Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara

Bu kişiler, “Bakara. Makara” denilirken neredeydiler?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bu kişiler, “Bakara. Makara” denilirken neredeydiler?

Cüneyt Akman’ın sunduğu Zamanın Ruhu adlı programına konuk ettiği Yılmaz Özdil'i  programı daha önce izlememiştim.

Program sonrasında vay dinle, kuranla ayetlerle dalga geçildi. Bu adamların cesetleri camilere alınmamalı şeklinde vaveyla kopunca meraklandım ve program’ı izledim.

Akman konuğu olan Özdil’e, “Yazılarınla rekor okuyucun olduğunu biliyoruz. Akar ile gezmeye gitmem dediğin için beş ay hapis alarak adliye tarihine geçtin. Bu konuyla ilgili ne diyorsun? Diye bir soru yöneltiyor.

Yılmaz Özdil, “Doğrudur. Beni SÖZCÜ davasına dahil edemediler. Sn. Akar’ın daha önceki olaylar ve gelişmelerdeki tavrından dolayı onunla gezmeye gitmem diye esprili bir yazı yazdım ve böyle bir ceza aldım. Ne diyeyim ki” diyor.

Sonrasında, “Ülkemizde hüküm süren kuraklık nedeniyle Diyanet İşleri talimatıyla yağmur duası yapıldı. Meteoroloji tahminlerine bakıldığında o günlerde yağmur yağacağı belirtilirken böyle bir duanın yapılmasını nasıl buluyorsunuz “ diye bir soru yöneltiyor.

Yılmaz Özdil, “ Ben şuan İzmirdeyim. Bize gavur İzmir diyorlar ama edilen dua en çok burada tuttu. 3 gündür burada yağmur var. Şimdi tabi önceki günkü yazımda da anlatmaya çalıştım. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde astronom bile çalıştırılıyor. Dolayısıyla bilimden uzak bir kurum değil. Astronomdan haberdar olan bir kurumun meteoroloji biliminden haberdar olmaması mümkün değil” demiş.

Sonrasında pandemi, aşı ve siparişleri konuşmaları ile devam ediliyor.

Bakara, Makara” denilirken neredeydiniz?

Olay bu. Neresine ve ne için feryat figan ediliyor bilemem.

Yalova Üniversitesi Öğretim görevlisi Doç. Ebubekir Sifil, sanki ona sorulmuş ya da kendini fetva makamına koymuş, ya da dinimizin temsilcisi ymiş gibi, Bunlar dinimiz, kuran ve ayetlerle dalga geçtiler gerekçesiyle Diyanet İşleri Başkanlığına çağrıda bulunarak, “Bunların cesetleri camilerimize alınmasın” buyuruyor.

Yahu arkadaş, sana fikrini soran mı oldu?

Dinin temsilcisi sen misin?

Camiler senin ya da babanın mülkü mü?

Ayrıca Anadolu da cenaze namazları illa ki, camilerde kılınmıyor ki. Yani Öğle ve İkindi namazlarını beklemeden de cenazeler bir musalla taşına yoksa bir masaya konularak namaz kılınır ve mezarına konularak fatihası okunur ve ahirete yolcu edilir. Bundan sonrası Allah’la kulu arasındadır.

Durumdan kendine hiçbir vasfı olmadığı halde vazife çıkaran arkadaş, bu kadar dinimizi biliyor ve savunuyorsun iyi de, bir zamanlar birisinin, “Yahu, her Cuma günü bir ayet sallıyorum. Bakara, Makaradan bir twvit çakıp idare ediyorum” derken neredeydin?

Bunu Söyleyen Egemen Bağış’ın şimdi Çekya Cumhuriyeti (Prag)da  büyük elçi olduğunu biliyor musun?

Bilmiyorsan gazeteci Metehan Demir ile yaptığı telefon konuşması halen internette duruyor. İstersen dinleyebilirsin.

Tabi o zaman duysan da sesini çıkaramazdın çünkü kendisi hükümet görevlisi idi. Ama şimdiki durumdan yararlanmak ve bir yerlere mesaj vermek için dini kullanman gerekiyor du değil mi?

Yetmedi, bu arkadaşa Ayasofya Camii'mizin Baş İmamı Prof. Mehmet Boynukalın, Allah'ın ayetleri ile alay ederek küfüre girdiklerini belirterek Sifil’e arka çıkıyor.

Hocam söz konusu gazetecilerin yaptıkları konuşmalar ortada. O konuşmaların neresi ayetle alay ediyor. O konuşma bilimden bahsediyor ve Diyanet İşleri  Başkanlığının önemli kadrolara sahip olduğunu belirterek bir bakıma Diyanetimizi övüyor.

Şimdi Avukat Celal Ülgen, Ebubekir Sifil’in söylediklerini yargıya taşıyarak, kişilere “Ceset” dediği için, “Hakaret” ve ”halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ten suç duyurusunda bulunda.

Sonuç ne olur bilinmez ama, bekleyip göreceğiz.

Diyanet gereğini yapmalı

Öncelikle Allah herkese hayırlı ölümler versin ve kim nereden ahrete yollanmak isteniyorsa oradan gönderilmesini nasip etsin. Bazı haller olur ki, herkese o musalla taşından yolcu edilmek nasip olmaz.  Bu nedenle herkes ölümün bile hayırlısını talep eder.

Diyanet İşleri Başkanlığımız’ın işi dinimize sahip çıkmak ve onu en iyi şekilde öğretmektir. Bu kurumumuz görevini yapmaz ise, birileri çıkıp kendi kafasına göre fetva verip ahkam kesmeye başlar. Kimileri, “ Üniversite Fuhuş yuvası” der. Kimileri çocuk taciz ve tecavüzüne, “Bademleme” der.  Kimileri kanunlarımızda açıkça yasakken, kız çocuklarının 9-10 yaşından sonra evlenebilir fetvası verir. Bu gibi konuların günümüzde çoğaldığını duyuyor ve izliyoruz.

Müspet ilimle ters düşmeyen dinimiz bilgisiz ve merdiven altı tarikatlara ve onların din taciri sahte şeyh ve liderlerine bırakılmamalı bu tür insanların söylediklerine itibar edilmemesi gereğini anlatmalıdır.  Bu tür kişilere bırakılırsa birileri çıkıp ipe sapa gelmeyen laflar ederek dinimizi zayıflattığı ve itibarsızlaştığı bilinip tedbir alınmalıdır.

.Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş Hocam, bunları yapın ne olur. Yapın ki, dinimiz din pazarlamacıların eline düşmesin ve layık olduğu şekliyle bilinip,öğrenilsin ve uygulansın.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *