İyi günlerde olanlar bunlarsa gelecekte ne olabilir ki?
Devlet yöneticimiz İYİ Parti Başkanı Meral Akşener'in Rize ve doğa katliamı yapılan İkizdere ziyaretinde bazı AKP trollerinin saldırıya uğraması sonrasında, “Gelin hanıma ders verildi. Bunlar daha iyi günleriniz. Dur bakalım daha neler olacak neler” dedi.
İşin ilginç yanı Akşener, Cumhurbaşkanı Tayyip Beyin memleketinde açılmak istenen bir taş ocağı için doğa katliamı yapılıyor diye direnen İkizderelilere destek çıkmak onların sorunlarını dinlemek için oradaydı. Rizeliler dertlerine derman olmak için orada olan Meral hanımı bir anda unutup hemşehrileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıkmayı seçtiler.
Önlemler alınmamış olsaydı Ana Muhalefet Partisi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara Çubuk’taki ki saldırısına benzer belkide daha vahimi olabilirdi.
Sonrasında haklı olarak kıyamet koptu. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu söyleminden dolayı eleştiri yağmuruna tutuldu. Doğal ve haklı olarak Cumhurbaşkanının ülkede yaşayan herkesin başkanı olduğu ve yaşayan herkesten sorumlu olduğu, yaptığı yemin hatırlatılarak davranış ve sözlerinin yakıştırmadıkları belirtildi. Çoğu da son günlerde süregelen mafya furyasında konuşan, mesajlar yayınlayanların sözlerine benzettiler.
Neler olmuştu
Şimdi Tayyip Beyin, “Bunlar iyi günlerinizdir” dediği ve yaşadıklarımızla yaşadığımız günlere bakalım.
Geçmişte neredeyse dövülmeyen, vurulmayan gazeteci kalmadı. Ahmet Takan,, Orhan Uğuroğlu, Murat İde, Yavuz Selim Demirağ, Sabahattin Önkibar ve son olarak Levent Gültekin, evlerinin önünde sokakta dövüldüler. Emniyet güçleri faillerini yakaladı, hemen hepsi ifadelerinden sonra ya direk ya da Adli Kontrol Şartıyla serbest bırakıldı. Hapse atılan cezası verilen hiç kimse yok.
Emekli Amiraller bir bakıma konunun uzmanı olmaları ve meslekleri gereği Montrö Andlaşması ile ilgili görüş bildirenlere, “Vay siz misiniz görüş bildiren” denilerek, Amiraller için darbe teşebbüsü ya da iması yüzünden soruşturma başlatıldı. Bazılarını gözaltına aldılar Adliyeye sevk edildiler ve elektronik kelepçe takılmak suretiyle ve Adli Kontrol Sistemi ile serbest bırakıldılar. Son günlerde bu konuya tekrar dönüldü ve ifadesi alınmamış olanların ifadeleri alınmaya başlandı.
Ana Muhalefet Partisi Başkanı Kılıçdaroğlu Ankara'nın göbeğinde Çubuk’ta dövülüp linç edilmek istendi, soruşturma açıldı, faillerden bir kısmı yakalandı. İfadeleri alınıp serbest bırakıldı Daha önce TBMM’de kendisi yumruklandı. Artvin’de PKK Terör örgütünün silahlı saldırısına uğradı.
Milletvekillerin önü kesildi sokakta ve evlerinin önünde öldüresiye dövüldü. Bazısının failleri yakalandı ifadeleri alındı ve serbest bırakıldı. Milletvekili dövüp yakalanmayanlar, sanırım şimdi tesbih sallayıp övünerek geziyorlardır.
Selçuk Özdağ’ı dövüp başını parçalayan lardan yakalanan oldu ama, şimdi onlar da geziyor.
Meral Akşener'in evine baskın düzenlendi. Rize de dövülmek istendi teşebbüs edenler belli olmasına rağmen kimseye bir şey yapılmadı.
Ne oluyor?
Esnaf kan ağlıyor. Çoğu iş yerini kapattı. Birçoğu icralık bazıları borçlarından dolayı hayatına son vermeyi tercih ettiler.
