Cumhur İttifakı bozuldu mu?
Bu soru öyle sanıyorum uzunca bir zaman konuşulacak, cevabı aranacak.
İlkesel planda yapılmayan ittifaklar, kişisel ya da grup çıkarları söz konusu olduğunda çok kolay bozulur. Cumhur ittifakı da 24 Haziran seçimleri öncesi MHP ve Ak Parti’nin seçim kazanmasına yönelik hazırlanmış bir senaryoydu, o dönemde her iki parti de bu ittifaktan yeterince ve siyaseten yararlandı.
Martta yapılacak Yerel Seçimler öncesi, her iki parti yeniden durum değerlendirmesi yaptılar ve aslında anlaşmalı olarak da yerel seçimlere yönelik sonlandırdılar.
İktidar partisi açısından baktığımızda, Güneydoğuda muhafazakar Kürt oylarını almasının önünde MHP engel teşkil ediyordu.
Keza tüm dünyada yükselen milliyetçilik dalgasından etkilenerek MHP nin kimi zaman yaptığı dengesiz çıkışlar, iktidarı zor durumda bıraktığı gibi, Adana, Mersin, Manisa gibi kimi Büyükşehirlerde oyların AK Parti, CHP ve MHP arasındaki dengeli dağılımı, birinin diğeri lehine yarıştan çekilmesine imkan vermiyordu.
MHP açısından baktığımızda da; AK Partiye tümüyle teslim olunmuş algısı tabanda rahatsızlık yaratmaya başlamıştı.
Af konusu, andımızla ilgili Danıştay kararıyla ilgili farklı yaklaşımlar da eklenince beklenen oldu. Tavanda bir ittifak zaten resmi olarak yapılamayacağı gibi, partilere de özel bir avantaj sağlamadığı için yerel seçimlerde Cumhur ittifakı askıya alındı.
Ama bu demek değildir ki; yerel seçimlerde tabanda ittifak olmayacak!
MHP nin İstanbul’da aday çıkarmayacağını açıklamasının dışında hiç şansı olmadığı kimi illerde ülkücülerin tercihlerinin AK Parti adayından yana olacağını söylemek sanırım yanlış olmaz.
Özetle söylemek gerekirse; ilke ve ideojiler bazda, politika ve proje odaklı işbirlikleri siyasi partiler arasında her zaman olabilir. Bunun adına ister ittifak, isterseniz başka şey deyin, bunların çok uzun süreli olması mümkün değildir.
CHP’nin oluşturduğu Millet İttifakını bırakın, geçmişte ideolojik olarak aynı kaynaktan beslenen sol gruplar bile bunu başaramamışken; şimdi iktidar amaçlı mücadele veren kitle partilerinin çok uzun soluklu işbirliklerinin mümkün olamayacağı açıktır.
İşin ilginç yanı solda kimi kesimlerin, bu gelişmeden yola çıkarak AK Partinin yenilebileceği umuduna kapılmaları.
Evet doğru, gerçekçi, halkta karşılık bulacak proje ve politikalarla elbette AK Parti yerel seçimlerde yenilebilir. Özellikle CHP kimi metropollerde başarı yakalayabilir.
Ama Cumhur ittifakı bozuldu diye değil.
Kendi iç dinamiklerini harekete geçirebilir, aday belirlemede demokratik yöntemleri uygular, tabanın iradesini dikkate alırsa ancak, başarılı olabilir.
Geçmişte kimi zaman yapıldığı gibi, çareyi doktorda değil, hacı da, hoca da, üfürükçüde arayan cahil insanlar örneği; kendi dışında aramaya kalkar, kendi öz gücüne güvenmezse, yine birçok yerde belediyeleri altın tepside iktidara sunmak durumunda kalabilir.
Kuşkusuz yerel dinamikler, sosyal dengeler dikkate alınacaktır.
Kuşkusuz seçmen profili, örgütün talepleri ve bölgede var olan siyasi güç odakları hesap edilecektir.
Ama sonuçta atanan adayın, sosyal demokrat belediyecilik yapabilecek zihniyette ve yeterlilikte olması CHP tabanının en çok istediği bir konu.
Bu arada İYİ Partinin nasıl bir strateji izleyeceği de merak ediliyor.
Örneğin İYİ Partinin İstanbul’da aday çıkarmaması, MHP nin aday çıkarmamasından farklı değerlendirilmelidir.
Özellikle de MHP nin güçlü olduğu kimi illerde İYİ partinin tercihi ve performansı çok etkili ve belirleyici olacaktır.
Ancak CHP ile İYİ parti tabanında oluşacak bu geçirgenliği de bir ittifak olarak algılamamak gerekir.
Gösterilecek adayların, siyasi geçmişi, ilişkileri ve bölgesindeki etkinliği ve hatta ne yazık ki ekonomik gücü bile çok önemli hale gelebiliyor.
Böylesine çok denklemli, renkli ve çekişmeli bir seçim bizleri bekliyor.
Türkiye’nin normalleşmesi adına bu seçim sonuçları çok önemli görünüyor.
Bir yanıyla gerçek anlamda yerel yönetimlerin ehil ellere geçmesi, şeffaf, halka dönük hizmetler üretmesi bir yana, ülkenin geleceği açısından iktidarı da çok yönlü etkileyecektir.
Hepimizin bildiği gibi, iktidar ve güç, çoğu zaman insanları ve siyasi yapıları zehirliyor.
Önümüzdeki yerel seçim sonuçlarına göre İktidar ya elindeki güç ve yetkileri sonuna kadar kullanarak tek parti iktidarını sürdürecek, ya da muhalefetin oylarını ve belediyeleri artırmasıyla kendisine çeki düzen vermek zorunda kalacaktır.
Yurttaşlar olarak bizlere düşen görev de, sandığa giderek yaşadığımız kenti en iyi yönetecek belediye başkan ve meclis üyelerini seçmek olacak.
Gerçi siyasi parti ve seçim yasalarıyla, siyasi partilerin yeterli demokratik duyarlılık göstermemeleri nedeniyle bizlere pek fazla tercih şansı da bırakılmıyor. Siyasi partilerin sunduğu alternatifler üzerinden yine tercih yapmak zorunda kalacağız gibi görünüyor.
Sonuç olarak ülkemizin geleceğine yönelik önemli bir sınavda daha geçeceğiz.
Kazanan Türkiye olsun.