Ülkemize şöyle bir bakalım
Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı toplu açılışlarda, tam bir yönetmen gibi kameraların ne yapacağını, “Hadi şöyle bir etrafı teferruatlı bir şekilde göster. Önemli yerlere zum yap ta hep beraber izleyelim “diyor.
Sonra kameramanlar söyleneni aynen yapıyor. Cumhurbaşkanı pandemi nedeniyle gidemediği açılışını yaptığı tesisleri izliyor. Sonra oradaki görevli ve izleyicilerle üstlenicilere, “hayırlı olsun” diyerek besmele ile açılışı gerçekleştiriyor.
Bizde ülkemizde Cumhurbaşkanımız gibi, olup biten ve akılda kalanlara şöyle bir bakalım.
Mesela, Fetö denen zat ve adamları Akşam gazetesinde yazdığım, yaptığım ve yaptırdığım haberler nedeniyle beni 50’nin üzerinde şikayet etmiş olmasına ve geçtiğimiz günlerde, Fetö dönemi bazı hakimlerin verdiği iki tekzip kararını usulüne uygun yayımlatmadığım gerekçesi ile verilen 100 bin lira cezayı haklı olduğumuz için itiraz ettiğimiz Yargıtay bozdu.
2015 Ocak ayında çözüm sürecinde, provakasyon için Hakkari’de bazı polislerin mahalle aralarında bomba attıkları müfettiş incelemesi sonrası olayı yapan üç polisin tespit edildiği ve bu polislerin açığa alındığını Vali ve Emniyet Müdürünün açıklaması sonrasında A.A haber yapmış, bu haberi gazetemizde geniş şekilde işlenmesinden sonra, haberde adı geçmeyen üç polisin şikayeti üzerine Akşam Gazetesi Yazı işleri Müdürü olmam nedeniyle hakkımda ve Sabah, Akit, Yenişafak gazeteleri yöneticileri hakkında dava açılmıştı.
Konunun ilginç ve önemli yanı dava açılması süresi 4 ay'ı geçtiği halde reddedilmesi gerekirken, dava açılması. Bir diğer önemli husus ise bu konu ile ilgili İddianameyi hazırlayan zamanın Hakkari Savcısı ve iddianameyi kabul eden Hakim daha sonra Fetöcülükten meslekten atılmış olmalarına rağmen davamızın o gün bu gündür devam ettiğidir.
Olup bitenler
Geçtiğimiz yıllarda onlarca, yazar, bilim insanı, aydın, asker ve benzerleri Ergenekoncu diye hapse atıldı. Bu kişiler suçlarının ne olduğunu bilmeden, yıllarca Ergenekoncu olmadıklarını ispat edemedikleri için hapis yattılar.
Sonunda Ergenekon diye bir örgüt olmadığına yargımız karar verdi.
Ergenekoncu diye hapis yatanların boş yere yattıkları anlaşıldı. Bazıları hapiste kaldıkları süreyi değerlendirerek kitap yazdı ve kitapsızlıktan kurtuldu.
Ülkemizde Genel Kurmay Başkanı Silahlı Terör örgütü kurmaktan hapis yattı.
Yine SÖZCÜ gazetesi yayın hayatına girdiğinden bu yana Fetö ve diğer terör örgütlerine karşı olduklarını belirtip mücadele ettikleri halde, yönetici ve bazı yazarları Fetö örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmekten yargılanıp mahkumiyet aldılar. Hukuk süreci henüz bitmediği için sonuç belli değil.
Bir başka konu Atatürkçülüğü ile bilinen ve sürekli Atatürk ilke ve devrimlerini savunan Halk Televizyonu, 6112 sayılı Kanun’un 8. Maddesinin (a) bendinde yer alan, “Türkiye Cumhuriyete, varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milliyeti ile bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı olamaz” ilkesinin tekraren, ihlali gerekçesi ile 5 gün süreyle durdurulmuştur” denilerek RÜTÜK tarafından 5 gün ekran karartıldı.
Aynı eylem daha önce benzer gerekçe ile Tele 1 Televizyonu da 5 gün süre ile kapatılmıştı.
Son günlerde Anayasa Mahkemesi kararına uymayan 14. Ağır Ceza Mahkemesi sonrası paylaşılan ışıklı mesajlar bir hayli gündem oluşturdu. Davanın hukuki yönü bitmedi. Onu da bekleyip göreceğiz.
