iptal edilir.
Böyle bir mucize olursa yine bu durum en çok Ak Parti'ye yarar.
Ve bu karar sonrası erken seçime gidilirse Ak Parti oy patlaması yapar.
Başka bir ihtimal var mı?
Kim bilir, belki de var.
Maalesef son yıllarda olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki biz ancak bu kadar kestirebiliyoruz....