Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
10°
Ara

'Hayır'da hayır vardır' (2)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
'Hayır'da hayır vardır' (2)

Romalı düşünür ve yazar L.A.Seneca, “konuşmak aklın ön sözüdür” der. ‘Hayır’ diyemediği için ‘Evet’ kapılarını herkese açık tutan bir kimse, ummadığı konu ve konukları ve hatta yabani tüm otları hayatına davet eder. Çünkü hayır diyemeyen bir zihnin ön sözünde ‘Hoş geldiniz’ yazar. Bu hoş geldiniz, aynı zamanda ‘buyurun hayatıma istediğiniz zaman, istediğiniz gibi girebilir ve hatta beni dilediğinizce kullanabilirsiniz’ anlamlarına gelir.

Geçen haftaki yazımızda Hayır diyebilmenin en etkili 11 yolunun ilk altı maddesini paylaşmıştık. Şimdi diğerleri ile yolumuza devam edelim…

 

* * *

Hayır diyebilmenin en etkili 11 yolu


7. İltifat edin

İnsanlara sadece olumsuz bir şey söylediğimizde alınma, kırılma ve değersiz hissetmelerine de yol açabiliriz. Oysa konunun öncesinde edeceğimiz iltifatlar, ardından gelecek olumsuz cevabımızı hem daha sıcak karşılayacak hem de daha kolay kabul etmelerini sağlayacaktır.

“Bu konuda tanıdığım en akıllı kişi sensin.”
“Bu alanda senden daha zeki birini görmedim.”
“Yakın çevremde senin gibi güvenilir insan yok denecek kadar az.”
“Eğer böyle bir işi yapacak olsam mutlaka seninle yaparım. Fakat bu iş kolu ilgimi çekmiyor” ya da “Şu an benim hedeflerimle örtüşmüyor” ve benzeri olumlu içerikli sözler, hayır derken karşımızdakinin incinmemesini de sağlayacaktır.

8. Hayır’dan BeIki’ye geçmeyin

Bazı insanlar o kadar ısrarcıdır ki evet cevabını almadan ya da taviz verdirmeden vazgeçmezler. Bu yaklaşımlar karşısında hayır’dan belki’ye bir geçiş yapmak emin olun evet yanıtı ile sonuçlanacak ve bundan memnun olmayacaksınız.
“Seni iyi anlıyorum fakat saatlerce de konuşsak cevabım değişmeyecek” şeklinde bir tutum, karşı tarafın ısrarını kırmanıza ve konunun uzamasına engel olacaktır. Bu konuda sıfır tolerans kuralını uygulayın, sakın ha sakın esnek olmayın, taviz vermeyin.


 

İçim rahat değilse, karşılıksız bile olsa,
mutluluğu istemem.”

Albert Camus (Başkaldıran İnsan)


9) Çerçeveyi belirlemek
İlişkilerimizde bazı durumlar vardır ki “Evet, ama…” cümlesiyle giriş yapmamızı gerektirebilir. (Naçizane tavsiyem kendinizi bu tür başlıklardan arındırmanızdır.) Bu durumları görmezden gelmemeli bilakis anında pozitife dönüştürmeliyiz. Nasıl mı?
Söz konusu destek talebinin sadece bir kısmı için “Yardımcı olabilirim fakat…” diye söze girip, “…buna bütünüyle vakit ayıramam” diyebiliriz. Ne kadar zaman ayıracağımızı, neden böyle kısıtlı bir imkân dâhilinde hareket edeceğimizi tüm açıklığımızla dile getirmeliyiz.
“Yardımcı olabilirim fakat bu konu boyumu biraz aşıyor, şöyle bir şey önerebilirim…” diyerek ilgili yere yönlendirebiliriz.
“İhtiyacının sadece şu kısmında yardımcı olabilirim, çünkü…” deyip diğer kısım veya kısımların ilgi ve bilgi dâhilinizde bulunmadığını söyleyebilirsiniz.

Söz konusu yardım talebinin bütününe olmasa da ne kadarına katkı sağlayabileceğinizi seçebilir, çerçevenizi netleyebilir, karşınızdaki kimseye iletip, artık konunun sizi yönetmesinin önüne geçtiğiniz gibi, konuyu da bizzat kendiniz yönetebiliriz.

 

10. Hissettiklerinizi paylaşın

Memnuniyet duymadığınız bir istek karşısında anlaşılmak için ikna etme yoluna gitmemeli; duygu ve düşüncenizi yumuşak bir ifadeyle dile getirmelisiniz. Kendinizi doğru ve sağlıklı ifade ettiğiniz halde karşınızdaki kişi dinlemiyor, söylediklerinizi dikkate almıyor, dahası durumu gerçekten anlamıyorsa bu, onun hikâyesidir deyip geçmelisiniz.
Birçok kimse, bir ricayı neden geri çevirdiğiyle ilgili karşısındaki kişiyi ikna etme çabasına giriştiğinde, söz konusu isteği yerine getirmekten daha fazla zaman ve enerji harcamaktadır.