İşsizlik ülkemizin kurulduğundan bu yana bu seviyede görülmemiş olduğunu devletimizin resmi kurumları bildiriyor. Üniversite mezunu gençlerimizden dörtte biri ancak iş bulabiliyor. Birçok üniversite mezunu gencimiz mesleği ile ilgili işten ziyade, temizlik işçiliği, otoparkçılık. mahkeme katipliği, mübaşirlik, gib işler başvurular olduğu gibi yüzde 70’i ülkemizi terk etmek istiyor.
Atanamayan öğretmen, sağlıkçı EYT’lilerin feryatları arşı alayı boyluyor.
Döviz dur durak bilmiyor. Kayıp olduğu söylenen dövizlere soranlar kendini karakollarda buluyor. Artan dövizler iç piyasayı etkileyeceeğinden iğneden ipliğe zaten pahalı olan tüm ihtiyaç mallarına yeniden zamlar arka arkaya geliyor.
Yoksulluk, yoksulluk, işsizlik ve pahalılık diz boyu.
Çiftçi perişan ve icralık. Tarlası ve toprağı ile dargın. Ek maliyetler nedeniyle ekemiyor, dikemiyor. Ektiğini biçemiyor. Biçip hasat etse de satamıyor. O zaman tarlasını toprağını terk ediyor. Böylece işsizler ordusu ve yoksullar ordusu sürekli artıyor.
Bunlar saymakla bitmiyor ki. Dert bir değil elvan elvan. En basitinden ülkemizde süren kuraklık nedeniyle buğday, nohut, kuru fasulye, mercimek rekolte miz şimdiden düştü ürettiklerimizi değil ihraç etmek, iç piyasayı bile karşılayacak durumda değil. Bu ürünler ithal edilmek durumunda kalınacak ve dolayısıyla bunları ve daha nice yiyecekleri pahalıya yiyeceğiz. Bu yokluk ve yoksullukta kim ne kadar alıp ne yiyecekse Allah hak getire.
Peki ne olacak?
Dövizin artışı durdurulamayacağına göre, ithal edilen her şeyi pahalıya almaya ve tüketmeye başlayacağız.
“Daha bunlar iyi günler, daha neler olacak neler” denildiğine göre, sokaklarda kadınlar patır patır öldürüldüğüne, vatandaşın can güvenli konusunda endişeleri olduğuna, Parti Liderleri, Milletvekilleri, gazeteciler dövülüp bir tarafları kırıldığına ve edenin yanına kaldığına göre, demek ki vatandaş bu salınan korkulardan sonra konuşamayacak, fikir beyan etmeyecek, idare edenleri eleştirmeyecek, siyasiler öyle akıllarına gelen yerlere gidemeyecek, mafya liderlerinin söylediklerine bakacak ama, bir şey demeden ne yapılacağını merak etmeyecek ve bekleyip görecek.
Hak, hukuk arayanlara, dertlerine anlatmak isteyenlere gaz ve tazyikli su sıkıldığına göre, bunları iyi gün sayıp bundan sonra bu tür eylem yapanlar vurulacak. Dövülecek, bir yerleri kırılıp sürüklenecek mi?.
Siyasetçilerin bazılarından korumaları alındığına göre onlar bir takım troller tarafından çok daha rahat tartaklanıp dövülecek ve ülkemizde kaos yaratılacak. Korku salınacak demektir.
Herkes bundan sonra ayağını denk alsın ve kendini korumaya ve özellikle üstüne lazım olmayan şeylere karışma maya baksın demektir.
Halbuki, dostluk, kardeşlik, hukukun üstün olduğu bir düzen demokratik hakların olduğu ve kimsenin kimseye karışmadığı, adının soyunun ne olduğuna, rengine, diline, inancına bakılmadan bir arada huzur içinde yaşamak çok daha iyi değil mi? Bizim gelecekte görmek istediğimiz bunlar ve gelişmiş çağdaş bir ülke. Yani gergin, kindar, korkulu bir ülke değil.
Ne dersiniz?