Dün, bugün, yarın...!
Adamın birisi doğduğu toprakları çok özlemiş.
Memleketine her gidip gelenden haber alıyormuş; anlatın bakayım nasıldır bizim oralar?
Birisi başlar anlatmaya; sorma gardaş, soğuk, kar, kış, ayaz sakın gitme oralara donarsın valla.
Bir diğeri; ne soğığu be bizim oraların güneşi başka yerde yok. Vurdumu vücuduna saunada yanar gibi yanarsın. Sıcaktan asfaltta yumurta pişirmişliğim vardır.
Bir başkası; arkadaşlar bizim memleket ne soğuktur ne sıcak, ne ayazdır ne yaz, ne kar kıştır, ne günlük güneşlik, serindir serin.
Ve bir başkası ise; oho görende diyecek siz başka memleketten bahsediyorsunuz. Bizim oralar yeşil mi yeşil, çeşit çeşit binbir çiçekler her yerde, ne soğuktur ne sıcak güneşi, mis gibi bahar kokar her tarafı...
Adamcağız sorduğu ile kalmış memleketinin nasıl olduğunu tam kavrayamamış ama aslında bütün arkadaşları doğruları söylüyordu.
Çünkü her biri başka mevsim gitmişlerdi memleketlerine...
*
Şimdilerde ülkemizden bir haber soranlara biz ne anlatacağız.
Sokağa çıkan tutuklanıyor.
Ağzını açana dava.
Eleştiri getirene gözdağı.
Düşüncesini söyleyene mahkumiyet.
Seçimle gelene kelepçe.
Tepeden inene madalya.
Vs.
Oysa daha dün memleketimizde barış havası esiyordu.
Megri megri türküsü dillerimizde dolanıyordu.
Sokaklarda Kürtçe şarkılar türküler inliyordu.
Kürtçe televizyonlar radyolar gazeteler açtık.
Dükkanlarımıza Kürtçe tabelalar astık.
Türk Kürt kardeştir bu memleketi birlikte kurtardık düşmanlardan naraları attık.
Akıl heyetleri oluşturduk.
Köy köy mahalle mahalle dolaştık.
Barışı anlattık.
Barışı işledik.
Şimdi ise...
*
Kısaca ne dün yaşananlardan bugün eser var, ne bugün yaşananları anlayabilmiş değiliz ne de yarın neler yaşanacağından bihaberiz.
Demek ki neymiş; dün yapılanlar da doğru değilmiş.
Bugün yapılanların da doğru olup olmayacağı, bugün değil ancak yarın anlaşılacak.
Bir başka değişle 'nabza göre şerbet' mantığı ile günleri anlatıyor olduk.
Allah rahmet eylesin Süleyman Demirel; 'Dün dündür, bugün de bugün' dediğinde kendisine nasıl da kızmıştık.
Oysa yaşayarak çok daha net öğreniyoruz ki; dün yapılanlar ve yaşananlar dün de kaldı.
Bugün yapılanlar ve yaşananlar yarın unutulacak.
Yarın yapılacakları ve yaşananların ne olacağını kimse kestiremiyor.
*
İşin ilginç yanı AK Parti iktidarı dilediği gibi kararlar alıp uygularken ne Anamuhalefet partisi CHP'den ne de mecliste bulunan üçüncü büyük parti MHP'den alternatif öneri de gelmiyor.
MHP her alınan kararı alkışlıyor.
CHP' de her alınan karara gerekçesiz karşı çıkıyor.
HDP ise düşmüş kendi derdine.
Anlayacağımız daha önce de defalarca denenen ve sağlıklı sonuç alınmayan günlere geri döndük.
Sesini çıkaranı tutukla.
Biraz ileri gidenin hayatını karart.
Ne olup bittiğini anlamaya çalışanlara bile göz dağı ver.
Bunlar daha önce defalarca denendi.
Bir sonuç alınamadı.
Bu defa alınır mı diyorsunuz; bunu inanarak söyleyenlere ne diyelim ki; inşallah.
*
Durum an itibari ile aynen böyle.
Tedirginlikler.
Gerginlikler.
Gelirimler.
Yarın ne olacağı ise kocaman bir soru işareti; başkanlık sistemi meclise gelir mi, MHP bu öneriye destek verir mi, sistem referandumdan geçer mi, hadi geçti Türkiye huzura erir mi...
Bol mu lu, mi li cümleler.
Ne diyebiliriz ki, umarız tez zamanda ülkemiz ve insanlarımız huzura erer...