Ankara da ve başka illerde kamu kurum ve kurumlarının, Bakanlıkların resmi dairelerin ışıklarının yanması orada çalışma olduğunun belirtisidir. Işıklar elbette sönmesin ama, sonunda ülke ve milletimiz için iyi şeyler ortaya çıksın isteriz.
Partilere operasyon
Bilindiği gibi daha önceleri Cumhuriyet halk Partisi Atatürkçülük meselesinden bir hayli gündem olmuştu. İlginçtir bu konuyu Mustafa Kemal mi. Atatürk'mü diye gündemde tutanlarda yandaş tabir edilen gazetelerdi.
Günümüzde bunların ağzına yeni ciklet geldi. İYİ parti İstanbul İl Başkanı Fetöcü mü, değil mi?
Olayı elinde hiç bir belge olmayan Ümit Özdağ ileri sürdü. Meral Hanım "ben zamanında istihbarat birimlerine sordum. Böyle bir kayıt olmadığını söylediler" dedi.
Bitmedi tabi birden İstanbul'un 39 ilçe başkanları ve Ülkemizin 81 il başkanı Ümit Özdağ'ın partiden ihracını istediler. Bu durum elbette Cumhur İttifakına yaradığı için yine onların medyası yazmayı pompaylamayı sürdürüp duruyor.
Bunuda bekleyip göreceğiz.
Diğer olaylara bakalım
Geçtiğimiz hafta Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. 180 bin seçmenli Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ne hikmetse tam tamına 11 aday vardı. Sonunda ikinci tura kalan Cumhurbaşkanı ve Başbakan yarıştılar ve yarışı eski Başbakan kazanıp KKTC’nin Cumhurbaşkanı oldu. Yavru vatana iyi işler yapmasını temenni ederim.
Azerbaycan, 30 yıl sonra Ermeniler tarafından işgal edilen topraklarını almak ve oradaki soydaşlarımızı özgürlüğüne kavuşturmak için atağa geçti ve büyük oranda başarılı oldu ve olmayı da sürdürüyor.
Daha önce yazarak , “Ateşkes’in başka amaçlar güttüğünü, Ermenistan’a nefes aldırmak ve silah takfiyesi için kullanılacağını buna dikkat edilmesi gerektiğini” belirtmiştim. Haklı da çıktım. Terör devleti Ermenistan kalleşliğini gösterip, ödlekliği nedeniyle Azeri Ordusunun karşısına çıkamayınca Rusya ve Fransa’nın verdiği silahlarla bebekler dahil sivilleri vurmaya devam ediyor.
Azerbaycan’ın kısa sürede topraklarını kurtarıp, bu ödleklere gereken dersi vermesini temenni ederim.
Hele hele, yıllardır sözüm ona dost bilinen hatta kabile reisleri öldü diye yas tuttuğumuz Suudiarabistan’ın yaptıklarına, ülkemize karşı boykot yaptıkları yetmiyormuş gibi başka devletleri de boykota katılmalarına ne demeli? Yetmedi Birleşik Arap Emirlikleri’nin bizim öğrettiğimiz pilotlarla Yunanistan’a uçak göndermesi ayrı bir mesele. Boykot çağrısına uyan diğer Müslüman ülkeler sanki yarış haline girdiler. Kimisi ambargo koyuyor kimisi vergi.
Vee askıda ekmek meselesi.
Hükümetin ortağının lideri, Osmanlıdan bu yana süregelen geleneği hatırlayıp bir kampanya başlattı. Hükümet ortağı olmasına rağmen, bu durumun hükümetin vatandaşı ekmeğe muhtaç ettiğinin belgesi olduğunun bir kanıtı olarak değerlendirildi..
Bu durumu Cumhurbaşkanı ve çevresi hoş karşılanmadığı belirtiliyor.
Öte yandan korana acımasızca canlarımızı almayı sürdürdüğü yetmiyormuş gibi son günlerde metil alkolle yapılan kaçak içkiler de can almayı sürdürüyor. Nedenine bakıldığında alkollü içkilere yüzde 400’ün üzerinde KDV ve ÖTV vergilerinin artışı ile fiyatların yüksek olduğu belirtiliyor.
Ülke bizim halk biziz. Bu konu ve benzerleri hakkında nelerin olacağı ve nelerin yapılacağını bekleyip göreceğiz...