Talebi gerçekleştirdiğinizde ne hissedeceğinizi açıkça dile getirmeli ve bu tür isteklerle size gelmemesini kibarca söylemelisiniz. Eğer bir öğrenciyseniz, okulu asıp bilardoya gitmek, sigara içmek v.b. kaçamaklar için arkadaşlarınız çağırıyor, ısrar ediyorsa onlara şöyle demelisiniz: Seninle birlikte vakit geçirmeyi seviyorum. Fakat anneme, babama yalan söylediğim için kendimi iyi hissetmiyorum. Hatta kendimden utanıyorum.”

Aslında biz böyle bir durumda arkadaşımızın ricasını reddetmiyoruz. Kabul ettiğimiz takdirde olacağımız kişiyi reddediyoruz. Yalancı olmak istemiyorum, demek kendimizle ilgilidir ve bu oldukça önemli bir hamledir.

Mutsuz olacağınızı, sizi olduğunuzdan daha aşağı çekeceğini bildiğiniz tüm talepleri gönül rahatlığıyla reddedebilirsiniz.

Ancak kendinize de bir öz eleştiride bulunmalısınız:
Daha iyi teklifleri hayatıma nasıl çekebilirim?

 

11. “Hayır, yapamam.”

Bazen doğrudan “hayır” deyin. En net, en kolay, en basit haliyle hayır deme özgürlüğünüzü kullanın. Karşınızdaki kişinin yanıtını bekleyin. Ne kadar az konuşursanız o kadar az soru alıp açıklama yapmaktan bağımsızlaşabilirsiniz.
Kimi zaman sadece hayır cevabınızdan dolayı karşınızdaki kişinin yaklaşımına şaşıracaksınız. Onların ‘peki’ deyip gitmelerini, ‘nasıl istersen’ deyip konuyu değiştirdiklerini görecek, hatta açık sözlü olduğunuz için size teşekkür ettiklerine dahi tanık olacaksınız. Böylece çekinmenize gerek kalmadığını, korktuğunuz kadar büyük, olumsuz veya zor olmadığını da fark edeceksiniz.


“Bir yaşam sanatı ustası, işiyle oyunu,
çalışmasıyla boş vakti, zihniyle bedeni,
eğitimiyle dinlencesi, sevgisiyle dini
arasında fazla ayrım yapmaz. Birini diğerinden
ayırt edemez, yalnızca yaptığı her işte kendi
mükemmellik vizyonunu takip eder ve aslında
çalışıyor mu, yoksa oyun mu oynuyor sorusunun
yanıtını başkalarına bırakır.
Ona göre her an, her ikisini de yapıyordur.”
Buda



Bu maddelerde sanılmasın ki ilişkilerimiz a’dan z’ye evet-hayır üzerine kuruludur. Hayat siyah olduğu kadar, beyaz, beyaz olduğu kadar gri, gri olduğu kadar kırmızı, sarı, yeşil, mavidir aynı zamanda.
İnişler çıkışlar, düşüşler tırmanışlar, ortalarda bir yerde savruluş veya toparlanışlar hayat dediğimiz oyunun birer renkli parçalarıdır.
Her birimiz bu parçalardan kendimize bir karakter yaratırız.

Hepimizin bir eşiği geçme süreci farklı işlemektedir. Hayır diyemeyen birçok kimsenin de bu eşiği geçişi kolay olmayabilir. Hatta bunu öğrenmek için, binlerce evet’in acısını çekmek zorunda dahi kalabilir.
Ben, hayır demeyi tadını beğenmediğimiz bir şurubu içmeye benzetiyorum. İlk başta hoşumuza gitmiyor, yüzümüzü buruşturuyor, yutarken zorlanıyor ve bu halden bir an önce çıkmak için üstüne hemen bir bardak su içiyoruz. Peki, böyle acı bir tada neden katlanıyoruz? Çünkü sonunda iyileştireceğimizi biliyoruz. İşte ‘hayır’ diyebilme sürecimiz de böyledir. Bir kez öğrendikten sonra bunun bizde oluşturacağı huzuru, rahatlığı, iyi hissetme duygusunu tadacak ve daha kolay hayır diyebileceğiz.
Bir iyi haber de şu ki bizim bu duruşumuz dışımıza yansıyacağı için, insanlar bir şey istemeden önce bizim yerimize düşünecek ve birçoğu hayır cevabını vereceğimizi de kendiliğinden bileceklerdir.
Bu sayede kendimize, işimize ve önceliklerimize daha fazla zaman ayırabileceğiz.

Her zaman aklınızda olsun, ‘Hayır’da hayır vardır…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *