Nasıl iktidar olunur, iktidarda ve gündemde kalınır
Yaşadığımız günlerde gündem o kadar sıklıkla değişiyor ki, yorumlamak için zaman yetmiyor.
Bir bakıyorsunuz Merkez Bankası’nın müdürü değişiyor.
Arkasından, “Vay benim neden haberim olmadı" diyen Maliye Bakanı değişiyor.
Ne alaka ise Bakan değiştiği için döviz yüzde on oranında düşüyor.
Yine ne ilginçtir ki, faizlen 10.25 ten yine piyasada geçerli olan yüzde 15'e resmi olarak getiriliyor. Bu sırada,” Döviz düşer vatandaş faize yönelir” denilse de, döviz yine tırmanmaya başlıyor.
Bu sırada, şartlı tahliye edilmiş bir hükümlü, hiç gereği yokken ve amacı belli değilken, sırf gündemde oluşturup gündemde kalmak amaçlı muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu'nu tehdit ediyor.
Arkasından kendi Fikrini açıklayan İktidar Partisinin önemli dört kurucusundan biri olan Bülent Arınç, yaptığı açıklamalar nedeniyle paratoner olup şimşekleri üzerine çekiyor ve sonunda Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşme sonrasında 2019 yılında kurulan ve eski TBMM Başkanlarından oluşan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa ediyor.
Bu konuya ve bu kurulun ne yaptığına daha sonra değineceğiz. Şimdi gelelim başlığa.
Nasıl iktidar olunur?
Şüphesiz her kurulan parti iktidar olup ülkesine ve milletine hizmet etmeyi amaçlar. Nitekim, kurulduğundan bugüne kadar ülkemizi yöneten AKP’de, “Halka hizmet, hakka hizmet etmektir” diyerek iktidar olmuştur.
İktidar olmak boş vaatlerle olunmuyor. Halkın karnı buna tok. “Hak, Hukuk, Adalet” deniliyorsa bunun partilerin içerisinde ve tüzüğünde olması ve harfiyen uygulanması gerekiyor.
Halka sadece seçim zamanlarında değil her zaman gidilip onlara yalnız olmadıklarının arkasında bir gücün olduğunun güveninin verilmesi gerekiyor.
İlçe, il örgütlenmelerinde ve yöneticiliklerinde, meclis üyeliklerinde ve vekilliklerde gerçek anlamda halkı temsil edecek, onların sorunlarını bilecek. Çözemiyorsa bile çözüm yolları önerecek ve bunları halkla paylaşacaklar dan oluşması gerekiyor.
Buna dikkat edilmez ise sonrasında tüm partilerde görüldüğü gibi kırılmalara, bölünmelere ve ayrılıklara mahal verilmemesi gerekiyor.
Her parti iktidara yürümenin mahalli idarelerden başladığını bilmeli ve buralara atanacak kişilerde, “Benim adamım, senenin adamın” demeden yukarıda belirtilen özelliklere uyulması gerekiyor.
Göreve gelen yöneticilerin ise adam kayırmadan şeffaf bir yönetim uygulaması mutlaka gerekiyor.
Bu özellikleri çoğaltmak pekala mümkün. Gerekirse daha sonra sadece bu konuyu geniş bir şekilde yazıp kamuoyunun dikkatine sunabilirim.
Şunu belirtmekte yarar var. İktidara yakın olan CHP’nin yerel yöneticilerinden çoğu bu hususu uyguluyor. Halkla iç içe yaşayıp onları insan yerine koyarak halleşip, dertleştiğini görüyorum. Bu görevde olanlar şu bilsinler. Ülkemizi 18 yıldır yöneten Ak Parti bu temeli yıllar önce Kağıthane Belediye Başkanlığını kazanarak bu yola girmişti.
Nasıl iktidarda kalınır?
Ülkemizde tek partili dönem haricinde hiçbir parti şu an ülkemizi yöneten Ak Parti kadar iktidarda kalmadı.
