Musibet ve ders...
YAYINLAMA:
| GÜNCELLEME:
Beklemiyorduk.
Kestiremiyorduk.
Ve maalesef o cüret gerçekleşti ve belli bir grup, adına cunta dediğimiz, devleti ele geçirmeye çalışan FETÖ üyeleri dediğimiz güruh koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirmeye çalıştı.
*
Bu bir musibet miydi evet.
Peki Atalarımızın buyurduğu gibi; 'Bir musibet bin nasihatten iyidir' sözü bir kez daha anlamını perçinliyor muydu.
Dün gerçekleşen Yenikapı mitingi (bu arada bu yazı mitingden bir kaç saat önce kaleme alındı) birçok açıdan ülkemizin geleceği açısından önemli değil miydi.
En son 1919 - 1920 yıllarında bağımsızlık mücadelesi verdiğimiz günlerde gerçekleşen, her siyasi görüşten liderlerin bir arada olduğu, halkın tamamının (her ne kadar HDP bu mitingde olmasa da o partiye gönül veren yurtseverlerin de bu mitingi önemsediklerini düşünüyorum) bir arada olduğu, aynı amaç, aynı hedef, aynı görüş, aynı dilekler için bir meydanda yapılan buluşma aradan geçen yaklaşık yüzyıl sonra bir kez daha gerçekleşiyordu.
*
Türkiye'de demokrasi bilincinin gelişmesi ve yerleşmesi için.
Evrensel hukuk değerleri içerisinde, evrensel insan hakları savunuculuğu adına, ileri ülkeler seviyesine ulaşmamız adına, tam bağımsız Büyük Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet yaşatmak adına bu mitingi çok önemsemeliyiz.
El ele, kol kola, kardeşçe güzel bir ülkede yaşayan yurttaşlar adına.
Vatanın ve milletin bölünmez inancı adına.
Bayrağın korunması ve daha yüksek mertebelerde dalgalanması adına.
Dünya devletleri arasında daha güçlü, daha saygın, daha çağdaş, daha huzurlu ve güvenilir ülke olmak adına bu miting çok önemsenmeli.
*
Dün yaşanan musibetten gerekli dersler çıkartılmalı.
Bugün gördüğümüz kadarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Edoğan olanları ve yaşananları çok net analiz etmiş.
Ülkenin birliği ve beraberliğinin her şeyin üzerinde olduğunu vurgulayan tavırları ile, muhalefet liderlerini önemseyen ve yanına alan yaklaşımları ile, medyayı taktir edici ifadeleri ile, defalarca af dilemeleri ve özür dilemeleri ile bunları çok net kavramak mümkün.
Biz yine de bu duygu ve düşüncelerin samimi olduğuna inanmak durumundayız.
Niyet okumamalıyız.
Bunca yapılan ve yaşananlardan sonra (en azından bu günlerde) buna daha fazla ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Atılan adımlar ve olumlu yaklaşımlar karşılık bulduğu sürece çok daha fazlasının ilerideki zamanlarda da gerçekleşeceğini umalım ve
dileyelim.
*
Ülke olarak içerisinde bulunduğumuz durumu ancak bir birimizin olumlu tavırlarını görerek atlatabiliriz.
Bir birimize karşı iyi niyet besleyerek
atlatabiliriz.
Bir birimize hoşgörü ile yaklaşarak
atlatabiliriz.
Ve bütün bu olumsuzlukları o zaman çok daha kolay, çok daha çabuk, çok daha kendi lehimize olumlu olarak çevirerek atlatabiliriz.
*
Musibet yaşandı.
Dersler çıkartıldı.
Olup bitenler anlaşıldı.
Özürler dilendi.
Aflar dilendi.
Şimdi sıra ülke olarak bir daha benzer sorunlarla karşılaşılmaması için sağlam adımlar atmakta.
Doğru kararlar almakta.
Ayrıştırıcı değil, birleştirici.
Dışlayıcı değil, kucaklayıcı.
Ben söylemci değil, biz söylemci yaklaşımlarla yeniden; huzurlu, güvenilir, güçlü Büyük Türkiye Cumhuriyeti'ni ayağa kaldırma zamanı.
*
Dün yaşananlar geride kalmalı.
Artık dün yaptığımız hataları fark ettiğimize göre yeniden aynı yanlışlara düşmemeliyiz.
Dün A partilisi, B partilisi, C partilisinin bir birine beslediği yanlış değerlendirmeler geride
kalmalı.
Evet siyaset yapmalıyız ama etik kurallar içerisinde, hukuk kuralları içerisinde, insani değerler içerisinde.
Dün FETÖ gibi lanetlediğimiz güruhların hareketlerine benzer hal ve tavırlardan uzak
durmalıyız.
Şiddetin, kinin, hırsın, sahte belge düzenlemenin, yalan haberler yapmanın, yalanlar, yanlışlar, alçaklıklar içerisinde olmanın ne kadar aşağılık bir şey olduğunu gördüğümüze göre bu bütün bu aşağılık işlere bir daha ne izin vermeliyiz ne de bu işler içerisine yönlen enlere müsaade etmeliyiz...
Haydi bakalım yaşasın; laik, demokratik, hukuk devleti, Büyük Türkiye Cumhuriyeti....
Sıra yerel FETÖ’cülerde!
Yerel FETÖ'cüler de ayıklansın.
Yargılansın.
Bilinsin.
Uyarılsın.
Diyoruz da diyoruz ama sanırım bunlar yanlış anlaşılıyor.
Birileri sinsi sinsi saklanırken birileri de zorla FETÖ'cü yapılmaya çalışılyor.
Aman ha...
Unutmayın 'Sabahın da bir
sahibi var'...
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *