Açık ve net söylüyorum!
Geçtiğimiz günlerde olağan kurultayını gerçekleştiren CHP de bir sürpriz yaşanmadı, beklenen şekilde Kemal Kılıçdaroğlu beşinci kez Genel Başkanlığa seçildi.
Sonucun bu şekilde olacağı bilindiği için ilgi ve dikkatler daha çok Parti Meclisi seçimlerindeydi.
Tüzük gereği çarşaf listeyle yapılan seçimler sonucunda da listeyi delen 10 kişi dışında Parti Meclisi Kılıçdaroğlu’nun belirlediği isimlerden oluştu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasında benim en çok dikkatimi çeken konu, her konu başlığında ve sıkça “açık ve net söylüyorum” sözcüğünün tekrarlanmasıydı.
Bazı konulara vurgu yapmak adına kimi sözcükler tekrar edilebilir ancak söylenenin açık ve net olarak anlaşılamadığı kaygısıyla Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri tekrarladığını düşünüyorum.
Keşke Muharrem İnce için verilen imzalar konusunda da; hangi niyetle böyle bir şeye ihtiyaç duyduğunu açık ve net olarak söyleseydi.
Siyasi nezaketinden kuşku duymadığımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu imzalar konusunda delegelere baskı yapmış olabileceğini düşünmüyorum. Kurultayın daha demokratik bir ortamda yapılmasına katkı sağlamak amacıyla yaptığı bu jestin Muharrem İnce tarafından medya ve kamuoyunda bu denli kullanılabileceğini düşünemedi belki.
O nedenledir ki, şimdi ben de açık ve net olarak söylüyorum ki; bu seçim ve adaylık yönteminde bir sıkıntı var.
Yapılacak ilk tüzük kurultayında bu soruna bir çözüm bulunmazsa, CHP de bu tür gereksiz tartışmalar ve polemikler bitmeyecek.
Geçmişte daha da kötüsü, delegeler bizzat divana gelerek imza vermek zorunda kalıyorlardı. Bir anlamda delegeler üzerinde baskı uygulamak anlamına gelen bu yöntemden vaz geçildi. Ancak şimdi de başka bir yüzde 10 barajıyla kongre ve kurultayların demokratik yapısına gölge düşürülüyor.
Delegeyi daha kurultay öncesinden taraf olmaya zorlayan bu uygulamadan en kısa zamanda vazgeçilmesi gerekiyor.
Bu yöntemin delegelerin özgür iradesini yansıttığını iddia edenler adaylıkta verilen imzalarla seçim sonucunda alınan oylara bakarak çelişkiyi çok kolay görebilirler.
Kapalı oylamada 447 oy alan Muharrem İnce’ye adaylık başvurusunda ancak 165 kişinin imza vermesi de bunu göstermiyor mu? Üstelik de 48 delege kendisini garantiye alabilmek için aynı anda Kılıçdaroğlu’na da imza verdiler.
Keza 1081 delegeden adaylık için imza alan Kılıçdaroğlu’nun niye seçim sonucunda 790 oy aldığı da bir anlamda bu yöntemde bir sıkıntı olduğunu göstermiyor mu?
Açık ve net söylüyorum; Bu demektir ki, Muharrem İnce’ye oy vermeyi düşünmelerine rağmen siyasi beklentileri yüzünden yaklaşık 300 delege, korkularından dolayı Kılıçdaroğlu’na imza vermek zorunda kaldılar.
Bu gerçek ortada iken demek ki, delege sayısının yüzde 10 unun imzasını alma zorunluluğu pek de demokratik bir yöntem değil.
Bu soruna demokratik bir çözüm bulunması, önümüzdeki tüzük kurultayının en temel görevlerinden biri olmalıdır.
Ayrıca illerin milletvekili sayısının iki katı kadar delegeyle temsil edilmesi uygulamasının da demokratik olmadığı ortadadır.
Bir örnekle açıklamak gerekirse; 12 vekili olan Şanlıurfa’dan hiç milletvekili çıkaramamasına rağmen 24 delegeyle temsil edilirken, 6 vekilden üçünü alan ve oyları yüzde ellinin üzerinde olan Muğla’nın 12 delegeyle temsil edilmesi hangi mantıkla izah edilebilir?
Bir anlamda başarısız il ödüllendirilirken, başarılı il bir anlamda cezalandırılmış oluyor.
Bu ayrıntılardan sonra kurultayın genel bir değerlendirmesini yapmak gerekirse;
Diğer partilerle kıyaslanmayacak ölçüde daha demokratik ve coşkulu, heyecanlı bir kurultay olmuştur. Ancak Genel Başkan değişikliğinden öte bir zihniyet değişimi olabilir mi diye bekleyenler yine hayal kırıklığı yaşadılar.
Anlaşılan o ki; CHP de köklü bir değişim yukarıdan aşağıya mümkün görünmüyor.
Tabandan başlatılacak bir değişim ve dönüşüm ancak merkezi de dönüştürecek.
Ne kadar “açık ve net!” söylemeye çalışsa da iktidar umudunu yeşertecek, kitleye moral-motivasyon verecek bir kurultay konuşması yapamayan Kılıçdaroğlu, oluşturacağı yeni yönetim, yapılacak program ve tüzük değişikliğiyle bu eksiğini giderebilir.
Aksi halde kurultaydan istediği mesajı alamayan örgüt ve Muharrem İnce’nin sert muhalefeti karşısında çok zor durumlarda kalabilir.
Oysa Türkiye’nin her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde CHP’ nin çıtayı daha yükseğe çekmesi, iktidar hedefli, emek odaklı politikalarla yeniden ayağa kalkması gerekiyor.
Açık ve net söylüyorum; ben bu kurultaydan beklediğimi alamadım.