Enişte umutlu, baldız endişeli
Gündüzün şerri gecenin hayrından iyidir.
Her ikisinin de yeri ayrı olduğu gibi içlerinde yapılacak çok güzel işler vardır.
Okuduğun kitabı en güzel gece anlarsın.
Çarşıya –pazara gündüz gidersin.
Gerçi bu aralar kimsenin isteği kalmadı.
Yüzler gülmüyor. Kahvesiz sohbetler tat vermiyor.
Durumumuz, iç güveyden hallice misali…
Vatandaşın bu halini bilmemek olacak iş değil,
dikkat ediyorum da öğrenmek gibi de dertleri de yok.
Yapılan bin 425 Türk Lira iyileştirmeye son 30 yılın en yüksek artışı denilemez.
Gelmekte olan yılın haziran ayında yapılması konuşulan erken seçim yatırımı denilebilir.
Senaryom böyle, katılmaya bilirsin.
Böyle düşünmem için sebeplerim var.
Yıllardır, gıda başta olmak üzere etiketleri sürekli değişti.
Ancak işçinin, memurun bordrosu aynı oranda değişmedi.
Alınan maaşlar cebe girmeden eridi.
Yatırımı bırak, geçinemedi.
Derdi çeken bilir. Gerisi lafügüzaf
Enflasyonun uçak hızında yükselişi,
yüksek kira artışları,
döviz kurunun dayanılmaz yükselişi,
gelecek olan doğalgaz faturaları.
Ve diğerleri karşısında asgari ücrete yüzde 50 oranında yapılan zam göze rimel çekmedir.
Dört kez bir araya gelen asgari ücret tespit komisyonuna, filmin başrol oyuncaları Erdem bey ve Münevver hanımın davet edilmemesinden ne olacağı belli idi.
Asıl oğlan ve kızın olmadığı senaryo tutmaz.
Dikkatleri açıklamaya çekenler, elektrik faturalarına hizmet bedeli diye eklenen ve de dağıtım şirketlerine aktırılan 15 TL’lik payı gizliden 64 TL’ye çıkartıldı.
Yapılacak artış bildiğin gibi Ocak ayından sonra geçerli olacak.
Erdem bey ilk günden etiketlerin değiştiği görünce, ekmeğin de yılsonunda 5 TL olacağı söylüyor.
Enerji Bakanı ise doğalgaz fiyat artışlarının hane halkına doğrudan yansıtılmadığından bahsederek faturanın dörtte üçünü devletin karşıladığını söylemişti.
Eee, iyileştirme yapıldığına göre bunu da yurttaşa yansıtacaklardır.
Böylece işçinin fikri alınmadan yapılanın zam olmaktan çıktığını da anladık.
Bahsettiğimiz kalemleri hesapladığında bin 100 Tl’nin daha cebe girmeden alındığını fark etmişsindir.
Peki, Hiperdevülasyon yaşanırken ve de hazinede 134,5 milyar dolar açık varken, hükümete göre yapılan bu büyük (!) artışın suyu nereden geldi.
Birrrr; daha önce geri çekilen ancak Meclis’e sunulan “torba teklife” göre, Antalya Limanı, 140 milyon dolar karşılığında Katarlı QTerminals şirketine verilmişti. Değişen yükümlülüklerde, 25 yıllık süre 2047 yılına kadar limanı işletme hakkı uzatıldı. Yani 49 yıla çıkarttı.
Tırnak içinde, Dünyada bu kadar uzun süreli liman işletme hakkı devreden ülke yok.
Yaniiii, 49 yıllığına ülke geleceğine ipotek koyduruldu.
İkiiiii, kulislerde Katar ile uzatılan Swap anlaşmasında 1 doların 24 TL’ye sabitlendiği,
Üçççç, bazı şirketlerin uygun fiyat karşılığı yine Katarlılara devredilme sözünün verilmesi.
Enişte durup dururken baldızı öpmedi.
Birilerinin dediği gibi de Katar dost filan değil.
Bu gelişmelerden anladık ki, dertleri milletin hangi parayla nasıl geçineceği değil, seçimin hangi mevsimde yapılacağıdır.
Böylece enişte yeni yıla umutlu, baldız ise endişeli girecek.
Yurttaş en kötüyü yaşamamak için mevcutta ki gidişata katlanmaya devam edecek.
Gördüğümüz bir başka gerçeğin ise meclisteki vekillerin karizmatik, yurttaşın ise krizmatik olduğudur.
İşçi, et yerine ekmek almaya devam ederken, Vuslata ermek için baharı bekleyecek.
Her şeye rağmen Dünya dönüyor, hayat devam ediyor.
Şunu da bil ki, bu film iş yapmaz…