Diyanet, kuru fasulyenin faydalarını da anlatacak mı?
Geçtiğimiz günlerde akıllarına nereden geldiyse, Zafer Haftasında kurucuları Atatürk'ü akıllarına getirmeyen Diyanet İşlerimiz midye, kalamar, yengeç , istakoz ve karides’in yenilmesinin haram olduğuna dair fetva yayınladı.
İşin ilginç bir yanı da, Allah, Maide Suresinde denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğunu buyurduğunu ekledi. Sonrasında da, Allah’ın inananlar için gönderdiği Kuran' ın da olmayan mezheplere göre bu tür yiyeceklerin değişik yorumlandığını belirtti.
Yani ,”Bu ne perhiz, bu ne biçim turşu” denilen cinsten laf etti.
Neymiş miş, deniz mahsülleri Hanefi Mezhebine göre yenilirmiş, Şafi Mezhebine göre yenilmez miş miş…
Şimdi sayın diyanete sormak lazım. Yahu arkadaş o zaman bu dinin özelliklerinden olan birleştirici, bütünleştirici özelliği nerde kaldı?
Diyanetimiz kendine iş arıyor ve gereksiz açıklamalar yaparak kendinden bahsettirmek istiyorsa, öncelikle dinde ve imanda ayrımcılık yapan şu mezhepler ve tarikatlar meselesine el atmalı ve birliği sağlamalıdır.
Peygamber efendimiz zamanında olmayan, kutsal kitabımız Kur'an da yerini almayan mezhepler. Sonra ne oldu da yüzlerce sene sonra günümüzdeki partiler gibi mezhepler kuruldu ve yayıldı?
Kurucular kutsal dinimizi kendilerince yorumlayıp, “Şöyle olursa böyle olur” cinsinden menfaat ve rahatlıklarına uygun kuralları olan mezhepleri kurmuşlar. Aradan asırlar sonrasında yetmemiş, günümüzde mezhepleri yeterli bulmayan birileri yine islam’a uygun olmayan bir takım kıyafetler uydurarak sarık, sakal, şalvar ve cübbe giyerek, bir takım tarikatlar kurup, hatta peygamberimizin bile yapmadığı Allah’la kulları arasında aracılık yaptıkları tarikatları kurmuşlar ve kurmaya da devam ederek, faaliyetlerini sürdürüyor, hatta devlet yönetimine sızıp söz sahibi olanlar dahi varmış.
Kutsal dinimiz, Allah’en emri ve gönderdiği ayetleri ile var olduğuna göre; Kainatı yoktan var eden yüce Mevla, “Son peygamberimizden sonra gerekirse mezhepler kurun ve islamı yaşatın” deyemez miydi?
İslam bir bütün olduğuna göre, Müslüman olan bir kişi bir mezhepte abdestli iken toplu iğnenin başı kadar kanama olsa abdesti bozulur ve yenilenmesi gerekirken, bir diğer mezhepte kan ayakkabıdan taşsa bile abdest bozulmuyor. Bu durumda bu nasıl din birliği oluyor? Yine köpeğe ve kadına el sürünce abdest tazelemek gerekirken bir başka mezhepte cilve silebiliyor.
Ayrıca Müslüman olan devletlere bir bakalım. Öncelikle ülkemizde amipler gibi çoğalan tarikatlar arasında bile din bütünlüğünü görmemiz mümkün değil. Mezheplerde olduğu gibi islamda tarif edilemeyen bir takım kıyafetlere bürünen bazıları Arap dilini de öğrenmiş, kur’a9n surelerinden bazılarını da ezberlemiş ise hemen molla oluyor ve menfaatine uygun tarikatını da kuruyor. Sonrasında maddi ve manevi olarak insanlarımızı sömürüyorlar. İşin garip tarafı devlet yöneticilerimiz onların oy potansiyelinden yararlanmak için onlarla görüşmeler yaptığı gibi, yiyecekler hakkında fetva veren Diyanetimiz onlara gıkını çıkaramıyor ve ”Yaptığınız yanlıştır” da diyemiyor.
Müslüman ülkelerde birlik yok
Müslümanlık kul hakkı başta olmak üzere, hak, hukuk, adalet, sevgi, saygı, birlik, bütünlüğü, yardım ve dayanışmayı gerektiren barış dini olduğu bilinen bir gerçek olduğuna göre;
Başta ülkemiz olmak üzere, Arabistan ve Arap yarımadasındaki devletler ile Suriye, İran, Irak, Mısır, Libya ve diğer Müslüman devletler arasında birlik ve beraberlik olduğunu söyleyebilen var mıdır?
Hele hele son günlerde dünyanın başına bela olan Afganistan’daki yobazların uygulaması İslamiyetin neresine uygundur?
Dinimizde haksız yere bir kişiyi öldüren tüm insanlığı katletmiş sayılmıyor mu?
O zaman islamiyetin yukarıda saydığımız özelliklerini uygulayan devlet nerede? Allah'ın gönderdiği kutsal dinimiz bir takım kişiler tarafından değişikliklere uğratılmış ise varın gerisini siz düşünün.
Diyanete görev
Milletin yiyeceğinin haram veya helal olduğu ile değil de, İslamiyetin birliği, bütünlüğü, adaleti üzerinde çalışın. Oluşturulmuş hurafeleri yok edin. Kendi kafalarına göre kurulmuş tarikatların İslamda yeri olmadığını belirtin ve uygulamaları ve dini tek olması gerektiğini anlatın.
Bunlarla değil de yiyecek ve içeceklerle uğraşacaksınız, o zaman kasaplara giremeyen, marketlerde et reyonuna bakmayan insanlarımıza kuru fasulyenin ve ıspanak’ın faydaları anlatın. Bu nimetlerinde et yerine geçtiğini halkımız anlasın. O zaman belki et alamadıkları için üzülmezler.
Gazel söz: Allah ve Kuran ile aldatanlara inanmayın. Dinimizin sembolü sarık, sakal, cübbe veya türban değil; Ahlak, adalet, akıl ve ilimdir. Bu nedenle Allah’ın ilk ayeti oku olmuştur.