İktidar partisi kurulurken, gömlek değiştirdiklerini, herkesi kucaklayacak larını, ayrım, kayrım yapmayacaklarını açıklayıp seçime girerken de, her kesim ve fikirden insanları arasına katıp TBMM’ye taşıdılar.
Yeni iktidar olmaları nedeniyle ilk beş yıl yerleşme plan, proje ve tadilatla geçti. Bu arada sonraki yıllarda neler yapacaklarını ve halkı kendilerine nasıl bağlayacaklarının hazırlıklarını yaptılar.
İktidarda kalmak için elbette çok paraya ihtiyaç olduğu kesin. Bu nedenle devam eden yıllarda bunu temin etmek için daha önceleri yapılan çok sayıda üretim ve hizmet sektörlerini yıllar önce iktidar olan ANAP döneminde olduğu gibi özelleştirmeye ağırlık verildi. Buradan elde edilen paralarla halka çiftçi desteği, sosyal yardım adı ile yaşlılık ve çocuk paraları, yeşil kart ile bedava sağlık hizmeti, yerel yönetimlerle devlet imkanları birleştirilerek evlere ihtiyaç sahiplerine çeşitli adlarda yardımlar yapılmaya ve bunu sürekli hale getirmeye başlanıldı.
Halkın çoğu bu yollarla adeta muhtaç hale getirildi. Buna din ve İslami esaslarda katılınca halkın oyları alındı ve iktidar sürdürüldü.
Sonraları yap işlet devret modeli ile devlet kendine yeni müteahhitler yarattı. Onlarda yabancı ortaklar bularak yollar, tüneller, köprüler, havaalanları, hastaneler ve daha nice yatırımlar yaparak gelişen büyüyen Gayri Safi Milli Hasıla da kişi başı payları artan bir ülke haline gelindi. Bu gelişmeyi gören ve yaşayan halk sonunda bedelini kendisi ödese de oy vermeyi sürdürerek Ak Parti iktidarını sürdürdü.
Bir zamanlar bir belediye başkanına, “Başkan falan mahalle imara açılması sonucu ilçe nüfusunu geçti ama senin oraya hizmet verdiğini göremiyorum. Gelecek seçimlerde bu durum senin için iyi olmaz” demiştim.
Başkan bana, “Olur mu ağabey oranın çöplerini alıyoruz ya” demişti. Son seçimde belediye başkanlığını kazanamadı.
Şimdilerde ülkemiz, aynı durumu yaşıyor. Hastane, yol, tünel, köprü, havaalanı paralarını hem de döviz cinsinden ödemekte zorlanmaya ve ödeyemez hale geldi.
Cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri bunun farkında olmalılar ki, ta başlara dönüp, hukukta, ekonomide, kalkınmada ve eğitimde reform yapacaklarını dillendirmeye başladılar.
Halkın pandemi nedeniyle perperişan. Yoksulluk, yokluk, işsizliğin kemiğe dayandığını belirterek erken seçim isteyen muhalefetin seçim çağrılarını kale almayan hükümet, seçim tarihine kadar toparlanmaya çalışıyor.
Bunları hala yola koyup, başarıp başaramayacaklarını bekleyip göreceğiz.
Nasıl gündemde kalınır?
Bu durum günümüzde şahısların yaptıkları işe göre değişebiliyor.
Örnek vermek gerekirse, futbolcu ise, performans gösterip gece hayatına dalmadan iyi oynayıp bunu da gollerle sonuçlandırırsa gündemde kalabiliyor.
Aktör ya da Aktris ise, “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” denilerek, sıklıkla sevgili değiştirerek.
Siyasetçi ise, partisinde istediği yere gelemeyip, ön plana da çıkamayınca partisine bayrak açarak veya istifa ederek, yeni parti kuracağını ima ederek, ya da gelecekte başarılı olamayacağını bildiği halde başarılı olma hayali ile parti kurarak .
Bilemediniz parti başkanlarına ya da ünlü birilerine tehdit mektupları yazarak gündemde kalabilirsiniz…