Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
10°
Ara

Darbeye devrim diyenler

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Darbeye devrim diyenler

Atatürkçü Düşünce Derneği 27 Mayısla ilgili yayımlanan bir mesajla, kendisi hakkında toplumda oluşan “cuntacı-darbeci” türünden iddiaları yeniden gündeme getirmiş oldu.
“Türk Silahlı Kuvvetleri, bundan yarım yüzyıl önce, anayasa ve hukuk dışına çıkmış bir siyasal iktidara karşı direnme hakkını kullanmış ve ülke yönetimine el koymuştu. Ordunun arkasında milletin desteği vardı.”
Derneğin resmi twitter hesabından yapılan bu açıklamaya karşın, ADD yönetimi ;” bu tweetin  Genel Başkan ve Yönetim Kurulunun bilgisi dışında yayımlandığını, paylaşımın; ADD kurumsal kimliğini ve görüşünü yansıtmadığını” belirtti.
O zaman ADD nin kurumsal yapısıyla ilgili bir sorun olduğu ortaya çıkmıyor mu?
Kurumsal bir örgütte, eğer yönetimin bilgisi dışında isteyen istediği paylaşımı yapabiliyorsa derneğin önce kendi kurumsal kimliğini sorgulaması gerekmez mi?
ADD, çok uzun yıllardır ülkemizde faaliyet gösteren ve Kemalist düşüncede insanların ağırlıklı olarak yer aldığı bir kurum, bu nedenle üyelerine yönelik bir yanlış anlaşılmaya neden olmak istemem. Ancak şu bir gerçek ki; yönetim kademelerinde asker kökenli kişilerin ya da üst düzey bürokratların çoklukla görev alıyor olmaları nedeniyle toplumda ADD yle ilgili böyle bir algı oluşmuştur. Kuşkusuz bu kategorideki yöneticilerin içinde her koşulda “kurtuluşu ya da çareyi orduda arayan ve her kaotik ortamda ordunun yönetime el koymasını” bekleyen azımsanmayacak bir kitlenin varlığını da görmezden gelemeyiz.
Hatırlıyorum, bir bayramda, bir şube başkanı gönderdiği kutlama mesajında “Ne mutlu Türküm Diyene diyenlerin bayramını kutlarım” diye yazmıştı.
Türkiye ölçeğinde özel bir yasayla faaliyet gösteren bir derneğin şube başkanı kutlama mesajında bunu kamuoyuyla paylaşıyorsa, sizin çıkıp ”bu sözler onun kişisel görüşüdür, derneğimizi bağlamaz” deme şansınız olmaz. Kaldı ki, bu düşüncedeki insanlar geçmişte 12 Eylül paşalarına da kahraman, kurtarıcı gözüyle bakmadılar mı? Hiç gündemde yok iken gereksiz yere bir suni turban sorunu çıkarıp, toplumu kutuplaştırmadılar mı? Kendileri gibi olmayan, düşünmeyen, giyinmeyen, yaşamayan herkesi ötekileştiren, aşağılayan, yok sayan, kimi zamanda yok etmeye çalışan yine bu zihniyet değil miydi?
Bu eleştirilerim tam da kendilerinin ifade ettiği gibi ADD nin kurumsal kimliğine yönelik değil.
ADD dahil, kimi önemli sivil toplum kuruluşlarında kümelenmiş kibirli modernist elitistlere, darbe severlere yöneliktir sözlerim.
15 Temmuz kalkışmasında bile “bizimkiler yönetime el koydu diyerek onuncu yıl marşı söyleyen, eğlenceler düzenleyenleredir.”
Halkın kendi iç dinamiklerine, sivil güçlerine güvenmek yerine, silahlı güçlerden medet uman darbeci zihniyetler her dönemde olmuştur, bu gün de hala ”halk isterse silahlı kuvvetler yönetime el koyabilir” diyen, darbe çığırtkanlığı yapan, militarist düşüncede olmasına karşın farklı kimliklerle siyasi partiler içerisinde faaliyet gösteren sivil görünümlü askeri kişiler yok değil. Bir siyasi parti için en tehlikeli ve mücadele edilmesi gereken tiplerdir bunlar.
Demokrasiyi yalnızca kendisi için isteyen, kendinden başka kimseyi, hiçbir göreve layık görmeyen, statükoyu savunan sözde solculardan daha tehlikelidir inanın. Onlar yalnızca kendileri için istediklerinden yalnızca kendilerine zarar verirler.
Oysa bu darbeci zihniyet demokrasinin önündeki en büyük engeldir.
Onlar ülkeye, demokrasiye, cumhuriyete, tümüyle topluma ve ülkeye zarar verirler.
Bakmayın onların öyle, yurtsever, vatansever göründüklerine! Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin de ve hatta gerçek anlamda bir sosyal demokrat parti olma iddiasını sürdürmek istiyorsa, CHP nin de; bu darbe severlerden  arındırılması gerekir.
Bu ülke ne çektiyse, gerçek kimliği ve niyetini Atatürkçülük ya da dini maske yaparak gizleyen, kendini ülkenin ve devletin, cumhuriyetin tek sahibi gibi gören; üstenci,  bencil, statükocu, ikiyüzlü zihniyetten çekmiştir. Onlar ki; her dönem yeni korkular yaratarak, bizleri korkularımızla yönetmeye, kendi gettolarımıza hapsetmeye çalışırlar.
Onlar ki; değişik kılıklarda her parti ve kurum içerisine sızarak kendi dogmalarını bizlere dayatmaya, kendi aşağılık komplekslerini, kişisel hırs ve çıkarlarını bizleri kullanarak tatmin etmeye çalışırlar.         Onlar ki; kimseyi sevmezler, kendilerinden başka!
Onlar ki; aynaya bile bakamazlar, kendi çirkinliklerini görmemek için
Nazım Usta’nın dediği gibi;
Onlar ki; uyup hainin iğvasına/sancaklarını elden yere düşürürler/ve düşmanı meydanda koyup/ kaçarlar evlerine/Ve onlar ki; bir nice murtada hançer üşürürler/ve yeşil bir ağaç gibi gülen/ve merasimsiz ağlayan/ve ana avrat küfreden ki, onlardır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *