5 duy(g)u organı
Okul yılları okul sıralarıydı.. Konu 5 duyu organı… Görme, Duyma, Dokunma, Koklama, Tatma…
Dersler, genelde teorik olması sebebiyle mi yoksa öğrenme zorunluluğundan mıdır bilinmez ama hep bir sıkıcı hep bir kaçılası gelirdi çocukluğumuzda. Oysa biraz büyüyüp hayatı koklayarak hayata dokunup hayatın gösterdikleriyle hayata kulak verdiğimiz zaman hissediyor insan. İşte o zaman ezberlemeye çalıştığımız o sıkıcı bilgiler mıh gibi kazınıyor aklımıza. Hatta hiç çıkmaz oluyor beynimizden hayat boyunca.
Görme...
Birini uzun süre görmediğimizde ‘Gözden ırak olan gönülden ırak olur’ sözündeki gibi unutur gideriz.
Duyma…
Artık kalabalıklaşan dünyada trafik yoğunluğu, uzun çalışma saatleri, stres ve yorgunluktan sebep eskisi gibi sevdiklerimize zaman ayırıp bir araya gelemiyoruz. En azından arayıp sesini duyabilmenin şansına sahipken çoğu zaman ihmal ediyoruz. Oysa sevdiğinizi kaybettiğinizde ilk önce sesini unuttuğunuzu biliyor musunuz? Hazır hayattayken o güzel sesleri bol bol duymayı ihmal etmemek gerek.
Dokunma...
Son yıllarda yapılan klinik çalışmalarla dokunmanın ‘Dokun-Kucaklaş-İyileş’ sloganıyla insan sağlığında iyileştirici etkisi kanıtlanmış durumda. Nilüfer’in şarkısında söylediği gibi ‘ Dokun bana Dokun nolur Hasretinden Öldüm’, şayet dokunmuyorsa insan hasretlik duyuyor, acı veriyor.
Koklama...
Biz zannediyoruz ki hayvanlar koklaşa koklaşa insanlarsa konuşa konuşa anlaşır. Nobel Tıp Ödüllü bir çalışmaya göre her insan genetik olarak sadece kendine ait bir koku taşıyor. İnsanlar arasında koku haberleşmesi var. Üstelik koku hafızamız görselden 10 kat daha fazla. Bu da gösteriyor ki; hayatımızın aşkını vücudunun etrafa yaydığı kokudan tanıyoruz. Özellikle çocukluk dönemi ve ilk aşkların yaşandığı gençlik dönemlerinde alınan kokular unutulmuyor. İlk aşkların unutulmaz olma sırrı da böylece açıklanmış oluyor.
Tatma…
En sevdiğim sözdür ‘Tatlı yiyelim tatlı konuşalım’. Yemek duygusu sosyalleşmenin en güzel vesilesidir. Gözlerinizi şöyle bir kapatın ve düşünün; En unutulmaz anlar bazen bayram bazen düğün bazen kutlamalar için kurulan o büyük sofraların başında yaşanılanlardır. İşte o tatma duygusunun bizleri birleştirdiği zamanlar.
Hayatta en güzel öğrenme yöntemi teorik bilgiyi pratikte uygulamaktan geçer. Bir de bu açıdan bakmak aslında onların sadece basit tanımlı birer duyu organı olmadığının en büyük kanıtı.
Tüm duyu organlarımızla her daim güzelliklerle karşılaşmamız, sevdiklerimizin güzel sözlerini duymamız, kokusuna hasret kalmadan yaşamamız, kalabalık sofralarda güzellikler için toplanmamız, tüm güzellikleri hissetmeniz ve hissettirmeniz dileğiyle yarınlarınızın ilkeli ve güzelliklerle dolu olmasını dilerim…