Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
10°
Ara

2017’den geriye ne kaldı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
2017’den geriye ne kaldı?

Bir yılı daha geride bıraktığımız şu günlerde öyle sanıyorum birçok     insan da benim gibi bu soruya     cevap arıyordur.
Her yeni yıla, yeni umutlarla, yepyeni hayallerle gireriz. 
Bu biz insanlar için de böyledir, ülkeler ve hatta dünyaya yön veren büyük şirketler, emperyal kuruluşlar için de böyledir.
Örneğin ABD, uzun yıllardır bir türlü istediğini alamadığı İran için yeni yılı bile beklemeden başladı çalışmaya.
İran’da başlayan protestolar, kitle eylemleri böyle devam ederse yalnız İran’la sınırlı kalmayacağı gibi en yakın komşusu olarak bu durumdan en çok etkilenecek ülkelerin başında da Türkiye gelecek gibi görünüyor.
İçinde yaşadığımız bölgeye bakacak olursak, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumasının mümkün olmayacağı         görünüyor.
Dikkat ederseniz tüm sınır komşularımız da sorunlar var ve bu bölgede emperyel güçlerin yalnızca gözü değil, artık eli, ayağı,     askeri, silahı var. Üsleri, füzeleri,         rampaları var.
2017 den bizlere kalan ne yazık ki; yalnızca savaş, kan, gözyaşı, masum ve sivil insanlara yönelik taciz, tecavüz, saldırı ve yüreklerimizin kaldıramayacağı kadar büyük acılar.
İlginçtir, bizim ülkemizde kimi aklı         evveller hala” kadim dost, ezeli düşman” peşindeler.
Oysa artık herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki; devletler de, onlara hakim olan egemen güçler de çıkarları olduğu sürece dost, çıkarlarına zarar geleceğini anladıkları anda düşman olurlar.
İran-Irak savaşları sırasında İran’a silah ve ekonomik yardım sağlayan ABD, hemen ardından İran’a ambargo uyguladığı gibi, bugün iktidara karşı eylemler yapanların     yanında yer alıp, onlara destek vermeye     başladı.
Aynı ABD, bir taraftan Türkiye’ye uygulanan vize kısıtlamasını kaldırırken, diğer yandan ekonomik ambargoya hazırlanıyor.
Tüm bu gelişmeler Türkiye ile silah ve savunma anlaşmaları yapmalarına engel değil.
O zaman ABD, dost mu, düşman mı?
Ya da tersinden soracak olursak Türkiye, ABD için dost mu, düşman mı?
Tüm bu çelişkiler, çözümü zor sorunlar 2018 yılına devretti.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür     kuşkusuz.
Ülkemizi 15 yıldır aralıksız yöneten iktidardan bize ne kaldı diye soracak olursak;
Öyle sanıyorum en başta OHAL         diyebiliriz.
İlan edildiğinde üç ay olarak düşünülen ve hatta daha önce de kaldırılabilir denen olağanüstü hal uygulamaları, 2018 yılı için iktidardan bize kalan en büyük miras.
Hani kimilerine babadan, hanlar, hamamlar, servet miras kalırken, kimilerine de babadan ödenmemiş borçlar kalır ya! Miras olarak.
Toplumun büyük çoğunluğu, katlanılması zor bir ekonomik çöküntü, işsizlik, geleceğe güvensizlik, korku, yokluk ve yasaklar         devraldı.
Güvenlik-özgürlük kıskacı altında; adalete güvenmeyen, hukuk sisteminden umudunu kesmiş, sürekli kendisini baskı altında hisseden bir topluma siz “ihracatta rekor kırdık” diyerek ithalat rakamlarını, cari açıkları unutturamazsınız.
Kaldı ki yapılan ihracatın da katma değeri düşük ürünler olduğu için ülke kalkınmasına sanıldığı gibi katkı yapmadığını isteseniz de gizleyemezsiniz.
Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda bir arpa boyu yol almadığımız gibi, kendi içinden kişilerin eleştirilerine bile tahammül edemeyen bir iktidar ve yönetim anlayışı, ülkemizi yeniden bir kaosa doğru sürüklüyor.
Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe, tahammüle ihtiyacımız olduğu şu günlerde siyasette tırmanan gerginlik, siyaset kurumunda kirlenme ve güvensizlik kaldı bizlere 2017 yılından. Oysa her yıl olduğu gibi 2017 yılına girerken de ne güzel umutlarımız, beklentilerimiz vardı. Daha yılbaşı gecesi bir gece kulübüne yapılan saldırıyla başlayan terör olayları yıl boyunca da devam etti. Terör ve kötü adamlar yalnızca kılık değiştiriyor.
Terörün önlenmesi için yeniden ve daha çok silahlanıyoruz. 
Üstelik de bu silahların kime, kim tarafından kullanılacağını bilmeden.
Yine savaş korkusu, yine terör belası,     yine açlık, yine işsizlik, yine yoksulluk ve     nereye, nasıl evrileceğini bilmediğimiz bir yıla girdik.
Daha da önemlisi yaklaşık altı milyona yakın Suriye’li mülteci ve onların eğitime, sağlık hizmetlerine, işe, güvenceye ihtiyacı olan çocuklarını emanet bıraktı 2017 bize.
Her şeye rağmen barış içinde, yaşanası bir dünya özlemi, daha demokratik, daha özgür bir Türkiye umuduyla yeni yılın sağlık ve huzur getirmesini diliyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *