Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
10°
Ara

Türkiye nereye koşuyor!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Türkiye nereye koşuyor!

Hızla değişen siyasi gündemi takip etmekte gerçekten zorlanıyoruz. Bu sabah itibariyle gündeme düşen  haberlere bakın.
İYİ Parti de Olağanüstü Kurultay kararı alan Meral Akşener aday olmayacağını tweeter  hesabından duyurdu. Hemen ardından toplanan parti grubu Ağustos ayı içerisinde olağanüstü kurultay yapılacağını ve Meral Akşener’in tek aday olarak seçimlere katılmasına oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İyi Partiye ayar vermek isterken parti sözcüsünden cevabını aldı.” Bu ülkede demokrasiden söz edecek en son insan Bahçelidir. Bizim Genel başkanımız kongreye giden, o kongreden kaçan kişidir.”
CHP de sular durulmuyor. Olağanüstü Kurultay talebinde bulunan muhaliflerin önünü kesmek için olmadık oyunlar tezgahlanıyor. Parti Meclisi üyesi Haluk Pekşen de resmen adaylığını açıkladı.
AK Parti 11 Ağustosta büyük kurultayını yapacağını açıkladı.
Yaşamım boyunca hiçbir dönemde siyasetin bu denli hızlı değiştiğini görmedim.
İlginçtir, ekonomik anlamda toplumda ve özellikle emeğiyle geçinen kesimde, köylülerde, emeklilerde, işçilerde son derece karamsar bir hava var.
Öte yandan işsizlik ve istihdam sorunu en yakıcı biçimde orta yerde duruyor.
Gençler, geleceğiyle ilgili kaygılı, toplumdaki kutuplaşma hiç olmadığı kadar rahatsız edici boyutlara ulaşmış.
İktidar, daha doğrusu başkan Erdoğan günübirlik, popülist politikalarla gündemi geçiştirmeye çalışıyor. Her sıkıştığında bir suni gündem yaratarak ya da halka şirin gelecek bir proje açıklayarak vaziyeti idare etmeye çalışıyor.
Bedelli askerlik uygulaması bunlardan  birisiydi.
Önümüzdeki günlerde af konusunu ortaya atıp, bir süre de halkı bu gündem üzerine yoğunlaştırıp, asıl sorunları unutturmaya çalışırlar.
Yaklaşıp yirmi yıldır açıktan faaliyetlerini sürdüren, ahlaksız TV programlarıyla göz önünde kadın pazarlayan bir örgütsel yapıya operasyonun tam da şu günlerde yapılması sizlere de biraz manidar gelmiyor mu?
Mecliste istediği anayasal çoğunluğu sağlayamayan Başkan ve partisi yakında muhalefet partileri milletvekillerine yönelik bir operasyon yaparsa da hiç şaşırmamak gerek.
Aslında bugün yapılanlara da şaşırmıyorum, bir anlamda Sayın Erdoğan bu ülkede seçmenlerin yarısından çoğunun oyunu alarak başkan seçilmiş biri olarak, eline geçirdiği iktidar erkinin keyfini sürüyor.
Benim asıl üzerinde durmak istediğim muhalefetin dağınıklığı ve politik öngörüsüzlüğü.
İYİ Parti, bir anlamda kendi içinde sorunu çözeceğe benziyor.
Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nun yapamadığını yaparak parti içerisinde güven tazelemek ve gücünü artırmak için çok önemli bir hamle yaptı.
Ağustos ayı içerisinde yapılacak olağanüstü kurultayda tek ve tartışmasız aday gösterilmesini sağlayan bu siyasi manevranın sonunda partisine daha çok hakim bir Genel Başkan durumuna  gelebilir.
HDP henüz kapalı bir kutu.
Ya eski alışkanlıklarından arınarak, Türkiye partisi olma yolunda adımlar atacak, ya da toplumda tepki alacak kimi eylemleri ısrarla ve inatla sürdürerek kendisi ve Türkiye için önemli bir fırsatı heba etmiş olacak.
Bu konuda bağlaşıklar adına HDP listesinden milletvekili seçilmiş sosyalist vekillere büyük görev ve sorumluluk düştüğünü düşünüyorum.
Gelelim CHP’nin durumuna!
Bugün grup toplantısındaki konuşmasını dinlediğim Genel Başkan, orta sahada top çevirip duran ama takım oyununa hiçbir fayda sağlamayan futbolcular gibi hep sorunların etrafında döndü, durdu.
Sorunları sıralayıp durmanın, çözüme bir katkısı olmayacağını, gol atılmadan galip gelinemeyeceğini  öğrenemeden görevi bırakmak zorunda kalacak gibi.
Diğer yandan parti tabanında bir heyecan yaratan imza girişimi ve Muharrem İnce sempatisi giderek etkisini yitirmeye başladı.
CHP’ Lilerin büyük bölümü artık sorunun liderlik ya da genel başkan değişimi olmadığını anladı.
Artık büyük çoğunluk biliyor ki; CHP nin asıl sorunu zihniyet değişimidir ve bu da ancak bir kadro hareketiyle mümkün olabilir.
En son Haluk Pekşen’in bir hafta ya da on günlük kurultay önerisiyle su yüzüne çıkan tüzük ve programın yeniden geniş kitlelerce tartışılarak demokratik hale getirilmesi fikri tartışılır hale geldi.
Özetle ana muhalefet partisinin baştan aşağı kendini yenilemesi, topluma da değiştiği, yenilendiği algısını yerleştirmesi zorunlu hale     gelmiştir.
Unutmamak gerekir ki; kendi içerisinde demokrasiyi uygulayamayanların ülkeyi, yönetme, demokratikleştirme iddiaları kimseye inandırıcı gelmez.
İktidarın daha demokratik, muhalefeti dikkate alan bir siyaset anlayışını sürdürmesinin yolu da muhalefetin kendine çeki düzen vermesinden     geçiyor.
Umarım bu kadar yaşanan olumsuz örneklerin ardından siyasi partiler ve özellikle de muhalefet gerekli dersi alır ve toplumun, ülkenin normalleşmesine katkı sağlar.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *