Çocukları koruyun efendiler
Bazen kent ortamı bütünümüzü öyle sarıyor ki, bir karga sesiyle uyanmaya bile hasret kalıyoruz. Bazı mahalleler köpek uğultularından şikayetçi olurken, bazı yerlerde bir yavru köpek havlaması bile senfonide solo gibi geliyor kulağımıza.
Kalabalık yaşam ortamlarında, yani çok katlı binaların bulunduğu yerlerde en can sıkıcı sesler, kimilerine göre çocukların birbirine karışan anlaşılmaz bağırtıları oluyor. Camdan balkondan başını uzatan oynayan çocuklar arasında tanıdık birisini görürse adıyla seslenip susturmaya çalışıyor, ya da bir gürlemeyle top yekün hepsinin sesini kesme kısma yolunu deniyor. Birkaç dakikalık sükunetten sonra yükselen çocuk sesleri kulak tırmalayınca, deşarj olma aleti olarak küfürlere sığınılıyor.
Sonra televizyonda herhangi bir yerde çocuk kaçırıldığı haberi duyulunca, yüreklerin burukluğu suratlara yansıyor. Bahçede parkta gürültülü oynayan çocuklara kızanlar bile, her haber programında kayıp çocuğun bulunduğunu duymak istiyor.
***
Maalesef, çocuk kaçırılma olaylarında son dönemde zirve yapar hale geldik. Bir çocuk kayboluyor, o günden sonra geçen her dakika umutlar zayıflarken bulunması için evlerden dua, alandan arama çalışmaları eksik olmuyor. Ya… Savunmasız, güçsüz, gelişmemiş olan aklı her türlü yönlendirmeye müsait bu canları evinden ailesinden ayırmak ne büyük bir gaddarlık, zalimliktir. Bu canlara önce tedirginlik sonra da korku yaşatmak kadar alçakça bir davranış olabilir mi? Kaçırılan kaybolan çocukların annesi babası ve yakınları kadar, insan olan herkes acı yaşıyor. Ve maalesef bu olayların çoğu çok elim bir şekilde sonlandığı için, birçok kişi insanlık sınavını veremediğini düşünüyor, kendisini ucundan kıyısından sorumlu hissediyor.
***
Şair Nazım Hikmet’in dediği gibi, "Çocuklara kıymayın efendiler" demeyeceğim. Çocuklara kıymak isteyen aramızdaki zebaniler, fırsat buldukça bildiklerini okumaya devam edeceklerdir. Ben, “çocukları koruyun efendiler” demek istiyorum. Hanım ve bey efendiler, çocuklarımızı gözü dönmüş cehennem zebanilerinden kurtarmak, bizim elimizdedir. Önce, bir zamanlar çocuk olduğumuzu düşünerek onlara sevgiyle yaklaşmalıyız. Küçükken kaçırılmadığımız için, şanslı bir çocukluk yaşadığımızı düşünmeliyiz. Ortalıkta tek başına dolaşan bir çocuk gördüğümüzde, ilgilenmeli, yakınlarıyla buluşmasına yardımcı olmalıyız. Bizler böyle bir çocuk gördüğümüzde başımızı başka tarafa çevirirsek, işte sözünü ettiğimiz zebaniler gözünü bu yavrulara diker ve akşam haberleri izlerken hepimizin keyfi kaçar.
***
Bu çocukların her biri evlerinin neşesi, mahallemizin çiçekleri, ülkemizin geleceğidir.Gürültülerinden şikayetçi olmadan çocukları kendi dünyalarıyla kabul etmek ve onları korumak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu unutmayalım. Sokakta alışveriş merkezlerinde yalnız dolaşan bir çocuğun aynı ortamda yüzlerce annesi ve babası olduğunu gören canavar ruhlular, hiçbirine el uzatma cesareti gösteremeyecektir.Aynı sorumluluk dağ başında da geçerlidir. Hiçbir çocuk, hiçbir yerde yalnız değildir. Yeter ki, onları yalnız gördüğümüz yerde sahiplenip koruyalım.Bir çocuk kaçırılma ya da kaybolma haberi karşısında sizin de yüreğiniz kan ağlamıyor mu?O halde, çocukları koruyalım hanım ve bey efendiler.