Hayat ver, mutlu ol
Yazılarım üzerine iletişim kurup tanışmıştık. Uzun zamandır telefonla sohbet ediyorduk. Artık tanışma zamanı gelmişti.
Hafta içi olduğundan iş yerimden izin alarak ortak noktamız olan Mecidiyeköy’de buluşmaya karar verdik. Az terleyen birisi imiş gibi bir de güneş yanına da heyecanımı alınca gerisini düşünün.
Sanki Belediye otobüsünden değil korumalar arasında lüks bir arabadan inmiş bana doğru geliyor. Kırk yıllık arkadaş gibi sarıldık.
Biri yazar diğeri doktor olunca konular bitmiyor, sohbet uzadıkça uzuyor. Zamanla arkadaşlığımız daha da pekişince, eşiyle evimde misafir etmiş, evlerine defalarca konuk olmaya başlamıştım.
Bir gün Sağlık Bakanlığının bir proje geliştirdiğini kendisinin de bu kapsamda çalışmalara katılacağından bahsetti. Arkasından “Sen organ bağışında bulundun mu?” diye sordu. Bu arada 2005 yılının yanlış hatırlamıyorsam Kasım ayında idik.
Ne olduğunu, amacını biliyordum. Elliye yakın kan bağışında düzenli olarak bulunan biri olarak böyle bir bağışta bulunmamıştım. İlgimi çekti.
Türk doktorlarına her zaman inancım sonsuz, ancak dinime de uygun mu idi? Araştırdım. Kur’an-ı Kerim’de yer alan Maide Suresi’nin 32. ayeti yeterli olmuştu.
Meali; “Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermiş gibi olur.”
Hemen arayarak, “Bu projeye katılıyorum. Ne yapmak gerekiyor?” dedim
Formları dolduruldum. Bir hafta sonra bağış kartım geldi. Mutlu olmuş, yaptığım işten keyif almıştım. Buna vesile olduğu için doktor arkadaşıma şükran ve minnet borçlu olduğumu hiçbir zaman unutamam.
Bilinmeli ki, Organ bağışının dini yönden sakıncası yoktur. Hatta büyük dinlerin çoğu organ bağışını onaylamakta ve desteklemektedir. 3.3.1980 tarih ve 396/13 sayılı karar ile bizim Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu ’da bunu onaylamıştır.
Organ bağışının günah olduğunu savunanlar, Allah’ın bahşettiği vücutlarını değiştirme çabasına girerek, güzelleşme uğruna burunlarını, göz kapaklarını farklı yerlerini estetik yaptırmanın sevap olduğunu sanırım düşünüyorlar. İşte burada bana göre yanılıyorlar.
Eğer 18 yaşını doldurmuşsan ve akli melekelere sahip isen kendi isteğin özgür iradenle, organlarının bir veya birkaçını başka hastaların tedavisinde kullanılması adına bağışta bulunabilirsin. Öyle estetik için bir sürü para ödemene de gerek olmadığı gibi ağrısı, sızısı, tedavi süreci de yok.
Bu tür bir bağış sayesinde pek çok kişinin hayat kalitesi yükseltebileceğin gibi, bir o kadarının da hayata tutunması sağlayabilirsin. Kronik organ yetmezliği gibi hayati durumlarda organ bağışı son derece önem kazandığı keşke başımıza gelmeden bilsek.
Maalesef ülkemizde nüfusumuza göre bağışçı sayısı çok düşük. Kendi sağlığı için aşı olmayanlardan organ bağışlanması da beklenemez.
Elbette kimseye bir zorlama yapılamaz. Sadece insanlık görevi olduğunu unutmamak gerekiyor. Yaşamımızda yapamadıklarımızı ölümümüz ile bizden sonrakiler için yapabiliriz.
İçi yaşama umudu ile dolan insanların organ bağışı beklemekte olduğunu unutmamalıyız. Genci yaşlısı her yaştan insan çeşitli sebeplerden dolayı organa ihtiyacı olduğunu bilmeliyiz. Onlar için bir gelecek, yaşam olabiliriz. Bulunmadığı takdirde hayata olan umutlarını her geçen gün kaybederken biz sağlıklı fertler duyarsız olamayız.
Düşünsene organ bağışlayarak bir kişinin hayatını değiştirdiğini, yazarken bile mutluluktan estetiksiz yüzüme gülümseme oturuyor.
Dünyaca ünlü boksör Muhammed Ali “Başkalarına hizmet, burada, Dünya’daki odanız için ödediğiniz kiradır” derken organ bağışını ne güzel ifade ediyor.
Yani güzel insan, öldükten sonra başkalarını yaşat. Yaşat ki senden sonra yaşayanlar olsun, organların çürümesin umut olsunlar.
Galiba organlarımı bağışlamaya gittiğim platformda okumuştum. Aklımda kaldığı kadarıyla şöyle yazıyordu.
“Öldükten sonra gömülürsem çürürüm. Eğer yanarsam kül olurum. Ama bedenimi bağışlarsam birçok kişiye hayat ve mutluluk vermek için yaşarım.”
Anne olanlar ve adayları Amanda Washek’in söylediklerini çok iyi anlayacaklardır.
“Sadece dört yıl önceki hayatımı düşündüğümde koşullar çok kötüydü. Altı ay sonra hala hayatta olup olmayacağımdan emin değildim, şimdi, anneyim, çünkü birisi organ bağışçısı olmaya evet dedi.” Bu annenin mutluluğunu maddiyatla vermen mümkün değildir.
Kuran-ı Kerim’de yer alan Kıyame Suresinin 3. ve 4. ayetleri:
“İnsan kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.”
Sözün özü; Hayat ver. Mutlu ol…